Serin ama mevsimine göre yumuşak bir kış gününde biz de yumuşak yumuşak (!) yazmaya çalışacağız.
BURASI VERGİ DAİRESİ
BAŞKANLIĞININ GİRİŞİ
Bu hafta içerisinde iki kez trafiğin tıkanmasından dolayı bir şey dikkatimi çekti.
İki ayrı günde bu noktada yaşadıklarımdan bu fotoğraf karelerini çekmek zorunda kaldım. Çünkü Büyükşehir Belediyesi önünden Adalhan Kavşağına gitmek isterken yolun en sağı tıkanıyor ve yürümüyordu. Oysa bu yolun en sağ şeridinden ilerlerseniz ışıklara gelmeden sağa dönüp gidebilirdiniz.
Ancak en sağ şeritte bekleyip ilerledikçe görüyorduk ki bizim insanımız yeter ki aracının burnunu sokacak bir yer bulabilsin…
İşte size iki kötü örnek
Trafik sadece işaret, levha ve ışıklarla olmuyor demek ki.
U DÖNÜŞLERİNİN BİR STANDARTI YOK MUDUR?
Bizim şehrin en işlek caddelerinde doğal olarak sürücüler dönüştürülerek araçlar için ve özellikle de sürücüler düşünülerek sık sık U dönüşleri konulmuştur. Hangi büyükşehirde bu kadar sık U dönüşü vardır onu da bilmiyorum. Çünkü artık şuna şahidiz oluyoruz ki U dönüşleri ne kadar çok ise o bölgede trafik ilerlemiyor.
Buyurun şu fotoğraflara dikkatlice bakar mısınız?
Burası Karatay bölgesinde Kadınlar Pazarı’ndan Muhacir Pazarı’na giden ve günün her saatinde çift şerit olmak üzere hiç boş olmayan bir yol. Larende Yolu’nun bir üstü. Burada hamamın olduğu bölgede sola dönüş de var, U dönüşü de serbest.
Yani U dönüşü yasak diye bir işaret yok gerçekten de. Amma U dönüşü yapmak isteyen sürücünün kullandığı araç şehirlerarası otobüs olunca bu arkadaş istediği kadar usta olsun beş seferde, beş ileri geri manevra da ancak döndürebildi. Hadi düşünün şimdi bakalım bu zaman zarfında dört bir yandan da trafik akışı olur mu? Olursa ne kadar sürede olur?
MEDAŞ BUGÜNLERDE ERENKÖY’Ü KARARTIYOR
İki gündür Sille Yolu’nda Erenköy Kavşağı’ndan sonra aydınlatma lambaları yanmıyor, ortalık zifiri karanlık. Oysa bu güzergahta aracında hasta, yaralı ya da ölü taşıyan araçları da görmek mümkün, otomobillerdeki gayri ahlaki durumları da… Polis inanılmaz tedbirler alıyor. Tahmin edilmeyecek yerlere kameralar yerleştiriyor.
Ama ışıklar çalışmaz ise Allah korusun o kameralar da bir şeye yaramaz. Tamam, bu hafta içerisinde bu bölgede sık sık elektrik kesintileri de olmuş. Belki bir bakım filan vardır ama özellikle hava karardıktan sonra bölge pek tekin değil. Bölge sakinlerinin isteklerini de bu vesile ile MEDAŞ’ın duyarlı yöneticilerine iletmiş olalım.
DİKKATLİ OKUYUCULARIMDAN ÖZÜR DİLERİM
Hep yazıyoruz bizim PUSULA Yayın Grubu’nun okuyucuları inanılmaz dikkatli, hassas ve şehir ülke sevdalısı, samimi insanlardır diye. Dünkü yazımıza yapılan birkaç yorumdan bunu bir kez daha anlamış oldum. Bizim hatamızı düzelten okurlarımıza huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Konu şöyle; bir okurumuz Kemerli ve Nüve İş Merkezlerinin durumunu sormuştu. Biz buraya örnek verirken Demirci’den örnek vererek durumu anlatmak istedik.
Hata yaptık. Hatamızı ya da ne demek istediğimizi izninizle şöyle açalım.
Malum buranın dahası bu bölgenin aslında yeşil alan olduğunu ancak vakti zamanında belediyeyi yöneten değerli başkan ve yöneticilerimizin (Tabii ki siyasi iktidarın) bir parmak şıklatmaları ile bölgedeki yeşil alan iş merkezlerine çevrilivermişti.
Biz bunu yine bu köşemizde dönemin belediyesinin resmi evrakı ile sizlerle paylaşmıştık.
Düne gelince… Bu bölge bir bütün. Buraya bir şey yapılacaksa Kemerli, Nüve, Demirci diye ayrılmayacak.
Her gelen Büyükşehir Belediye Başkanı gücü yetse burayı kökünden kaldırmak istiyor artık. Şefikcan’ın da dev konutları ile devreye girdiğini düşündüğünüz zaman burası Nalçacı ile arka alandaki on binlerin oturduğu bölgenin düğüm noktası oluyor.
Biz üç iş merkezinin bir tutulacağını düşünerek böyle yazdık.
