SEÇMENE KÜSÜLÜR MÜ?

Muzaffer Kırmacı

İstanbul seçimi için değerlendirme yapmakta geç kalınmış gibi görülse de, bu pilav daha çok şu kaldırır. Hatta daha uzun bir zaman bu konu gündemden düşeceğe de benzemiyor. Yapılan yorumlara bakılırsa milletin eteğinde daha çok taş var.

Başkan Erdoğan seçimden sonra “Millete küslük olmaz” dedi. Dedi demesine de millete küslük bal gibi de olur. Hadi biraz yumuşatalım. “Küslük" demeyelim de “Gönül  kırgınlığı” diyelim. “Sitem" diyelim. Şöyle bir örnekle de konuya biraz açıklık getirelim:

3- 4 tane çocuğunuz olsa. Ebeveyn olarak yemeyip yedirseniz, giymeyip giydirseniz. Saçınızı süpürge etseniz. Ama çocuklarınızdan  biri bunu anlamasa ve vefasızlık etse, gönlünüz kırılmaz mı? Sitem etmez misiniz? İçiniz Burkulmaz mı?

Düşünün şimdi. İstanbul, İstanbul olalı, AKP döneminde olduğu kadar hiç bir dönemde bu kadar hizmet almamış. Çöp dağlarından geçilmezken, musluklarından su akmazken, patlayan çöplüklerde onlarca vatandaşımız can verirken İstanbul AKP’nin hizmetleriyle Avrupa'nın parlayan yıldızı gibi doğmuş. Peki sonuç? Sonuç ortada. İstanbul tercihini CHP'den yana kullanmıştır. Demek ki eski günleri özlemiş. Haliç'in oksijeni fazla gelmiş İstanbullulara. Muslukların “fıss" sesi, çöp dağlarının ağır kokusu özlenmiş demek ki!

Ne yani vatandaşın bu tercihinde AKP'nin hiç mi suçu yok? Elbette vardır. Hayatta hiç bir kimse ya da kuruluş hatadan münezzeh değildir. Ancak ceza vermek için günahları terazinin bir kefesine, sevapları da diğer kefesine koyarak hangisinin ağır bastığına bakmak gerekmez mi? İstanbullu bunu yapmamıştır. Pire için yorgan yakmış, maceraya yelken açmıştır. Bir tarafta yaptıkları ile kendini ispat etmiş AKP Belediye anlayışı dururken, ne yapacağı belli olmayanı tercih etmiştir. Ne denir? İsteyene ölüm de şifa.

Kim bilir, belki de “körün taşı” gibi denk gelecek, İmamoğlu bizleri yanılacaktır. Belki de dediği gibi İstanbulluları sıkı-sıkı kucaklayacaktır (!) Ummadığımız kadar başarılı olacak 5 yılda İstanbul'u uçuracaktır. Anadolu'da böyle durumlar için şöyle denir: “Anam bana kız diyor ama, benim umudum az...”

 “AKP’nin hiç mi suçu yok" diye sormuştuk ya. Madalyonun tersini çevirip biraz da AKP'yi irdelemek gerekiyor.

Özgüven kişilerde olduğu kadar kurum ve kuruluşlar için çok şey ifade ediyor. Özgüven yokluğu başarının önündeki en büyük engeldir. Yerine göre “gözü kara" olmak, gözünü budaktan sakınmamak gerekir. Bunu yaparken kantarın topuzunu kaçırmamalı, temkinli olmayı da bilmelidir. Kontrolsüz aşırı özgüven bumerang gibi döner seni vurur.  Sözün özüne dönecek olursak; AK Parti İstanbul ve Ankara seçimlerini bu seçimlerde kaybetmedi. Ne zaman ki yangından mal kaçırır gibi, apar-topar Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanları görevden alındı, seçim o gün kaybedilmişti. İnsanlar bu azillerin altında “bit yeniği" aradı. Bizim toplumda çok kullanılır. Zan ile hüküm verme hastalığımız depreşir “ateş olmayan yerden duman çıkmaz” deyiveririz. Sonra da “kim bilir ne yaptılar" diye zannımızı şeddelendiririz. Peki “ortada bir suç varsa üstünü mü örtseydik” diye sorabilirsiniz. Elbette hayır. Hiç bir suç cezasız kalmamalı. Ama cezayı suçu işleyene vermek gerekir. Suç kişiselse ceza da kişisel olmalıdır. Hacivat zamparalık yapmış, ceremesini Karagöz çekmiştir.

Bir zamanlar Ecevit'e oy verenler pişmanlıklarından dolayı levye ile parmaklarını kırmışlardı. İnşallah İmamoğlu'na oy verenler de pişman olmaz Tarih bir kere daha tekerrür etmez.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.