ŞEKER FABRİKALARI NEDEN ÖZELLEŞTİRİLMELİ?

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Şeker fabrikalarının özeelleştirilmesi ile ilgili detaya girmeden yorum yapmak istiyordum. Ancak özelleştirme karşıtı çok sayıda taraf ve görüş olması sebebiyle geçen hafta yaşadığım iki olaya değinerek konuyu ele alacağım. Tekirdağ’da, Tarım Eski Bakanı Faruk Çelik’in konferansı sonrası AK Parti teşkilatı ile yemeğe katıldım. Yemekte en çok Alpullu Şeker'in satılması konuşuldu. Epeyce dinledikten sonunda söz alarak, tamamı Trakyalı olan heyete şu teklifte bulundum. Özelleşmeye karşı çıkanların tamamı CHP liler ve Alpullu Belediye Başkanına “özelleşmeyi isteyen Trakyalılar olarak, Alpullu Şeker’in 100 TL bedelle Alpullu Belediyesine verilmesini istiyoruz diyerek Hükümete baskı yapın” dedim. Bu teklifi duyanın tamamı şaşırdı ve durakladı. Ardından, “almaz, o da biliyor ki, yörede fabrikayı çalıştıracak pancar bulamaz, o yüzden almaz” dedim. 
İkinci konu, hafta başı Ankara da Şeker-İş Sendikası Başkanı İsa Gök ile görüştüm. Şeker-iş beni yazılarımdan yanıyor. Başkan ve ekibi nezaket gösterdiler ve meseleye direk girdik. Sendikacıların kendilerine göre kaygıları var ama bu kaygıyı taşımaya gerek yok. Hala 30-40 yıl evvelki konuları  ele alarak özelleştirmeye karşı çıkıyorlar. Şu da gerçek ki İktidar, konuyu, kamuoyu ve özellikle de çiftçilere tam manasıyla anlatamamış, çiftçilerin kaygılanıyor, biraz da dolduruşa geliyor. Bu iş ciddiye almalı ve özellikle çiftçi tepkisini indirecek ciddi açıklamalar yapılmalı. Konuya gelelim:
Global dünyada “ben de varım” diyen bir ülke ikinci, üçüncü sınıf işlerle uğraşmaz, kalkınma modellemelerini dünya gerçeklerine eşdeğer hale getirir. Özelleşme ülkenin sonu olmayıp eskide yapılan başarılı modeller de vardır. İktidara en çok Et ve Balık Kurumun satılmasından yüklenilerek “bugünkü et problemi EBK'nın satılmasından çıkmıştır” tezi ortaya atılmaktadır. Bu tez yanlıştır. Türkiye 50 yıl öncesinin ülkesi değil. Bir zamanlar işe yapan EBK gömleği bu ülkeye dar geliyordu ancak devri dolmuştu. Bugün bunun 100 katı üretim yapan özel yem fabrikaları bulunmaktadır.   
Aslında özelleşme ilk şeker fabrikasının kuruluşu ile başlar. İlk kurulan Uşak ve Alpullu Fabrikaları özel teşebbüsün eseridir. 1950-60 arası kurulan Konya, Kayseri, Kütahya, Adapazarı ve Amasya fabrikaları gibi. Türkiye son 10 yılda aldığı kalkınma yolunda en büyük payı özel sektör almıştır. Bu sektörde, Aksaray ve Kütahya ile kısmen başarılı Kayseri ve Konya Şeker Fabrikaları da vardır. Aslında Konya ve Kayseri gibi kooperatif fabrikaları da satılmalı. Zira özelleşme bittiği zaman bu fabrikalar rekabette özel fabrikalardan geri kalacaktır ve zararlarını artıracaktır. Öte yandan özel sektör kâr eden fabrikaları fikri esasıyla özelleşme fikri iyi açıklanmalıdır. Yine zarar eden fabrikalar bölgelerinde hayvancılık gibi daha karlı sektörlere yönlendirilmelidir.  
Neden özelleşme olmalının cevabı, bazı fabrika sahalarında hammadde yetersizliği ve düşük verim nedeni ile milletin sırtında bir yüktür. Susurluk ve Alpullu’da hammadde yetersizliği, Ağrı, Erzurum ve Kars'ta kısa kampanya ve verim düşüklüğü var, işçilik ve işletme giderlerin yüksektir. Fabrikalar zarar etmektedir. Yöre çiftçileri de son yıllarda hayvancılığın gelişmesine bağlı olarak mısır, yonca ve yem bitkilerine yönelmiş, bunun yanında daha az zahmetle daha çok kârlı bitkilere yönelerek fabrikaları en az 100 gün çalıştıracak pancar üretmemekte, 100 günün altında kampanya olmaz. 
Yıllardır çoğu zarar etmekte iken, 2001'den beri bazıları kâra geçse de yukarıda adı geçen 5 fabrika bu dönemde de zarardadır. Aslında devlet dünya rekabetinde yer altmak için hızlı karar verici özel sektöre devretme ile sektörün önünü açmak, 80 milyonun hakkını korumak, özel sektörden alacağı vergilerle de yatırımlara devam etmek istemektedir.
Şu da bilinmeli ki, şeker, stratejik bir ürün değildir. Strateji genel bir ifadedir. Savaş dönemi gibi olaylarla, eğitim, tarım, savunma gibi konular için kararlar stratejiktir. Tarımın içinde yer alan bir konu ancak tercih olur. Tarımda strateji, toprağının her karışını daha kârlı ürünlere açmak, üreticiyi daha çok memnun etmektir. Ülke bütünlüğünü etkilemeyen konular hangi alanda olursa olsun strateji kelimesi ile özdeştirilerek, günlük konularla ülke oyalanmamalıdır. Ülkemin yıllardır çektiği bundandır, bir şey üretemeyen muhalefet ülke menfaatine olan politikalarda yapıcı davranmalıdır.   
Bu arada İktidar da ifade ve niyetlerinde açık, net, kararlı olmalı; rakiplerine, özelleşmede arsa rantına fırsat vermemeli, pancar üreticisinin haklarını koruyucu kararlara imza atmalıdır. Üretici de devletine güvenmeli, özelleşmenin pancar tarımını garantiye almak olduğuna, fabrika çalışırsa pancar üretimi yapılacağına inanmalıdır. Sendikacılar da hamasetten vazgeçerek, istihdamın ve ülke gelirinin sürdürülebilirlik arzeden bir üretim modellemesi olacağına inanarak sendikacılığın da birer çıkar imparatorluğu olduğunu fikrinden ve çıkar çatışmasından vazgeçmelidir.   

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.