Birkaç ay önce medyada yer alan bir haber üniversite mezunlarının içinde bulunduğu acıklı durumu acı bir şekilde ortaya koyduğu için dikkatimi çekmişti.
Bir üniversite mezunu genç; “Bütün haklarımdan feragat ediyorum, üniversite diplomamı geri vereyim, karşılığında kredi borcumu silin” diyerek acı gerçeği hepimizin yüzüne vuruyordu.
Sorun içinden çıkılamayacak düzeyde olup çözümü için hükümetimizin bazı kolaylıklar sağlayacağı ile ilgili haberler medyada yer almaktadır. Haberde;
“Üniversite döneminde devletten alınan öğrenim kredisinin geri ödemeler, birçok gencin sorunu haline geldi. Üniversite bittikten sonra hemen iş bulamayan gençler, borçlu duruma düştü.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamanın ardından yaklaşık 5 milyon öğrencinin sorununun çözülmesi için düğmeye basıldı.
Yeni yılda Meclis'e gelmesi planlanan düzenlemeyle birlikte; ana borcun kalacağı; ancak, neredeyse 2 katı oranında yükselen faizlerin silinmesi gündemde.
Aynı düzenlemeyle, taksit sayısının artırılarak gençlerin ödeme yükünün hafifletilmesi amaçlanıyor.
Üniversitenin ardından hemen iş bulamayan gençlere de KYK ödemesini erteleme seçeneği sunulacak.
Öğrenim kredisi kullanan kişiler, tam teşekküllü bir hastanenin sağlık kurulundan "hayatını çalışarak kazanamaz" ibaresi bulunan bir sağlık raporu alırsa, borcunun tamamı siliniyor.” Denilmektedir.
Çözüme yönelik atılması gereken adımlar sorunun büyüklüğünü ortaya koymada en önemli göstergedir. Ne yapılırsa yapılsın bu sorunun kısa vadede çözümü mümkün görülmüyor; çünkü, üniversite mezunlarının iş bulma imkanları çok sınırlı olup işsiz insan borcunu nasıl ödeyecek?
Sorunun büyüğü üniversitelerin normalin üzerinde artırılmasıdır. Birkaç bölümün dışında tüm bölümlerimiz ülkemizin ihtiyacının kat kat üzerinde öğrenci alıyor.
Allah aşkına soruyorum; herkesi üniversite mezunu yapmanın ülkemize, insanımıza bir faydası var mı?
Olmadığı gibi, üniversite mezunu işsiz gençlerin psiko-sosyal yönden büyük sorunlar yaşamasına da sebebiyet vermektedir. Üniversite mezunu olan gencimiz kendi alanında bir iş bulamıyor; her işte çalışamıyor; iş olmayınca evlenemiyor; bir müddet sonra çevresiyle çatışmaya başlıyor.
Bunun yanında üniversite eğitiminin devletimize yüklü bir maliyeti var; bu paralar milletimizin parası, hiç kimse paralarının çarçur edilmesini istemez.
-O zaman devletimiz niye bu kadar çok üniversite ve bölüm açıyor?
Şunu samimiyetimle ifade ediyorum; velilerimizin çoğu çocuklarının tercih ettikleri bölümün getirisini ve götürüsünü de bilmez; çocuğunun bir bölümü kazandığına bakar ve mezun olup iş bulamayınca acı gerçeğin farkına varır.
Son yıllarda durumun farkına varılmaya başlandı; çünkü ortalıkta işsiz gezen o kadar çok üniversite mezunu var ki…
Kısaca, büyük bir sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunun psikolojik ve sosyolojik sonuçları üzerinde ciddi ciddi durulmalıdır.
Her ilçeye ihtiyaç olsun veya olmasın meslek yüksekokulları açılması ayrı bir sorun. Çok fazla derinlemesine yaşanan sosyal sorunların içine girmiyorum; ancak, meslek yüksek okullarının bulunduğu ilçelerde yaşayan vatandaşlarımızın bu sorunla ilgili çok şikayetlerine tanık oldum.
-Üç beş kişiye istihdam sağlansın, üç beş esnaf öğrenciler üzerinden para kazansın diye bu bölümleri açarak hem çocuklarımıza yazık ediyoruz hem de toplumumuza hem de devletimize!
Amaç, toplumun tüm bireylerini yüksekokul mezunu yapmaksa açık öğretimle bu işi halledebiliriz. Birçok bölüm için örgün eğitime çokta gerek yok; aslında, açık öğretim yoluyla öğretim birçok sosyal sorunun yaşanmamasına da katkı yapacağını düşünüyorum.
Bu kadar üniversite açılmasının nedenlerinin başında zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması olduğu ayrıca değerlendirilmesi gereken bir konudur.
Diplomanızı satılığa filan çıkarayım demeyin, para etmez!