TARİHE YOLCULUK (206)
Selçuklu Devleti yönetiminde, Tuğrul Bey’den sonra önemli bir konuma sahip olan Altuncan Hatun, devlet zaafa düştüğünde fitneye karşı en büyük mücadeleyi başlatmıştı.
Ne zaman Alâeddin Tepesi ve Kılıçaslan Köşkü’nün önünden geçsem ve ne zaman Mevlânâ Panorama Müzesi’ni gezsem; devamlı Selçuklular tarihi gözlerimin önünde canlanıyor ve Selçuklu Sultanlarının yattığı türbe aklıma geliyor.
200-220 yıl dünyaya hükmederek nizâm-ı âlem ülküsünü yaşatan ve geride yaşadığı ve medeniyet inşâ ettiği coğrafya üzerinde mimarisiyle, sanatıyla ve kurduğu eğitim yuvalarıyla dünyaya medeniyet neymiş gösteren ve başkent Konya’da; Sultan Alâeddin Keykûbâd döneminde ne huzurlu, en adaletli, en refah dönemini yaşayan Selçuklular, hayatlarında ve mimari ile sanatta sadeliği ve estetiği tercih ederek çok muhteşem, bakıldığında gözleri kamaştıracak parlaklıkta eserler vücuda getirdi.
Ahlat’taki mezar taşlarına yansıtılan kozmik şifreli desenlerden tutun kümbetlere ve medreselerin taç kapılarına nakşedilen kozmik âyetler ve hayat ağaçlarına varıncaya kadar bize ve insanlık tarihine medeniyetin en güzel örneklerini sunan Selçuklu ceddimize ne kadar teşekkür etsek az. Bir teşekkürü bile çok görenlerden Rablerine şükretmelerini beklemek abesle iştigal etmek demek.
Diriliş Ertuğrul tv. dizisini izleyenler hatırlayacaklardır. 1040’da Dandanekan zaferiyle birlikte bin yıldan beri bu topraklarda var olmaya devam eden ve köklü bir devlet geleneğini yaşatarak bugünlere gelen Türkler, devlet yönetiminde saygın bir yere sahip olan ve etkili bir rolleri bulunan “katun/hatun”larıyla da sosyal hayatın her alanında yer alır, ata biner, kılıç kuşanır ve üretime katkı sağlardı. Fütüvvetin en önemli kollarından olan Ahilik teşkilâtının kadınlar kolunu Bacıyân-ı Rum teşkil ederdi. Bu arada hükümdara (kağân) eş olan kadın, “katun-hatun” unvanını alır, yönetimde ve devlet protokolünde sultandan sonra gelirdi. Günümüz Türkçesinde kullanılan “kadın” kelimesi de böylesine köklü ve önemli bir unvandan gelmektedir.
Selçuklu Devleti’nde hatun; hükümdarların devletin merkezinde olmadığı zamanlarda ona niyabet edecek derecede siyaset bilgisine sahipti. Sultanla beraber devlet işlerini yakından takip eder, önemli konularda görüşüne başvurulurdu. Büyük Selçuklu Devleti’nin ilk hükümdarı olan Tuğrul Bey’in eşi Altuncan Hatun da gerek aile içindeki yeri ve gerekse Selçuklu devlet hayatındaki rolü bakımından son derece önemli bir şahsiyet idi.
Temiz, güzel ahlâkı, kültürlü oluşuyla dikkatleri üzerine çeken ve sağlam bir kişiliğe sahip olan bu Türk hatunu, yönetimde Sultan Tuğrul Bey’in en büyük yardımcısı ve danışmanı oldu. Sultan Tuğrul Bey, özellikle önemli işlerde onunla fikir alışverişinde bulunmadan genellikle karar vermezdi. Meselâ, esşi Tuğrul Bey ile üvey kardeşi İbrahim Yınal arasındaki taht mücadelesinde Altuncan Hatun’un siyasî rolü küçümsenemez. Selçuklu Devleti’nin varlığının tehlikeye düştüğü bu kritik dönem bu akıllı Hatunun bilgisi, becerisi ve cesareti sayesinde aşıldığı tarih sayfalarında da yer almıştır.
Orhun Kitâbeleri’nde “Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye babam hakanı, annem hatunu yükseltmiş olan Tanrı” şeklinde geçen ifade hatunun, devlet ve millet nezdinde öneminin hükümdardan aşağı bir mevkide olmadığını göstermesi açısından ilginçtir.
“Diriliş Ertuğrul” televizyon dizisinde de zaman zaman taht mücadelelerinde hanedanın erkek üyeleri giriştikleri isyanlarda, devleti zayıflatıcı roller oynarken, aynı hanedana mensup hatun azası, devleti destekleyici ve yükseltici roller oynadığı cam ekranlara yansıtıldığı da görülmüştür.
Selçukluların tarihi iyi araştırılıp incelendiğinde Altuncan Hatun gibi devletin geleceğinde söz sahibi olan az sayıda hanedan mensubu kadının hayatının sinemaya aktarılması, tv. dizisi olarak cam ekranlara yansıtılmasıyla; günümüzde kadınlara karşı nasıl davranılacağı, nasıl hareket edileceği, nasıl saygı gösterileceği, şiddet bir kenara bir sille dahi vurulduğunda bunun cezasının ne olduğu durumu işlenmesi durumunda; ben inanıyorum ki, bu toplumda cehalet de kalkarak en aza indirilecektir.
Diriliş Ertuğrul dizisini çevirenler en azından bundan sonraki projelerinde Altuncan Hatun’un hayatını senaryo haline getirerek Selçukîler ile ilgili önemli bir konuya daha parmak basmış olurlar. Devlet yönetiminde fitneye karşı bir kadının nasıl mücadele ettiği de böylece gözler önüne serilmiş olur diye düşünüyorum.
YARIN: Aliya İzzet Begoviç ve sivil toplum…