Evet sonunda bir güzel ayın sonuna daha gelmiş bulunuyoruz. Bir aylık sabrın neticesinde tüm Müslüman alemine ihsan edilen Bayramı gerçek bir bayram gibi bayram adına yakışır şekilde kutlamak dileğiyle…
Bu hafta malum bayram o yüzden bu haftaki yazımda eski bayramlara gitmek istiyorum. Bazen aklıma geldikçe uzun uzun Bayramları düşündüğümde çocukluğumdaki bayramların ne kadar farklı olduğunu heyecanlı ve dolu dolu geçtiğini düşünüyorum. Bayram öncesi yapılan bayram alışverişinden sonra alınan bayramlıkları yatağımızın başına koyup sabah bir an önce giymek için sabırsızlıkla beklerdik. Sabah erken olsun diye erkenden de uyurduk. Bayram geldi mi sevinçten ve heyecandan yerimizde duramazdık. Sabah kalkar kalmaz elimizi yüzümüzü yıkadıktan sonra kahvaltı bile yapmadan elbiselerimizi giyip hazırlandıktan sonra aile büyükleriyle bayramlaşırdık.
Malum Ramazan Bayramı çocuklar nazarında şeker bayramı gibi görülür arkadaş ekipleriyle herkes konu komşu dolaşır şeker toplama yarışına girerdi. Komşular şekerle birlikte bazen birde bayram harçlığı verirdi. İki sevinç birden yaşanırdı.
Şimdi ise bayramlar biraz daha farklı…
Hayat meşgalesi bizi bayramı bayram gibi yapmaktan alıkoyuyor. Bırakın bizi, bu durum çevremizdeki çocukları da etkiliyor. Şahsen benim çocukluğumdaki yaşadığım bayramı şimdiki çocuklar pek yaşayamıyor. Her yıl dört gözle beklediğimiz bayramda artık çocuklar kapımızız zilini çalmıyor. Aileler artık sokaklara güvenmiyor malum çocuk katilleri, sapıkları bin bir çeşit meymenetsiz varlıklar türedi. Ebeveynlerde doğal olarak çocuklarını koruma içgüdüsüyle çocuklarını yalnız bırakmıyor her daim yanlarında tutuyorlar haklı olarak.
Oysa çocuklarla daha bir güzel geçiyor bayram. Ramazan Bayramı deyince aklıma çocukların masum, çocuksu saf ve temiz duygularıyla sevinçleri geliyor. Bu bayramda inşallah kapılarımızın zili çalar neticede her bayram bir önceki bayrama göre heyecanını, kıymetini kaybediyor biraz daha sıradanlaşıyor. Umarım bu bayramda kapılarımızın zili çalar.
Bizlere gelince, sanırım bayramı yine en kötü yaşayan bizleriz.
Yıllardır rutin şekilde geçirdiğimiz bayram artık elimizden kayıp gidiyor. Bayramların eski tadı kalmamış. Kendimizi hayat ve geçim derdine vurmuşuz yaşayıp gidiyoruz hiç ölmeyecek gibi…
Bayramda evde yatmayı ya da uzaklara kafaya dinlemeye tatile gitmeyi tercih ediyoruz. O kadar sıradanlaştırmışız ki en yakınımızdaki dostun kapısını çakmaktan bile aciz hale geldik.
Bayram bir zamanlar akraba, eş dost ziyareti demekti. Küslerin barıştırmak, büyüklerin gönlünü almak halini hatırını sormak, küçükleri sevindirmekti. Şimdi ise her şey bambaşka bir hal aldı. Eski bayramları ararken aslında kendimizi arasak, kendimize çeki düzen versek bayramı bayram gibi yaşadığımız günleri düşünerek o günler gibi yaşamaya gayret vermek kanısındayım. Bayram adına süslü püslü güzel cümleler kurmayı elbette bende isterim ama günümüzde yaşanan Mehmetçik zehirlenmeleri askerlerimiz zayi olması, artan terör faaliyetleri ve binlerce mağdurları, komşu ülkelerde yaşanan acılar Türkmen kardeşlerimiz çektikleri acıları, sıkıntıları düşündüğümüz zaman bayramı “BAYRAM” gibi yaşamak zor oluyor.
Nerde o eski bayramlar sloganını uygulamak için, özlemle beklediğimiz o güzel bayramları en azından çocuklarımıza yaşatabilmek adına Bayramımızı elimizden geldiği kadar bayram gibi yaşamaya özen gösterelim. Bu vesile ile Bayramınızı en içten dileklerimle kutlarım.