Kendisini “Muhafazakar, milliyetçi, mütedeyyin” olarak tanımladığı halde referandumda gönlünün “hayır”dan yana olduğunu söyleyenlerin, manevi dünyalarını bir kere daha gözden geçirmelerini salık veririm. Sağlıklı karar verebilmek için gönül dünyalarına mutlaka format atmaları gerekmektedir. Elbette ki “Evet” demek zorunda değiller. Ama kimlerin “Hayır” cephesinde olduğunu da görmek durumundalar. Hayır derken kimlerin değirmenine su taşıyacaklarını akıllarından çıkarmasınlar.
Nemrud, İbrahim Peygamber’i yakmak için o kadar büyük bir ateş hazırlamış ki; alevlerin boyu bulutlara kadar ulaşıyormuş. Karınca ağzına aldığı bir damla su ile ateşe doğru koşarken sormuşlar:
“Hayrola neden bu kadar telaşlısın?
- söndürmeye gidiyorum” demiş.
“Ağzındaki bir damla su ile mi söndüreceksin ateşi” dediklerinde karınca,
“Olsun” demiş. “Hiç olmazsa hangi tarafta olduğum belli olur… ”
Bu ne demek oluyor?
Demek ki birileri karıncanın ferasetinden ders almalı.
Ana muhalefetin başındaki zatı, Anayasa değişiklik paketindeki maddeleri okumadığı söylendi. Bundan dolayı da gaf yaptığı iddia edildi.
Bence okumuştur. Şark kurnazlığından olsa gerek okumamış gibi seçmenlerine damardan girmeyi tercih etmektedir. Paketin eleştirilecek yanını bulamadıysa ne yapacak? Damardan girecek. Soruya bakar mısınız?
“Bu referandum işsize iş mi bulacak…”
“Asgari ücrete zam mı getirecek…”
“Evet dersek terör mi bitecek…”
Bu sorular hayra alamet sorular değil. Bu sorularda iyi niyet yok. Bu sorularda doğruyu bulmak gibi bir çaba da yok.
Bu sorular şark kurnazlığı ile sorulmuş şeytani sorular.
Ne yaparsanız yapın. Ne sorarsanız sorun. Milletin aklını karıştırmaya gücünüz yetmeyecek. 16 Nisan’a ne kaldı şurada.
Herkesi kendiniz gibi de sanmayın. Bu millet karıncanın gösterdiği feraseti gördü bir kere.