Bugün kendimizden fikir ya da yorum ilave etmeden sadece sizlerden gelenleri köşemize taşımaya çalışacağız.
Dün öğle saatlerinde bir abimiz aradı. Sesi kötü geliyordu. Selam sabahtan sonra;
“Uğur sekiz gündür yatıyorum. Soğuk bizi de yatırdı. Dün akşam (önceki akşamı kastediyordu) Meram Yeni Yol’daki Eğitim Araştırma Hastanesi’ne gittik. Bir bekleme salonu var. Sanki dışarıdaki soğuktan daha soğuk, benimle hastaneye gelen hanımla torun hasta oldu. Dayanamadım muayeneye girince doktorada söyledim. Doktor Bey o zaman gelin bizim peteklere de bakın dedi. Sağlıkta nereden nereye geldiğimizi çok iyi biliyorum. Yöneticilerin çektiği sıkıntıyı da, ama buraya iki klima koymak bu kadar mı zor?”
…………..
Eğer gerçekten de durum böyle ise bu güzelim hastanemize, her gün yüzlerce insana şifa veren kurumumuza yakışmadı deriz.
Belki de sadece o gün için böyle bir sıkıntı söz konusu idi.
Yine de bir okurumuzun istediğini yöneticilerimize iletmek bizim boynumuzun borcudur.
İL HALK KÜTÜPHANESİ BİRAZ ERKEN AÇILABİLİR Mİ?
Mustafa Aybastı isimli bir okurumuz arıyordu. Mustafa abimizin istediğini dinledikten sonra bir de kendi durumunu öğrenince, telefonda bile kendisini sevmiştim.
Mustafa Bey emekli bir abimiz imiş.
Her sabah saat 8’e doğru Zafer’deki Kültürpark’ın içerisinden geçermiş. Ve her gün o saatlerde kütüphaneye girmek için sıraya girmiş gençlerin metrelerce uzayıp giden kuyruğunu görürmüş.
Malum dün sabah da iyi soğuktu. O saatlerde bizim evde cep telefonundan hava durumuna baktığım zaman eksi 13 idi. Hatta bir ara da iyi kar atıştırıyordu.
İşte Mustafa abimiz o kuru ayazda gençlerin kapı önünde soğukta tir tir titremelerine dayanamamış kütüphane görevlisinin kapısını çalmış. “Bu gençleri niye içeri almazsınız? Kütüphanenin içine alamazsanız bari şu kapıdan içeriye alın” demiş.
Görevlide nazik bir şekilde kendilerinin yapacağı bir şey olmadığını ve kütüphanenin her gün saat 8’de açıldığını ifade etmiş.
İşte Mustafa abimiz diyordu ki, “Uğur Bey her gün yazılarınızı severek okuyorum. Bu konuyu bir dile getirseniz de yöneticilerimiz hiç değilse böylesine olağanüstü hava şartlarında bu gençleri kapının önünde değil de içeride bekletse onlar da saati gelince kütüphaneye girseler olmaz mı?”…
Emekli bir vatandaşın gençlerin haline üzülerek taa bize ulaşmaları bizim insanımızın samimiyeti ve yüreğinin temizliği idi.
Huzurlarınızda Mustafa abimize teşekkür ederken eğer mümkünse güvenlik açısından tutun da bilmem ne sorununa kadar sıkıntı yoksa eksilerde saatlerce kuyrukta bekleyen gençler için bir esneme yapılabilir mi diye durumu yetkili büyüklerimize iletelim istedik.
YARAYI KAŞIYACAĞIZ DEDİK, KAŞIDIK,
ÇOK ŞÜKÜR YARAYI KANATMADIK…
Pazartesi günü zabıtanın, polisin duygu sömürüsü yapan çocuklardan insanlara kadar mücadelesinden fotoğraflı belgeli birkaç örnek vermiştik ya. İşte bizim insanımızın bu konuya verdiği tepkilerin bir kaçı;
Hacer Karataş: “Sayın Özteke; Vermediği için öldürülen onlarca kişi ne oldu peki? Bu işi dilencilikten çok organize mafyacılık yapanlara neden çözüm yok? O öve öve yere göğe sığdıramadığınız başkan onları toplayıp sırtını sıvazlamak yerine neden kalıcı çözüm bulmuyor? Islah evi gibi mesela...
Çağatay; “Allah kimine vermeyi dahi nasip etmez. Kimin kime ne verdiğinden sana ne. Bir kuruşluk hayır yapamadıysan dua et derim. Belki sana da nasip olur.”
Naci: “Sayın Özteke; Aynı vicdanı sarsıntılar ile her gün ışıklarda karşınıza çıkan çocuklara rastladığınızda vicdanınız sızlıyor. Bu çocuklar o ışıklarda durduğu müddetçe buradaki yazıların hükmü maalesef olmayacağını düşünüyorum. Belediyemiz, polisimiz, Kaymakamlığımız, Valiliğimiz her kimse bu çocukları oralardan kaldırmadığı müddetçe çook devam eder bu husus...
Galip Hocan: “Söyleminiz yanlış Duha Suresinde Cenab-ı Hak, el açıp isteyeni azarlama buyuruyor. Ben merhametim gereği o çocuklara kayıtsız kalamam beyim ama sen verme nasıl istersen. Ortada isteyen değil onları ortalığa salıverenler vebal altındadır ben onu bilirim. Ben Allah rızası diyen kimseye hadi oradan diyemem. Şayet dersem Rabbimin huzurunda ben ne yüzle merhamet dileneceğim.”
Burak: “Bu yazıya Maun Suresinin meali ile cevap vereyim.
1. Dini yalanlayanı gördün mü?
2. İşte o, yetimi itip kakar;
3. Yoksulu doyurmaya teşvik etmez;
4. Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki,
5. Onlar namazlarını ciddiye almazlar.
6. Onlar gösteriş yapanlardır,
7. Ve hayra da mâni olurlar
Bu kadar açık bir emir karşısında, hatadasın Uğur bey.”
Melih: “Ne desen haklısın ihtiyar!”
…………….
Art niyetsiz, samimi tüm okurlarımızı çok ama çok seviyorum. Allah sizlerden bir değil bin kere razı olsun.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Ölümü istemek güzel değildir. Ölüme hazırlıklı olmak güzeldir.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Ankara yolunda aşırı hız yapmaktan vazgeçtiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.