Bundan sonra Uğur Başkan ne yapar? Buna gücü yeter mi inanın bilmiyoruz.
Çünkü bu şehirde 40 yıldır Belediye Başkanları istedi diye değil başkanların arkasındaki siyasi dahası para gücünün dediğinin olduğuna şahidiz.
Mesela en canlısından bir örnek mi?
Tahir Başkan, belediye başkanı olduğu zaman şimdiki ismi Kılıçarslan Şehir Meydanı olan bölgede bir sürü yıkık dökük bina varken beni şöyle bir gezdirmiş ve içerisinde Atatürk Kız Lisesi de dahil olmak üzere bu alanın arkasında ne kadar bina varsa hepsinin yıkılıp sadece Hacıveyiszade Cami ve Külliyesi kalmak şartı ile bölgede hiçbir binanın kalmayacağını, bölgenin tamamen yeşil alan ve yürüyüş yolları olacağını anlatmıştı.
Tahir Başkan’ın gücü yetse, bunu becerebilse sözüm ona o bölgede oluşacak Konya’nın kültür vadisini düşünebiliyor musunuz?
Konya’da böyle bir meydan var mıdır?
Muhteşem bir düşünce değil mi?
Peki bunu bundan sonra yapabilecek kimse var mıdır?
Haaaa AK Parti böyle giderse Uğur Başkan böyle giderse belki inşallah diyerek Uğur Başkan bunu üçüncü döneminde yapabilir derim.
İş merkezlerinin durumuna gelince; binalar kendiliğinden yıkılıncaya kadar bence aynı durumda gider diye düşünüyorum.
Çünkü Büyükşehir’in Demirci’yi bile yıkabilmesi için önce kendi binasını da yıkması gerekiyor değil mi? Büyükşehir binasına da ne takviyeler atıldı, güçlendirmeler yapıldı yanlış mı hatırlıyorum?
SELÇUKLU KONGRE MERKREZİ’NİN PARK SORUNU!
Dün sabah Selçuklu Kongre Merkezi ile öyle bir şikayet aldım ki 40 yıl düşünsem vallahi aklıma gelmezdi.
Konya’nın siyasetinden sporuna, finansından eğitimine ailecek elleri içinde olan bir abim aradı. Hayırlı cumalar(!) faslından sonra şöyle bir soru sordu.
“Uğur abi Selçuklu Kongre Merkezi’ne gittin mi?”
“Çooook abi”
-“Peki buradaki etkinlikleri izledin mi? Burada çok güzel etkinlikler oluyor. Tiyatro oyunları, müzik programları muhteşem…”
“Yok abi gitmedim. Ben sadece resmi törenler için gidiyorum.”
-“Tamam o zaman ben seni bir akşam götüreyim. Burası muhteşem olmuş. Salon bin kişilik ise bin kişi izliyor. Eğer iki bin kişilik salon ise iki bin kişi izliyor. Önceden bilet almaz iseniz bilet filan da bulunmuyor.”
Ben salak salak hem abimizi dinliyorum hem de cevap veriyorum; “le imiş abi çok giden var ve gidenler de memnunlarmış. Hep olumlu dönüşler duydum.”
-“Peki abi bu çok güzel programlardan çıkarken insanların yağmur altında 30 dakikada 40 dakikada park yerinden parasını da ödeyerek çıkamadıklarını. O güzel saatlerin ardından öfkeyi nasıl yaşadıklarını da biliyor musun?”
……………
Annaaaaaaaaaaaaaaaam
Bu demek şimdi? Biliyoruz, biliyoruz diyorduk dedik de park ücreti, park sorunu da neymiş?
Abimiz anlattı.
Eğer buraya bin kişi geliyorsa 500 araç varmış. 2 bin kişi geliyorsa en az bin araç. Buradan park ücreti olarak şirket olsa gerek, belediyenin aldığını tahmin etmiyorum, birisi bir tek görevli 5 lira alıyormuş. Hadi onu da alsın. Ama o yüzlerce araç için bir kişi para alıyormuş. Veee park alanı geniş ve tek çıkış olduğu içinde yüzlerce araç sürücü gülerek, eğlenerek mutlu bir şekilde dışarıya çıkınca sağdan soldan arkadan gelen her sürücü ile tek bir noktada düğümlenen trafikte mutsuz oluveriyorlarmış.
…………
Dinledik ve hak verdik.
Madem park paralı, o zaman paranın karşılığı hizmeti de vereceksiniz. Beş ayrı noktada beş görevli tıkır tıkır çalışacak ve bu geniş alandaki park yerinden çıkış çile olmayacak ama öyle değil mi?
Ben şahsen Selçuklu Belediyesi yetkililerinin bu işe derhal bir el atacaklarına inanıyorum. Aksi halde Uğur Başkan atar haaa. Demedi demeyin.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Sözün kıymetini Lal olandan, ekmeğin kıymetini Aç olandan, aşkın kıymetini Hiç olandan öğren.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Eski Fenni Fırın kavşağında yayalar kendilerine kırmızı yandığı halde araçların önüne atlamadıkları zaman daha iyi ADAM oluruz.