Seçimlerin Gerçek Galibi Kim?

Abdullah Tuna

     Sonuçlarının her kesim tarafından farklı algılandığı bir seçimin daha sonuna geldik. Sonuçlar kimilerine göre galibiyet kimilerine göre mağlubiyet. Hatta kimilerine göre bir yerel seçim değil iktidar partisinin istiklal mücadelesi. Ama sonuçta bir seçim ve bunun bir matematiği var.

Yerel seçimden ziyade genel seçimler havasında geçen bir seçim yaşadık.  Bunun böyle olacağı belliydi. Bu seçimde Başbakan ve pozisyonu oylandı. Zira Başbakan böyle olmasını özellikle istedi.  Medyaya yansıyan hava iktidar partisinin bu seçimlerden büyük bir yenilgi alacağı, büyükşehirlerin kaybedileceği yönündeydi. Seçim sonuçlarına baktığımızda böyle olmadığını ve bunun bir eksik okuma olduğunu anlıyoruz.  Bu seçim Sosyolojik olarak incelenmesi gereken bir seçimdir. Zira bunca yolsuzluk söylentileri, ses kayıtları, seçimlerde hile söylentilerine rağmen kaybedenin çok fakat kazananın sadece Başbakan görüldüğü bir seçim. Karşısında ise yine beklendiği gibi olmasa da kazanan bir muhalefet. Garip ama bana göre kaybedeni olmayan bir seçim. Bunları değerlendirirken siyasi partileri kastediyorum. Yoksa bu seçimlerin kaybedeni de var elbette. Mesela her gün televizyonlarda ahkâm kesen aydınlar, çarşaf çarşaf anketler yayınlayan gazeteler elbette kaybettiler. Ve yine cemaatle birlikte çok güçlü olduklarını sanan kesimler sonuçta siyasi bir karşılık bulamadılar. Sonuçta lider çevresindeki kenetlenmeler bu seçimlere damgasını vurdu. Hemen hemen her kesim kendi güçlerini fazla abarttılar ve Türkiye’yi kendileri, akrabaları ve kendileri gibi düşünenlerden ibaret saydılar.

       Başbakanın bağırarak konuşması, öfkelenmesi bile Türk insanında bırakın rahatsızlığı karizmatik adam duygusu oluşturdu. Başbakanın kısık sesle konuşması bile ona puan kazandırdı. Kamuoyunda eve gitmeyen, her şeyi yapan, durmadan çalışan bir başbakan imajı oluşmasına neden oldu. Özellikle dış politika ve demokratik açılım süreci oy kaybetmesi beklenilen konulardı ya da en azından beklenti buydu. Fakat son ortaya çıkan güvenlik toplantısı tapelerini ustaca bir politikayla devletin en mahrem alanlarına giriliyor, Türkiye tuzağa düşürülmek isteniyor algısı yaratarak lehine çevirmeyi başardı. Sonuçta iyisiyle kötüsüyle doğrusuyla yanlışıyla bir seçimi de böylece atlattık. Ülkemiz için inşallah sonuçları hayırlı olur. Asıl sorun bundan sonra neler yapılmasıdır. Israrla söylüyorum izlenen  gerilim politikası; iktidar ve muhalefet nasıl yorumladı doğrusu çok kestiremiyorum ama benim gözlemim toplumumuzu fazla rahatsız etti ve derin ayrışmalara yol açtı. Belki siyasilerimiz bunu kısa vadede oy a dönüştürmüş olabilirler fakat uzun vadede içinden çıkılmaz problemlere yol açabilir.

Burada Sayın Başbakanımıza önemli görevler düşmektedir. Toplumu kendisine oy veren %45 ten ibaret saymayıp diğer  %55’lik kesimin kendini kaygı içinde hissetmemesi için onları da kucaklayıcı açıklamalar yapması gerekmektedir. Onları ötekileştirmeyecek politikalar üretmesini bekliyorum. Zaten tahammülsüz olan insanımızın bu durumdan daha çok etkilenip ayrışmaların daha da derinleşmesinden endişe ediyorum. Toplumsal barışa her zamankinden daha çok ihtiyacımızın olduğu bu günlerde artık seçimleri bir yana bırakıp her kesimin bu ülke için neler yapması gerektiğini düşünmesinin vaktinin geldiğini düşünüyorum., Seçimlerin gerçek galibinin TÜRKİYE ve SAĞDUYU  olması dileğiyle….

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.