Konya’mızda son 10 yıldır “gitti gidiyor, taşınacak mı taşınmayacak mı?” diye üst düzeyde bile çok kez dillendirilen Karatay Medresesi karşısındaki Selçuk Üniversitesi rektörlüğünün bulunduğu tarihi binanın boşaltılarak, Valiliğe devredilmesi için ilk neşter vurulmuş.
Evet Selçuk Üniversitesi’nin yeni rektörlük binası Alaaddin Keykubat Kampüsü içerisinde temeli atılarak inşaatına başlanılmış.
Yanılmıyorsam ve duyumlarımızda yanlış bilgi sahibi değil isek yaklaşık 16 milyon liraya üniversitenin yeni rektörlük binasının inşası gerçekleştirilmiş olacak.
Hadi Konya gözün aydın. Bu tarihi binadan Selçuk Üniversitesi Rektörlüğü’nün çıkması ve kampüse gitmesi ile ardından da büyük bir ihtimalle Valilik binası buraya gelecek.
Uygun mudur?
Uygundur.
Doğru mudur?
Doğrudur.
Çünkü malum şimdilik büyükşehir belediye yapısı ile yerel yönetimlerde Büyükşehir Başkanlıkları öne çıktı. Valilik makamlarının yetkisi daraldı. Bütçeleri yok oldu. Sadece Devleti temsil görevlerini üstlendiler. Böyle olunca bu rektörlük binası Valilik için yeterdir diye umuyorum.
Ve boşalan Valilik binası da yıllardır konuşulan müze gibi, sanat merkezi gibi bir kullanım ile Hazreti Pir’in türbesi ile Alaaddin arasında tarihi bir dokuya kavuşturulacak.
Buna sadece “hayırlı olsun” diyoruz.
Konya’da konuşulup da bir türlü icraata geçirilemeyen hatta inatlaşmalara kadar varan üzücü restleşmeler de son bulmuş olacak.
Bu işte yine duyumlarımızın kaynağı bizi yanıltmadı ise Sayın Başbakan Davutoğlu’nun talimatı ile harekete geçen Valimiz Muammer Erol Bey, Rektör Prof. Dr. Hakkı Gökbel Hoca hayırlı bir işi sessiz sedasız çözüvermişler.
En başta her iki gönül insanı duyarlı yöneticilerimize şehir adına teşekkür ederiz.
Hazreti Mevlana Türbesi ile Alaadin Tepesi ve camisi deyince aklıma geldi. İzninizle bu hattaki çalışmaları büyük ölçüde tamamlanan tramvay ile ilgili de birkaç şey söylemek istiyoruz.
Yöneticilerimiz bu konuda gerçekten hassas davranarak biz Konyalıların özellikle bu hatta otomobil, otobüs, dolmuşun tramvayla yan yana gitme modelini önce bizlerin gözüne sokuyor sonra da “bu işi nasıl becerebiliriz?” diye hayal etmemizi sağlıyorlar.
İnşallah bir yıl sonra düşünsenize yanımızdan tramvay gidecek bizde onun yanından ya aynı yönden ya da ters istikametten karşısından geleceğiz. Veee arada o demir çitler olmayacak. O betondan yapılmış tretuvarlar olmayacak.
Düşündüğüm zaman ilk başta kendimi korku tünelinde gibi hissediyorum.
Ayrılmış, çizilmiş, boyanmış şeritlerde bile şeridinden gitmeyi beceremeyen bizler tramvay ile bir çizgi üzerinde nasıl gidip geleceğiz?
Allah muhafaza bu iş çok kan akıtır diye korkuyorum.
Bunu defalarca yetkili yöneticilerimizle de konuştuk. Onlar zamanla insanımızın buna alışacağını ve Avrupa’da çok sıradan olan bir olayın bizim için de alışkanlık haline geleceğini ifade ettiler.
Amenna. İnanıyoruz. Ama daha şurada kaç gün oldu. O Almanya’dan gelen ölümlü kazada bir Selçuklu Belediye çalışanı karşıdan karşıya geçerken otomobile çarpılıp hayatını kaybetmedi mi?
Evet bu hat çok iyi olacak.
Evet bu hat Tahir Başkan’ın “tarihi yol” projesinin bir parçası olarak hayata geçecek.
Güzel değişik ve tarihi şehrimize yaraşır olacak.
Ama ben hâla korkuyorum. Yalan mı söyleyeyim. Önce kendimize inanmıyorum. İnşallah yanılırım.
BAŞTOKLU AİLESİNE ACİL ŞİFALAR DİLİYORUZ
Bu arada işadamı bir dönemin yerel siyasetçisi Rahmi Baştoklu Bey’in babası Farabi Hastanesi’nde tedavi görüyormuş. Biz de Baştoklu ailesine geçmiş olsun derken acil şifalar dileklerimizi de iletiyoruz.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Sizdeki şu üç şeyi görebilen insana güvenin; gülüşünüzün ardındaki kederi, öfkenizin ardındaki sevgiyi, sessizliğinizin ardındaki nedeni.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Sevgi ve saygının da bir insanlık ölçüsü olduğunu idrak ettiğimiz zaman ADAM oluruz.