Kötü bir huyumuz var.
Kaybetmeden bir şeylerin değerini anlayamıyoruz.
Sağlık da öyle.
Zaten nasihati de sevmiyoruz. Masal dinler gibi dinliyoruz, bir kulağımızdan girerken, diğerinden çıkıyor.
Aklımız, anlatılanları yaşamaya başlayınca başımıza geliyor.
O zaman “haklılarmış” diyoruz; ama tavşan çoktan yamaca geçmiş oluyor.
Kanuni Sultan Süleyman’ın kulağımıza küpe olması gereken şu veciz sözü her şeyi özetliyor.
“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi.”
Nefes demişken KOAH’tan bahsetmeden olmaz.
KOAH, kronik bir akciğer hastalığı. Tedavisi yok. Doktorlar, daha kötü olmasın diye uğraş veriyorlar.
KOAH’ın oluşmasına da sigara neden olmaktadır.
Arada, hiç sigara içmeyen kişilerde de KOAH oluşabilmektedir; ama sigara içenlerin riski çok daha yüksektir.
Dünyada en güzel şey nedir derseniz; birisi nefes almak, diğeri de aldığın nefesi verebilmektir.
KOAH, nefes almayı zorlaştırıyor. Çünkü akciğerin yapısı bozulduğu için ciğerinize yeteri kadar oksijen depo edemiyorsunuz. Bu da hayat kalitenizi olumsuzlaştırıyor.
Ben bunları bir hekim olarak söylemiyorum. Zaten hekim de değilim. Ben bunları bir KOAH’lı olarak söylüyorum.
“Sigarayı bırakamıyorum” diyenlere de bir çift lafım var.
“Bırakamıyorum” diyenler, bırakmak istemeyenlerdir.
İsteyen herkes sigarayı bırakabilir.
Sigara sizi bırakmadan, siz sigarayı bırakın.
Delikanlılık sizde kalsın.
KOAH’sız sağlıklı günler diliyorum.