Kanuni Sultan Süleyman’a göre “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi; Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” . Vehbi Koç’a göre “evin varsa bir sıfır koymalısın varlıklar hanene, işin varsa bir sıfır daha, iş seninse üç sıfır, işin iyi gidiyorsa üç sıfır daha, araban varsa bir sıfır, yazlığın varsa bir sıfır daha, daha sıralanabilir sıfırlar hanesi; ancak sağlığın varsa bir koyarsın başına, bütün sıfırlar anlamlı bir değere ulaşır. Yoksa sonuç sıfırdır, hiç uğraşmayasın boş yere...”
Hepinize sağlıklı günler dilerim. Ülkemde son yıllarda sağlık atılımları ve yatırımlarını izliyoruz. 112 Acil Uygulaması, Ambulans Helikopterler, Evde Hasta Bakımı, Randevulu Muayene Sistemi, Aile Hekimliği Sistemi, Yenilenen/Yeni Yapılan Hastaneler/ Şehir Hastaneleri… Arz arttıkça talep de artıyor ve günümüzde Acil Servisler yoğunluğa yetişmekte zorlanıyor, bazı bilim dallarında randevu bulma zorluğu yaşanıyor; bazı özel tetkiklerde yıllar öncesinde olduğu gibi uzun süreli randevu verilebiliyor. Aslında acil vaka değilken acile gidenler ciddi acil vakalara müdahaleleri engelliyor, ilgisiz bilim dallarından alınan randevular da o bölümlerin gerçek hastalarının tedavilerini aksatabiliyor.
Ülkemde istediğiniz hastanenin istediğiniz uzmanına istediğiniz kadar muayene olabiliyorsunuz, isterseniz her gün bir başka hastaneye müracaat edebiliyorsunuz, sayısız ve bazıları gereksiz tetkikleri yaptırabiliyorsunuz. Aslında sistemi zorlayan kuralsız ve keyfi davranışlar. Ben bugün okuduğum bazı pilot illerde sevk zinciri uygulamasını mutlulukla karşıladım.
Ülkemde yıllarca Diyaliz/Enfeksiyon/Yoğun Bakım hemşireliği yapmış son derece başarılı ve kalifiye bir hemşire kardeşimiz Avustralya’da yaşayan bir vatandaşımız ile evlendi ve orada yaşamını sürdürmekte. Sağlıklı bir hamilelik sonucu sağlıklı bir evlat sahibi oldu. Allah uzun ömür versin hepsine; bu arada da Avustralya Sağlık Sisteminin kurallarıyla tanıştı. Bizdeki gibi her istediğinizde her hastanede her uzmana gidemiyormuşsunuz efendim. İlk kontroller Aile Hekiminiz tarafından yapılıyormuş. “Ben Uzman Doktora gitmek istiyorum” demeyle olmuyormuş o işler. Uzman Doktora ne zaman Uzman Doktorluk sorununuz olursa o zaman gidebiliyormuşsunuz. İlk tetkikleriniz, aşı takibiniz, eğitimleriniz, evde ve evliliğinizde psikolojik şiddet, sorun vb konular ebeler tarafından takip ediliyormuş. 20. haftada sevkli ve randevulu olarak ultrason yaptırabiliyormuşsunuz. Hamileliğinin dördüncü ayında apandis şüphesiyle Genel Cerrah ve Kadın Hastalıkları Uzmanına sevkli gidebilmişler. Doğuma yakın gönderildiği uzman doktora “ben sezaryen ile doğum yapmak istiyorum” dediğinde “doğum gibi normal bir olayı niçin komplikeleştirmek istediği” sorulmuş ve talebi reddedilmiş. Bizdeki gibi bazılarının öğündüğü evladının burcunu bile seçme fantezileri Avustralya’da geçerli değilmiş. Doğum zamanı gittiği hastanede ebeler tarafından karşılanmış, doktor nezaretinde doğumu gerçekleşmiş. Doğum sonu ebeler tarafından hastanede iki kez banyo yaptırılmış; evladı çocuk doktorlarınca takip edilip taburcu edilmişler. Üçüncü gün ebeler tarafından evde kontrol işlemi hem anne hem de bebek için gerçekleşmiş. Bizim ülkemize göre ne kadar basit ve masrafsız bir sistem var gördüğünüz gibi. Bizim ülkemizde de tartışılan aşı reddi Avustralya’da da gündemdeymiş efendim. Çocuğunuzun kreşe ve okula kabul edilmemesini göze alırsanız aşıyı reddedebiliyormuşsunuz. Bizde olduğu gibi hem aşıyı reddetme, hem hastalık durumunda “nerede bu devlet?” diye feryat etme hem de milletin evladının sağlığını riske atma lüksünüz yokmuş. Dilediğiniz hastanede dilediğiniz kadar uzman hekimi görme lüksünüzün olmadığı gibi… Nimetin de farkında olmak gerek elbette. Allah devletimize, milletimize zeval vermesin. Saygı ile.