Başlığımız, Neşet Ertaş’ın meşhur türküsünü akla getirse de içeriğin türküyle hiç bir âlâkası yok. Dikkat çekmek maksadıyla böyle bir başlığı kullandım. Çünkü, nefsimize hoş gelen şeyler maalesef daha fazla dikkatimizi çekmektedir.
“Seher Vakti” olarak ifade edilen ve Müslümanlar için büyük bir öneme sahip bu vakit; tan yerinin ağarmasından biraz önce şafağın sökmek üzere olduğu zaman dilimini kapsamaktadır.
Bu vakitte yârin kapısını çalmaya gerek yok; çünkü, en büyük yâr Yüce Yaradan(cc) bütün kapıları açarak kullarının kendisine yönelip dileklerini yani dualarını yerine getirmeyi beklemektedir.
Duyguların durulaştığı, deruni bir sessizliğin ortamı kapladığı, insanların uyuduğu bu vakit; ilâhî rahmetin indiği, kulun Rabb’ine yakın olduğu bir zamandır. İşte bu zaman tam ibadet ve dua zamanıdır.
Allah(cc) Hazretleri; “Şüphesiz ki takva sahipleri Rab’lerinin kendilerine verdiği sevabı almış olarak Cennet bahçelerinde ve pınar başlarında bulunacaklardır. Çünkü onlar bundan önce iyilik yapıyorlardı. Onlar geceleyin pek az uyurlardı. Onlar seher vakitlerinde Allah’ü Teâlâ'dan bağışlanma dilerlerdi” buyurmaktadır. (Zâriyât Sûresi, 51/15-18)
Efendimiz(sav); “Gece yarısında semanın kapıları açılır ve bir münadi şöyle seslenir: Hiç dua eden var mı, icabet olunsun; bir şey isteyen var mı verilsin, bir sıkıntıda olan var mı kurtarılsın. Her hangi bir dua ile dua eden hiç bir Müslüman yoktur ki Allah’ü Teâlâ ona icabet etmiş olmasın; ancak şehveti için koşan zinakâr kadınla ayyaş ve işret ehli müstesna.” (İbni Hanbel Müsned4/217)
“Geceleyin öyle bir zaman vardır ki, Müslüman bir kimse o zamana rastlayıp Allah’ü Teâlâ’dan dünya ve ahirete dair hayırlı bir şey dilerse, Allah’ü Teâlâ ona dilediğini verir. Bu her gece böyledir.” (Müslim, Müsâfirîn 166, 167)
Bu feyizli zaman diliminin bütün gecelerde bulunması Allah(cc)’ın kullarına büyük ikramıdır. Bu ikrama bütün Müslümanlar icabet etmeli ikramı kaçırmamaya çalışmalıdır. Zaten Müslüman bu lezzete bir alıştı mı sürekli tatmak ister. Manevi lezzetler maddi lezzetlere benzemez.
-Bu vakti nasıl geçirmeliyiz?
İmsak vakti sona ermeden 20-25 dakika önce uykudan uyanılmalı, güzel bir abdest aldıktan sonra en az iki rekat olmak üzere Teheccüd Namazı kılınmalı. Rabıta ehliyseniz 25 dakika civarında tefekkürden sonra bir müddet zikir çekilerek dua edilmeli. Kur’an-ı Kerim okunmalı, istiğfar çekilip salavat getirilmelidir. Ayrıca, Yasin-i Şerif okunarak sevabı ölmüşlerin ruhuna bağışlanmalıdır. Sabah Namazının sünnetini evde farzını camide kılarak seher vakti taçlandırılmalıdır.
Yukarıda açıklamaya çalıştığım iki saatlik sürenin değerlendirilmesi biraz zor gibi görülebilir; ancak, manevi lezzeti alanlara çok kolay gelir. Sabah namazını camide kılmak çok faziletli olmasına rağmen çok üzülerek ifade ediyorum cemaat sayısı oldukça düşüktür. Bir araştırmaya göre sabah namazını camide kılanların oranı binde 3 olarak ifade edilmektedir.
Peygamber Efendimiz(sav); “Münafıklara sabah ile yatsı namazlarından daha ağır gelen hiç bir namaz yoktur. İnsanlar, bu iki namazda ne kadar çok ecir ve sevap olduğunu bilselerdi, emekleyerek de olsa cemaate gelirlerdi” (Buhari, Mevâkit 20 Müslim, Mesâcid 252) Buyurmaktadır.
Resulullah (sav), şöyle buyurmuştur. “Sabahın farzından evvel kılınan iki rekat sünnet, dünya ve dünyadaki her şeyden daha hayırlıdır”(Müslim). “Yatsı namazını cemaatle kılan kimse, gece yarısına kadar namaz kılmış gibidir. Sabah namazını cemaatle kılan kimse ise bütün gece namaz kılmış gibidir“ (Müslim, Mesâcit 260).
Yukarıdaki Hadis-i Şeriflerde buyrulduğu üzere erkeklerin sabah namazını camide kılmalarının zarureti anlaşılmaktadır. Ayrıca, sabah namazı vakti uyanık olmak maddi ve manevi kapıların açılmasına vesile olur.
Koca işe gidecekse hanım kardeşlerimiz kahvaltıyı hazırlar, kocasının, çocuğunun karnını doyurur hayır dua ile kocasını işe çocuğunu okula gönderir. Böyle bir ailede bereket olur, huzur olur, en önemlisi kanaat zenginliği olur! Paranız var; bereket ve huzur yoksa sebebini burada aramak gerekmektedir.
O senin söylediklerin eskidenmiş şimdi karı ve koca çalışıyor herkes kendi hazırlığını yapacak bir de çocuğun hazırlanması var, diyorsanız bu duruma ben bir şey diyemem! Aslında çözümüm var da uygulaması zor olduğu için söylemeyi gerekli bulmuyorum. Esas olan, bu kıymetli vaktin değerlendirilmesi hususunda Müslüman kardeşlerimize az da olsa katkımızın olması.
Yüce Rabb’imiz yardımını üzerimizden eksik etmesin, ihlas ile ibadetlerini yerine getiren kulları sınıfına dahil eylesin.