Bu hafta sizlere Sahip Ata Vakıf Müzesi’ni tanıtmaya çalışacağız. Bildiğiniz gibi Larende Caddesi’nin güneyinde yer alan Sahip Ata Külliyesi, Konya’daki en kayda değer Selçuklu yapılarından biridir. Üstelik külliye zaman içerisinde ufak tefek değişikliklere uğrasa da şehrimizdeki çoğu Selçuklu yapısına göre oldukça sağlam bir şekilde günümüze ulaşmıştır. Külliyeyi bizim için değerli kılan diğer bir sebep ise ünlü Selçuklu Veziri Sahip Ata Fahreddin Ali ve ailesinden bazı şahsiyetlerin mezarlarının burada yer almasıdır. Hayırseverliğiyle tanınan Sahip Ata, bu külliyenin yanı sıra Ilgın, Akşehir, İshaklı, Afyonkarahisar, Kayseri ve Sivas’ta bulunan bazı eserlerin de banisidir. Başta su yapıları olmak üzere Konya’da pek çok eser yaptıran Sahip Ata, Selçuklu döneminin en ünlü medreselerinden biri olan ve hadis ilmi okutulan İnce Minareli Medrese’nin de banisidir. Selçuklu devrinin önemli siyaset ve devlet adamlarından biri olan Sahip Ata, külliye içerisinde yer alan ve günümüzde müze olarak kullanılan kapalı hankâhın sağ tarafındaki türbede yatmaktadır. Türbenin duvarları ve içerisinde bulunan 6 adet sanduka Selçuklu çinileriyle kaplıdır.
Külliyenin cami ve hamam kısımları amacına uygun olarak kullanılırken, hankâh ve türbe kısmı uzun yıllar kaderine terk edilmiştir. Yıllarca boş bir şekilde kapısı kilitli olarak duran hankâhı restore edilmeden önce 2003 yılında Konya ve İlçelerindeki Selçuklu Eserleri Fotoğraf Albümü için fotoğraflamıştık. Kapısını güçlükle açtırabildiğimiz hankâh ve türbe toz toprak içerisindeydi. Yapının hâli içler acısıydı. Her yer toz içerisinde olduğu için temizlik yaptıktan sonra fotoğraf çekebilmiştik. Albüm yayınlandıktan sonra hânkahın restorasyonu için bir hayli çaba sarf ettik ve gazetelerde çıkan haberler dönemin Konya Valisi Ahmet Kayhan’ın dikkatini çekti ve hankâhın restorasyon süreci başladı. Yapılan ihale sonrasında hankâhtaki restorasyon çalışmaları 8 Temmuz 2005 tarihinde başladı fakat aradan bir ay bile geçmeden hankâh içerisinde bulunan Selçuklu dönemi çinileriyle ilgili talihsiz bir olay yaşandı. Bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde duvarlardaki altıgen çini panolar tahrip edildi. Bu talihsiz olay ortaya çıktıktan sonra restorasyona ara verildi. Neticede firma hakkında dava açıldı ve bir süre sonra restorasyon yeniden başladı. Restorasyonu tamamlanan hankâh 2006 yılında Konya Sahip Ata Vakıf Müzesi olarak hizmete açıldı.
Konya’da bir vakıf müzesinin açılması son derece yerinde bir karar oldu zira daha önce cami ve mescit gibi vakıf müesseselerinde bulunan tarihî objelerin çoğu çalınmıştı. Özellikle cami ve mescitlerdeki tarihî değeri bulunan halı ve kilimler neredeyse talan edilmişti. Hırsızlıklar önlenemeyince Vakıflar Genel Müdürlüğü cami ve mescitlerdeki tarihî değeri olan halı ve kilimleri toplatmaya başladı. Toplatılan halı ve kilimler depolarda muhafaza edildi. Böylelikle hırsızlıkların önüne nispeten geçilmiş oldu. Toplama işlemi sadece halı ve kilimlerle sınırlı kalmadı. Cami ve mescitlerdeki kandil, hat levhası, sancak, el yazması kitaplar ve şamdan gibi müzelik eser statüsünde olan eşyaların hepsi Vakıflar Bölge Müdürlükleri tarafından toplatıldı ve kayda geçirildi. Toplatılan bu eserler sergilenmek üzere Ankara, Edirne, Gaziantep, İstanbul, Kastamonu ve Tokat gibi farklı şehirlerde vakıf müzeleri açıldı. Açılan bu müzelerden birisi de Konya Sahip Ata Vakıf Müzesi idi. Konya gibi çok sayıda vakıf eserine sahip olan bir şehirde bir vakıf müzesinin açılması son derece isabetli bir karardı. Üstelik bu müzenin Sahip Ata gibi hayırseverliğiyle bilinen bir Selçuklu devlet adamının vakfettiği bir yapıda faaliyete geçmesi ise ayrı bir anlam taşıyordu. Müzenin açılmasıyla birlikte Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün depolarında bulunan eserlerin büyük çoğunluğu müzede teşhir edilmeye başlandı.
Şehir merkezinde bulunan Sahip Ata Vakıf Müzesi, pazartesi günleri hariç haftanın diğer günleri mesai saatleri içerisinde ücretsiz olarak ziyaret edilebiliyor. Müzede Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemlerine ait halılar, kilimler, hat levhaları, ahşap kapı ve pencere kanatları, çiniler, kitabeler, kandiller, sancaklar, el yazması Kuran-ı Kerimler, arşiv vesikaları, alçı ve madeni eserler sergileniyor. Ecdat yadigârı eserlerin muhafaza edilmesi ve sergilenmesi gibi çok anlamlı bir işleve sahip olan bu güzel müzeyi ziyaret etmenizi tavsiye ediyorum. Ziyaret sırasında özellikle türbe kısmı sizleri ayrı bir boyuta taşıyacak… Bu arada müzenin hemen yan tarafında bulunan ve külliyenin birer parçası olan cami ve hamamı da görmeyi ihmal etmeyin. Selçuklu dönemi camilerinin şehrimizdeki en nadide örneklerinden biri olan Sahip Ata Camii’nin ahşap tavanı ve çini mihrabı çok dikkat çekicidir. Ayrıca caminin kuzeyinde yer alan taç kapı ve minare ise Selçuklu taş ve çini işçiliğinin en güzel örneklerindendir.