Şehir ve insanın et-tırnak misali birbirinden ayrılmayan, bir bölümün ana parçaları olarak birbirini tamamlayan, şehir denildiği zaman tam bir kültür yeri, renk ve desen uyumlu binaları, herkesin aynı telden çaldığı bir yerleşkede kültür, sanat, estetik, zarafet merkezi. Sorumuzu insan mı şehri biçimlendirir, yoksa şehri mi insanı biçimlendirir diye sormuştuk.
Seçimlerin yaklaştığı şu günlerde başkan adaylarına söylenecek çok şey olduğunu vurgulamak gereğini ifa ederken; “şehri ya şehir yaparsınız, ya şehir yaparsınızı” vurgulayarak, “şehrin emini olun ve şehir de sizden emin olsun” olarak bağlamıştık.
Şimdi bulunduğumuz yerden bir bakalım. Etrafta ne görürsünüz, gelişen şehirde. Ortada bir zemin (yer) üstünde sıralanmış irili ufaklı eski veya yeni binalar, sağa sola saçılmış inşaat atıkları, egzozundan zehir saçan arabalar, yere tüküren, sigara izmariti atarak koşuşturan insanlar.
Bir arkadaşım yere tüküren birisine; “neden yere tükürüyorsun” dediğinde, “ağzına mı tükürdüm” diyecek kadar ileri giden şehirli kardeş!
BU MU ŞEHİR?
Belediye başkanlarına soruyorum. Şehir nazım planlarını yaparken, neden gerçek bir gerçek şehri düşünmezler. Eminim dünyanın gelişmiş ülkelerine onlarca defa ziyaretlerde bulundunuz. Ziyaretleriniz kültürel, sosyal veya ekonomik amaçla olabilir. Bir dünya şehrini gezerken kaç defa şehir planlamacılarını aldınız yanınıza?
Geniş yollarıyla Eski Rusya şehirlerini, tarihi atmosferi ve parklarıyla Avrupa şehirlerini, ikisini bir arada tutan Madrid, Roma, St. Petersburg’u hiç mi örnek almazsınız. Onları kopyalayın demiyoruz. Elbette onlar farklı kültürün temsilcileri. O zaman Aşkabat’ı gezin. Bir şehir yenilenirken nasıl olur da tarihten bir yaprak gibi her sokağını, caddesini yaprak yaprak açarsınız görün. Yok olmadı, yılda 8 milyon turist çeken Paris’i gezin. Metroları, istasyonları, yolları karışlayarak dolaşın. Modernizim ile klasik arasında ki mimari ve akustik uyumu görün. Yeni kurulan bir şehir istiyorsanız Roterdam’ı görün. Elbette gördünüz ama lütfen bir daha görün.
Sıra parklarda. Hangi büyük şehir parkları sizi rahatlatır, huzura kavuşturur, uzun süre yürüdüğünüz etrafı çiçeklerle çevrili olan ara yoldan kuş sesleri, ıhlamur, leylak kokuları arasında eşinizle, çocuğunuzla, torunlarınızla huzur içine yürürsünüz.
Herhalde değişim ve gelişimin gündemde olduğu, medeniyetin kaynaklık ettiği ana unsurun kendini temsil ettiği insanlık derecelerinin aşağıya doğru eğilim gösterdiğini, alçaldığını, rantın ve egoizmin ortama yoğunlukla ve çoğunlukla hakim olduğunu vurgulamak yanlış olmaz.
Üzerine düşen payını alsın. Geriye aşk ve muhabbet kalsın.
ALLAH’A EMENET, HAYRA MUHATAB OLUNUZ EFENDİM.