Uzun süre düşündüm, yazmak istedim, erteledim… “Ha bugün ha yarın” derken, yukarısı bıyık, aşağısı sakal misali düşünürken, TÜBİTAK’ın üniversiteleri “girişimcilik ve yenilikçilik” performanslarına göre sıraladığı “Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi”ni gördüm. Yazmam gerektiğine karar verdim.
Melalim, girişimcilik ve yenilikçilik anlamında onuncu sırada olan ve mensubu olmaktan büyük onur ve şeref duyduğum Selçuk Üniversitesi’ni yazmak ve durum değerlendirmesi yapmak.
1971 yılında, Bozkır’ın ortasında bir avuç eğitim gönüllüsü ile Anadolu Selçukluların payitahtı Konya’da kurulan, vücut bulan, serpilen, büyüyen ve de büyüklüğü asla tartışılamayacak olan Selçuk Üniversitesi…
Büyüklüğü tanımlamak gerekir.
Büyüklük; ne taşın büyüklüğü ne binaların çokluğu ne öğrencilerin sayısal verileri ne de kampüsünün kapladığı alan ile tanımlanamaz.
Büyüklük; tarihi derinliktir.
Büyüklük; ortaya konan hizmettir.
Büyüklük; mezunlarının ülkeye kattığı katma değerdir.
Büyüklük; sağlığa yön vermektir.
Büyüklük; tarımsal kalkınmayı gerçekleştirmektir.
Büyüklük; sanayiye hizmet vermektir.
Büyüklük; düşünsel ve sosyal hayata sunulan katkıdır.
Büyüklük; bünyesinden yetiştirdiği akademik altyapıyla yeni üniversiteler kurmaktır.
Büyüklük; girişimciliği ile yenilikçiliği ile bilimsel eserleri ile bilime, ülkeye ve yöreye katkı sunmaktır.
Kısaca
Büyüklük;
Ben büyüğüm diye böbürlenmeden, tevazuya ve sabra yönelmek demektir.
Büyüklük; “Değişerek değişmek, değişerek gelişmektir.”
Şehrin üniversitesi Selçuk’tan
Üniversitenin şehri Konya’dan
Velhasıl büyüklük ikisinin bir araya gelmesidir.
Mevlana’yı, Şems’i, Konevi’yi, Hacıveyiszade’yi, Nasreddin Hoca’yı, Tavus Baba’yı, Ladikli Ahmet Hüdai’yi, Ahmed Hadimi’yi hülasa tüm erenleriyle Anadolu Selçuklularıyla Sille’siyle, Meram’ıyla bir o kadar derinliği ile Konya ve onun bağrından çıkmış Selçuk Üniversitesi…
Aslında anlatılmaya çalışılan da işte bu tarih, derinlik ve büyüklük…
Bu büyüklüğün oluşmasına katkı sağlayan tüm gönül erlerine, öğrencilerine, akademisyenlerine, personeline ve idarecilerine teşekkür bir borç olarak hanemizde duruyor.
Bu minvalde
Selçuk Üniversitesi’nin kuruluş ve büyüme serüvenine katkı ve yürek koyan Rahmetli Erol Güngör hocamıza;
Üniversiteyi sağlam bir altyapıya kavuşturan, düzene oturtan, devlet adamı Halil Cin hocamıza;
Üniversiteye dikey anlamda çağ atlatan, sosyal ve sportif anlamda tesisler kazandıran, akademik kimlik oluşturan Abdurrahman Kutlu hocamıza;
Üniversiteyi ilk 500 üniversite arasına sokmak adına bilimsel ve akademik vizyon oluşturan ve devam ettiren, bilimselliği ön plana çıkartan mevcut Rektörümüz Hakkı Gökbel hocamıza;
…Ve hassaten üniversite için hayatını ortaya koyan ve ömrünü bu uğurda harcayan, bedel ödettirilen, hem altyapıda hem üst yapıda, hem akademik hayatta hem de özgürlükler konusunda üniversiteye çağ atlatan, değişen ve değiştiren anlayışı hakim kılan ancak büyük haksızlığa uğradığını düşündüğüm ve inandığım, beraber çalışmaktan, hizmet vermekten onur duyduğum Süleyman Okudan hocama; SONSUZ TEŞEKKÜRLER…
Büyüğe büyüklük kattınız.
Büyüğe sevgi kattınız.
Büyüğe emek ve yürek kattınız.
SAĞ OLUN, VAR OLUN…