Ne yazılır şimdi?
Sözün bittiği vakitte, kelimelerin tükendiği yerde…
Bir yürekli adam, yüreğini bize emanet ederek koştu Cennet’e…
Savcı Selim Abi, gitti aramızdan…
Erkenden alıp götürdüler O’nu…
Ufukları gözlerine doldurarak…
Soluk soluğa, çelik adımlarını geride bırakarak…
Sabahın kalbine tekbirlerini dökerek…
Biz çaresizlerin hayat damarlarına kanını pompalayarak gitti.
Savcı Selim Abi ilk olmadı, son da olmayacak…
O’nu vurdular diye yılmayacak, yıkılmayacak mü’minler…
Bir kalemiz daha yıkılsa da bir gemimizi daha batırsalar da…
Bir güvercin daha vursalar da, bir kahpe kurşun daha namluya sürseler de…
Yolumuzdan döndüremeyecekler…
Bilsinler ki, Tanrılar kurban istese de vermeyeceğiz. Gerçek Tanrı’ya adayacağız kurbanlarımızı…
Kudret sahibine feda olacağız, adımızı şehit diye düşecekler meleklerin kayıtlarına…
Daha kaç darağacından geçecek, daha kaç merminin hedefi olacağız.
Hangi cehennemlerde can verecek, hangi kavgalarda kan kusacağız daha, kim bilir!
Senin gibi bir namazlık buluşmamız daha olacak mı Yüce Dost’a yürürken? Ölümün ağırlığı altındaki gözlerinden yansıyan aydınlık, şehadet neslinin yolunu aydınlatacak mı?
Ah Selim Abi! Dar kapılardan, zor saatlerden, sarp yokuşlardan geçiyoruz, bir bir…
Sabrı ve takvayı kuşanıyoruz, yol boyu... Soyunuyoruz çileye, dönmemesine/bileneceğiz ışıktan gözyaşlarıyla…
Çünkü kulluk nedir biliriz biz ve söz verdik Rabbimiz’e:
“İnananlardan Allah’a verdiği ahdi yerine getiren adamlar vardır. Kimi bu uğurda canını vermiş kim de beklemektedir. Ahidlerini hiç değiştirmemişlerdir. “(Ahzab/23)
Kalelerimiz ne zaman bir bir yıkılmaya başlasa, yıldızlarımız ne zaman tek tek kaymaya başlasa, bu sözleşme tutanakları gelecek gözümüze… Her şehid, birer madalya, her şehid kutlu mücadelenin zafer sancağı olacak…
Ah Selim Abi! İstanbul sevmişti bizi, biz de O’nu Şam’ın kardeşi diye sevmiştik. Her eylem yeniden diriltiyordu bizi talebeyken. “Yeni bir dünya”ya sesleniyor, “Yeni Türkiye” ufkuyla bakıyorduk etrafımıza. Yeni bir çağın kapısında, yeni bir hız bulmuştuk yani. “Bizi kimse tutamaz” diyorduk.
Gördük ki dostlarımız az, düşmanlarımız çokmuş. Su uyurken düşman uyumamış hiç…
Anladık ki Selim Abi, ölümden önce bize hayat yokmuş. Yaşamak, ölmekten zormuş. En son seni aldılar aramızdan ve biz ölmekten beter olduk.
Her kurşunları, her çıkardıkları ses bir canımızı alıyor aramızdan, sanki. Her canımız gidişinde, birbirimize sığınıyoruz. Birbirimize sığınmaktan başka bir şey gelmiyor elimizden…
Burada yağmur bize kurşun geliyor, orada kurşun sana yağmur…
Burası bizim ülkemiz kalacak hep, vermeyeceğiz coğrafyamızı “Eski Türkiye” sevdalılarına…
İyileri vursalar da bir bir, onların yerini yenileri alacak, buna inanıyoruz…
Katilleri, hainleri korkutan dosyalar, el değiştirecek. Emaneti, emanet bilecek birileri her zaman…
Ve, bilinmedik ölümlerle ölmeye dursalar da dağ yürekli adamlar hiç bitmeyecek…
Şehadetin kutlu olsun Selim Abi…