Konya’daki Selçuklu ve Osmanlı’dan günümüze kadar yıkılmadan intikal eden az sayıda tarihî eserleri yerinde görmek, taş duvarlarına el sürmek ve kendi nefesimi şahit kılmak için zaman zaman Konya sokakları ile mahallelerini gezerim.
Geçen hafta Dr. Mustafa Güçlü ile bir taziye ziyaretinden dönerken bir sokak levhası dikkatimizden kaçmadı. Çünkü levhada “Şah İsmail Sokak” yazısı yer alıyordu. Gazanfer Mahallesi’nin bir sokağına bu adın verilmesi garibimize gitti.
Tarihe not düşmek için resimledim.
www.haritamap.com’dan girdiğinizde karşımıza daha detaylı bilgi de çıktı:
“Şah İsmail Sokak 37.854454 enlem ve 32.495071 boylamda yer almaktadır. Semt/Mahalle olarak Gazanfer Mh. ve Meram ilçesine bağlıdır. Şah İsmail Sokak posta kodu 42010. Rakımı (deniz seviyesinden yüksekliği) 1023 metredir. Şah İsmail Sokak GPS koordinatları 37° 51´ 16.0344" ve 32° 29´ 42.2556".
***
Peki o zaman Şâh İsmail kimdir?
Tarihî bir şahsiyet olan Şâh İsmail’in paralel yapıyla ve haşhaşilerle herhangi bir ilgisi var mıdır?..
Üşenmeden araştırdım.
Selçuklu tarihi uzmanı Prof. Dr. Mikail Bayram’dan Şah İsmail-Yavuz Sultan Selim’le olan tarihi münasebetlerini ve aralarındaki İslâm Medeniyeti ve Dünya tarihi açısından çok önemli olan savaşlarını da dinlediğim için fazla zorlanmadım.
Şâh İsmail’in tam adı; Abû l-Muzaffar bin Haydar as-Safavî’dir. Safevî tarikatının lideri ve Safevi Devleti’nin de ilk kurucusudur. Türkmen bir ailenin evlâdı olarak dünyaya gelen Şah İsmail’in babası Şeyh Haydar, dedesi ise Şeyh Cüneyd'dir. 17 Temmuz 1487’de İran – Erdebil’de doğan ve 24 Mayıs 1524’de İran-Tebriz’de ölen Şah İsmail, 1501’de Tebriz’e girerek ne kadar sünni Müslüman âlim ve hoca varsa hepsini katlettikten sonra Safevî Devleti’ni kurarak kendisini “Şâh” ilân etmiştir. İlk yaptığı iş, Şii mezhebini resmi mezhep ilan etmesi oldu.
Bağdat'a girince çoluk çocuk ayırt etmeden pek çok Türkmen katledildi. Ebu Hanife'nin türbesini yıkıp mezarını açıp kemiklerini de yaktılar.
Sünni şehri olan Herat'a girince en az 2.000 veya 3.000 kişiyi öldürdü. Herat'ta ilk üç halifeye lânet etmeyi reddeden Şeyhülislam Seyfeddin Ahmed yakılarak, Hafız Zeyneddin ise feci şekilde öldürüldü.
Anadolu’da Kızılbaşların İsmail’in yanında yer alması, Osmanlı’da artan isyanlar ve dini sebepler Yavuz Sultan Selim ile Şah İsmail’i karşı karşıya getirdi. 1514'te Çaldıran Muharebesi'nde Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim’e yenildi.
Şimdi sen kalk, böyle bir adamın ismini gel Konya’da bir sokağa ver. Hangi aklı evvelin teklifiyle böyle geçmişi katliamlarla dolu bir kişinin ismi sokağa verilir ki…
Bunların babaları olan ve siyasî bir akım olarak Hariciler, illegal İslam anlayışı olan Batınîler (Haşhaşiler) eliyle Selçuklular’a da kök söktürmüşlerdi. Bâtınîlik bildiğiniz gibi Osmanlı’nın son dönemlerinde Bektaşîlik ile Mevlevîlik’e de duhul etmişlerdi.
Türkiye’de Paralel Yapılanmanın yanı sıra asıl tehlikeli akımların ise gizemcilik, sezgicilik, bâtınîleşme ve sekülerizm olduğu gerçeği hiçbir zaman akıldan çıkarılmamalıdır.
Paralel dinler içimize kadar sirayet etmiş ve geçmişte İmam Ebu Hanife'nin türbesini yıkıp mezarını açıp kemiklerini yakanların liderlerinin adının, Konya’da sokaklarda yaşıyor olması ise..
Bu ayıp ve bu aymazlık bu şehri yönetenlere yeter de artar bile..
AZİZİM DİYOR Kİ…
Konya Büyükşehir Belediye Meclisi, ivedi olarak toplanıp, Meram’da bir sokakta yaşayan/ yaşatılan “Şah İsmail” garabetine bir son vermelidir.
Teklif istiyorsanız, benim yazımı teklif olarak kabul edip ele alabilirsiniz.