Tarih tekerrürden ibarettir değil mi?
Unuttuğumuz anda hemen hatırlatıverir kendini. Bazen yaşadığımız anları daha evvel yaşamışız hissiyatı doğuverir içimizde…
15 Temmuz böyle bir gündü. Bir dostumun, ‘Köprüyü kapatmışlar darbe oluyormuş twitter yıkılıyor görmedin mi?’ cümlesiyle başladığımız bir süreçti. Hiç ama hiç ihtimal verememiştik. İnanamadık. Sene olmuş 2016 artık ne darbesi dediğimiz günlerdi.
Baktık ki mesele hiç öyle değil. O gece 23.30 sularında fotoğraf makinemiz elimizde sokağa çıktık. Alâeddin – Zafer insan seliydi. Bir yandan kornalar çalınıyor bir yandan tekbirler söyleniyordu.
Hele o selâlar…
Evvela Konya Emniyet Müdürlüğü’nün önüne gittik. Orada çeşitli yayınlar yaptık. Anlık gelen haber bildirimleri olayın seyrinin dakika dakika değiştiğini anlatıyordu.
Meydanlarda vatan millet sevdalısı birçok arkadaşımızı gördük ve gururlandık.
O gece aradığımız konuştuğumuz bir büyük olarak akıl almak için başvurduğumuz kimi isimlerden, ‘evine git yat ne olacağı belli olmaz’ cümlelerini de işittik. Elbette dinlemedik.
Valilik önüne kurulan mobil sahne ile başta Vali Yakup Canbolat olmak üzere şehir riyaseti çeşitli konuşmalar yaptı. Özel Harekât Polisleri her an tetikte idi.
Sultan Selim’de kıldığımız sabah namazının akabinde kısmen dağıldık. Lakin birkaç saat sonra tekrar o meydana geldik. Tam bir ay neredeyse her gün Mevlâna Meydanı’nda demokrasi nöbetindeydik.
60’lar… 80’ler ve 28 Şubat’ın aksine tüm ülkede şanlı bir direniş sergilendi.
Darbe haberini alır almaz bankamatiklere koşanları da site bahçelerinde halay çekenleri de millet unutmadı.
Seçimle gelen seçimle gidecekti. Ötesi yoktu.
Bugün bizler, başta çocuklarımız olmak üzere 15 Temmuz’un her ayrıntısını bilmeli ve nesillere aktarmalıyız. Şanlı direnişi kuşaktan kuşağa anlatmalıyız. Bir daha yaşamamak adına bu bizlerin boyun borcudur.
Dün FETÖ yarın başka bir şey… Bu devlet hepimizin ve ayakta sımsıkı durduğu sürece hepimiz güvendeyiz. Ve aynı gemideyiz.
5. yılında başta vatan savunmasında kendini feda eden şehitlerimiz olmak üzere tüm Müslüman –Türk milletinin başı sağ olsun. Rabbim bir daha bizlere böyle günler yaşatmasın.
SELÇUK ÜNİVERSİTELİ GENÇLERİN RİCASI VAR
2007 yılından beri medyanın çeşitli kollarında yöneticilik yapıyoruz. İstisnasız her yıl çok kıymetli hocalarımızın yönlendirmesi ile İletişim Fakültesi’nden en az 4 öğrenci olmak üzere staj yaptırırız. Bu gençler yıl boyunca belli günlerde kurumlarımıza gelerek bir şeyler öğrenmenin çabası içinde olurlar. Referans olup da bir yerlere yerleşenleri görünce ekstra mutlu oluruz.
Pandemiden ötürü geçen yıl staj olmadı. Bazı öğrenciler bizlere de ulaşarak Ankara’da İstanbul’da ulusal yayın yapan basın kuruluşlarında staj kabullerinin olduğunu heyecanla anlattılar. Bizler de sevindik. Zira hem öğrenmeleri hem de gelecek adına bir iş kapısı açmaları için stajyerlik bulunmaz bir anahtar…
Ancak Selçuk Üniversitesi idarecileri bu yıl staj sigortası denilen resmi işlemin yapılmayacağını belirtmiş öğrencilere. Dolayısı ile kurumlar hiçbir şekilde bu gençleri işe alamıyormuş. Burada bir mağduriyet söz konusu. Başta Sayın Rektör Metin Aksoy olmak üzere üniversite yönetiminden çalışmak/öğrenmek isteyen bu gençler için bir yol bulunmasını onlar adına rica etsek…