Bugünler biz gazeteciler için de en sıkıntı ve zor günlerdir. Elbette ateşin düştüğü ocaklar gibi değiliz ama üzerimize karabasanlar çökmüş gibi. Ancak bu gazete her gün çıkacak. Dergilerimiz haftalık, aylık yayınlanmaya devam edecek. Çünkü canımız yansa da hayat devam ediyor. Bir yandan tarihleri çok önceden alınmış düğünler, dernekler, nikahlar yapılıyor, bir yandan açılışlar, spor müsabakalarından seminerlere kadar her şey tüm hızı ile sürüyor.
Biz de sessizce gözyaşlarımızı silip, yazmaya ve gelişmeleri takip etmeye devam ediyoruz.
Şehir ülke sevdalısı benim kocaman yürekli benim bir Zülfikar Koca abim var. Onda da öyle yaşanmışlıklar var ki bir gün yanına oturup kalemi kağıdı alıp o anlatacak ben yazacağım. Ne konular çıkar ne… Amma duyduklarımızı yazarsak onun da benim de canımıza okurlar. Bu yüzden şimdilik biz de suyun üzerinde yüzenlerle oynamaya devam ediyoruz.
Zülfikar abim önce şunları yazdı,
“Uğur abi Cumartesi gecesi bir babanın çaresizliğini gördüm havalimanında. Şehit Metin’in babası ile birlikteydim. Saat 02.30’a kadar pazar sabahı uçağı bekliyordu. Çok zor be Uğur abi. Hiç ağlamadı, sızlanmadı. Sadece havalimanında açık olan haber kanalını izleyip durdu.”
………..
Zülfikar abi dün sabah yine bu konu için alo dedi ve anlattı.
Şehit Metin’imizin babası Numune Hastanesi’nden emekli imiş, geceden sabaha uçağı beklerken hiç kimse ile konuşmuyormuş. Sadece “Oğlum yaralı imiş ulaşamıyoruz” diyormuş.
Elbette merhum polis Metin’in arkadaşları müdürleri her şeyi biliyorlardı ama babanın ümitlerini İstanbul’a taşıyorlardı. Bir ara Zülfikar abi şehit Metin’in arkadaşını aramış. Ama konuşma yine gerçekleşmemiş hat düşmüş. Baba vakurlu sakin ve de sessiz imiş.
Görmüş geçirmiş Zülfikar abimin dediği gibi “Çok zor be abi”…
Cenab-ı Allah’ım hiçbir babaya böyle bir acıyı bir daha yaşatmasın inşallah.
İL MÜDÜRÜ YARAR, HER ŞEYİN FARKINDA
Pazar günü yazımızın bir kısmında iplerle şehir merkezinin muhtelif yerlerine törenlerle ilgili olarak asılan afişleri yazmıştık ya. İl Müdürü Abdüssettar Yarar Bey yazımız internete düştüğü gece saat 00.30’da aradı. O anda kendisi de kabristanda imiş.
Bazı afiş iplerinin hava şartlarından dolayı kendisini saldığını bu iş için ihale verdikleri şirkete talimat verdiğini hepsinin tek tek elden geçirileceğini söyledi.
Bilboardlar konusunda ise daha önceden buraları kiralayan firmalarla tek tek görüşüldüğünü ama kimsenin para ile bile yerlerinden vazgeçmediğini öğrendik.
Bu konuşmamız sırasında bir şeyi de sorarak öğrendik.
Bilenler biliyor. Törenlerin ilk günü salonda bazı yerler boştu. Meğer törenler için devreye giren kurumlar kuruluşlar bilet değil davetiye alanlar törenlere gelmemişler. O boş koltukların sahipleri onlarmış. Müdür Bey diğer günler bu işin peşine düşmüş. Salonda bir tek boş koltuk kalmamış. Hatta bunları fotoğraflamış. Ve gelinen noktada şunu öğrendik ki para ile bilet alanlar değil hatırı devreye sokup beleş davetiye alanlar lütfedip törenlere gelmiyorlarmış.
Böyle olur zaten davetiye buluncaya kadar kırk kapı çalınır beleş davetiye geldi mi de kimse sıcacık evinden çıkmaz, yatarlar. Ondan sonra yarın birileri yazar “Törenler boş koltuklara yapılıyor” diye.
ZÜHTÜ COŞKUN’DAN, METİN ORTAKARPUZ’A VEFALI BÜYÜKLERİMİZ
Biz gazetecilik adına yalan dünyanın peşinde koşarken mübarek geceyi bile millet yattıktan sonra ancak hatırlayabiliyorduk. Biz çalışırken öyle mesajla, mail ile değil “alo” diyerek bizim yüzümüzü kızartan büyüklerimizde vardı. Mesela Zühtü Coşkun abim arıyordu. O anda kandil hiç aklıma dahi gelmemişti ama “Sen benim eski dostumsun Uğur’um” diyen Zühtü abim için o anda dağlara delesim geldi. Yine bir Metin Ortakarpuz abimizin alosu eski Kültür Müdürü Mustafa Çıpan Bey’in nezaketi karşısında mahcup oluyorduk.
Bugün içimizden başka şeyler yazmak gelmiyor. Yarın inşallah daha farklı şeylerle yine birlikte oluruz.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Öfke çabuk yeşerir gözyaşı hızlı kurur.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Meram Melikşah Parkı’nda spor yapan yürüyüş yapan bayanlar yere tükürmedikleri zaman daha iyi ADAM oluruz.