Türkiye 2002-2019 arasında 2002, 2007, 2011, 2015, 2015, 2018 yıllarında olmak üzere 6 genel seçim; 2007, 2010 ve 2017 yıllarında 3 referandum; 2004, 2009, 2014, 2019 yıllarında 4 yerel seçim olmak üzere 17 yılda toplam 14 seçim yapmış. Aşağı yukarı bu ülke 14 ayda bir seçime gitmiş. Bu demektir ki ortalama yılda bir seçim yapmışız. Bu zaman diliminde 2003, 2005, 2008, 2012, 2013, 2016 yıllarında seçmenin önüne sandık konmamış. Bu yılları telafi etmek istercesine bazı yıllarda seçmenin önüne iki defa sandık konmuştur.
Ne var bunda, seçim olacak elbet! Demokrasinin gereği budur demeyin sakın. Seçimlerin yapılmasına bir diyeceğim yok. Burada garip olan yılda bir seçimin yapılması…
Seçim demek ne demektir biliyor musunuz?
*Maliyet ve masraf: Partilere yapılan hazine yardımları, oy pusulası, zarf vb. kağıt harcamaları, seçmen kütüklerinin yenilenmesi, seçimde görev alanlara ödenen paralar, kabin ve sandık temini vs hepsinin birer maliyeti var.
*Hükümetin radikal karar alamaması: Çünkü seçime giden bir hükümet kolay kolay acı reçete sunamaz, dertleri seçim sonrasına öteler.
*Hükümet ve siyasi partiler hizmetten ziyade seçim çalışması yaparlar. Çalışma deyip de geçmeyin. Seçim kararı, aday belirleme, meydanlara inip seçim propagandası yapma gibi çalışmalar siyasi partilerin 6 ayına mal olur. Tüm gücünü ve eforunu meydanlarda sarf eder. Neredeyse koltuklarına oturmazlar.
*Seçim kararı aldıktan sonra TBMM, asli görevini ihmal eder, çıkaracağı yasaları öteler. Tatil kararı vererek Meclis çalışmalarına ara verir.
*Siyasi parti ve adayların bastırdığı afiş, bayrak, poster vs için yapılan harcamalar.
*Yapılan mitingler için görevlendirilen polisler asli görevinin dışında ekstra görev yapmak zorunda kalırlar.
*Mitinglerin çevre ve gürültü kirliliğine verdiği zarar ve trafiği felç etmesi.
*Seçim gezileri için uçak, helikopter kiralanması, cadde ve sokaklarda sabahtan akşama parti müziklerini çalınması.
*Seçim öncesinde başlayan piyasaların durgunluğu. Çünkü piyasalar seçim sonuçlarına göre şekilleniyor.
*Seçim sathı mailiyle birlikte televizyonların haber, reklam ve tartışma programlarında hep siyasetin konuşulması.
*Seçimlere gidecek hükümetin seçim ekonomisi uygulama riski,
*Seçim döneminde partilerimizin seçmeni konsolide etmek için her yolu mubah görmesi, gerilimi tırmandırması, birbirlerinin yüzüne bakamayacak sözleri söylemeleri, toplumsal barışı zedelemeleri vs.
Hepimiz biliriz ki seçim dendi mi sadece pazar günü sandık koymaktan ibaret değil. Seçimlerin maliyeti, zaman israfı, iş gücü kaybı vs saymakla bitmez.
Maliyet var diye seçimlere gerek yok demek istemiyorum. Seçimler yapılacak. Ama makul bir sürede yapılması yerinde olur. Hükümetlerin daha rahat çalışabilmesi, önünü görebilmesi için seçimsiz yıllara ihtiyaç var. Bunun için pekâlâ genel seçimlerle, mahalli seçimler aynı günde yapılabilir. Böylece seçmen 5 yıl boyunca sandık yüzü görmez. Partili-partisiz herkes işine yoğunlaşır.
Bir defada yapılabilecek seçimleri farklı tarihlerde yapmak bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür. 2002'den beri siyasi istikrarın olduğu ülkemizde bu kadar seçim yapılıyorsa siyasi krizlerin olduğu diğer dönemleri düşünün.
2015 yılında yapılan genel seçimlerden sonra bir yazımda "2019 yılında üç sandık görünüyor. Bu durumu bütçemiz kaldırmaz, gelin bu üç seçimi birleştirelim" teklifi yapmıştım. Bereket yeni sistemle cumhurbaşkanlığı ile genel seçimler birleştirildi. Nedense mahalli seçimlere dokunulmadı. Bu durumu dikkate almayan siyasi partilerimiz ülkeyi düşünmediler. Bari kendilerini düşünselerdi. Çünkü arazide yorulan ve dokuz doğuran onlar oldu.
Yazımı uzattım biliyorum. Ama bu konuda dertliyim. Sonuç olarak şunu söyleyeyim. Bu ülke yıllardır ortalama bir seçim yapmak suretiyle iyi ayakta durmuş. Gerçekten bu ülke her yönüyle güçlü bir ülke. Herhalde dünyada bizden fazla seçim yapan bir başka ülke yoktur. Bu kadar seçime rağmen kırılgan da olsa ekonomik yönden yıkılmadık, ayaktayız. Çünkü bu kadar seçimi hiçbir ülke ekonomisi kaldıramaz.