Dün bahar mevsiminin ilk günü idi. Günün erken saatleri ile birlikte “Konya ilkbahara nasıl giriyor?” diye şöyle mini bir tur yapmaya çalıştık. Uzun süredir gazetemiz PUSULA’nın hızlı temposu nedeni ile insan ve şehir analizini ihmal etmiştik. Meram’dan önce dolmuşla İhsaniye, Stadyum, Anıt ardından Zafer’den Belediye otobüsü ile Türbe turu yaptık. Ardından da yaya olarak Alaaddin tepesi çevresi Zafer Meydanı, Kültür Park ve Numune Hastanesi bölgesi...
Hava önce kapalı idi. Ardından güneşin doğması ile ısındık ve ortaya temiz, bol yeşillikli bir görüntü çıktı. Hafta sonu tatili olduğu için arabalardakileri, tramvaylardaki, caddelerdeki insanların çoğu gençti. Bu gençliğin büyük kesiminin elinde ise defter kitap vardı. Büyükşehir’in temizlik işçileri arı gibi kafalarını kaldırmadan ağaçtan düşen yaprağı dahi nerede ise havada yakalıyorlardı. Trafik rahattı. Hiç korna sesi duymadım dersem abartmamış olurum. İnsanlarımız rahat ve hızlı idi. Mesela otobüs durağında şöyle bir durup Karaaslan otobüsünden inen işçilerle öğrencileri izledim. Hepsinde bir dinginlik vardı.
Zafer Alaaddin Tramvay durağı karşısında benim gibi saçlarını dökmüş bir bey “Merhaba Uğur Bey nasılsınız?” diyerek gelip tokalaşınca şaşırdım. Kibarca kendisini tanıttı. “Ben Şevket Üzer’in babasıyım”… Devam etti; “19 Mayıs İlkokulunda birlikte okuduk. Ben Işık öğretmenin sınıfında idim. 67-68.”… Ayak üstü yıllar sonra bir ilkokul arkadaşımızla karşılaşıyorduk ve o tertemiz günlerimize dönüyorduk.
KÜTÜPHANE 24 SAAT AÇIK KALABİLİR Mİ?
Kültür Park’ta dikkatimi çeken güzel bir olay ise Kütüphane önünde gençlerin oluşturduğu uzun kuyruktu. Bunu daha önce de anlatmışlardı. Artık gençlik kütüphaneye girebilmek için kütüphane açılmadan kapı önünde kuyruğa giriyordu. Hafta içerisinde sabah namazından sonra bazı gençlerin kuyruğa girdiğini duymuştum. O anda aklıma geldi. Kütüphane 24 saat açık kalıp böylesine hevesli bir gençliğe hizmet verebilir miydi?
“KÜLTÜR PARK TESİSLİ SİMİTÇİ”
Parkın arka tarafında ise tertemiz bir simit tezgahı, dahası üzerinde ki kocaman kırmızı brandada ki yazı dikkatimi çekti. Simitçi tezgahının üzerindeki büyük branda da “KÜLTÜRK PARK TESİSLERİ” yazılı. Hoşuma gitti(!) Konya dışından gelen bir yabancı bu yazıyı okusa içinden “tesise bak tesise” der miydi? Derdi. Haksız sayılır mıydı? Hayır. Yoksa böyle düşünen de şehir haini olur muydu? Korktum…
SİMİTÇİ DEMİŞKEN
Bu arada aklıma geldi. Hatırlıyor musunuz? Aylar önce benim Tahir Başkanımı yine gaza getirmişler ve güzel bir söz verdirmişlerdi. “Konya’da artık öyle her köşe başında sağlıksız simit satışı yapılmayacak”… Tezgahlar toplandı. Simitçiler ayaklandı. Bizler haber yaptık. Sizler okudunuz.
Sonuç.
Sonuç mu?
İşte sonuç bu fotoğraflar Meram Tıp Fakültesi önünde çekilmiştir. Ne kadar da sağlıklı(!) değil mi? Simit satışı yapıldığının fotoğrafı. Ne maşa ile ne de eldivenle…
Siz bizi boş verin iyi pazarlar.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Sabır saadeti ebedi kalır sabır kimde ise o nasip alır.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bayanlarımız Belediye otobüsünde iki kişilik koltuğa tek kişi oturacağım demediği zaman ADAM oluruz.