Tarihe yolculuğumuz devam ediyor.
Şu aralar Selçuklu ve Osmanlı’ya dair ne varsa biriktirme gibi bir huy edindim. Ne varsa ve elime ne geçerse arşive koyuyorum. Geçenlerde Selçuklu gümüş parasında yer alan kabartmalar dikkatimi çekmişti. Bugünkü tarihi yolculuğumuz, Selçuklu’da büyük makes bulan “alp-gazilik” ve “alp-erenlik” olacak.
SELÇUKLU PARASI VE İHLÂS SÛRESİ
Selçuklu parası 12-13. yüzyıla ait. Bu gümüş paranın iki yüzünde kuyruğu bağlı bir at ve kolunda doğan olan Türk süvarisi var. Çevresine İhlas suresi nakşedilmiş.
Acaba Selçuklu ecdadım neden bu paranın etrafına İhlâs Sûresini nakşetmiş?
Hiç düşündünüz mü?..
Türkler savaşçı bir millet idi. Türk savaşçısı ata binmeyi ve at üzerinde ok atıp mücadele etmeyi daha çocuk yaşta öğrenirdi. Alp olduklarında gaza meydanlarına çıkarlardı. Meselâ bir Alp’in 600 atı olduğu rivayet edilmektedir. Türkiye Selçuklularında da at kültürünün, önemli bir yer tuttuğu
bilinmektedir. Türk savaşçıları cenge çıkacaklarında atlarının kuyruklarını bağlarlardı. Bu Selçuklu sikkesinde yer alan atın Midilli cinsi olması muhtemeldir. Türk İslâm
Anadolu’sunda atlı askeri ile ilgili tasvirlerin yoğun olarak bulunduğu belki de en
önemli yer Kubadabad Sarayı’dır. Türklerde at kültürü ve sanatı ile ok atma yeteneği çok yüksekti. Asya konar-göçerleri gibi savaş sırasında ya da avda at üstündeki okçu Türkler, hem öndekine hem de arkadakine ok atabilme yeteneğine sahipti. İslamî literatürde ise okun ortaya çıkışının Hz. Âdem ile başladığına inanılmaktadır. Rivayete göre Hz. Âdem, çocuklarına ok atmasını öğretmiş, onlarda çocuklarına öğretmiştir.
ÇİFT BAŞLI KARTAL VE DOĞAN
Çift başlı kartal ise, Selçuklu sanatında doğunun ve batının hükümdarı anlamına gelmektedir. Atilla’nın kalkanın üzerinde görülen doğan kuşu ise, “Toğ/Doğ” kökünden türeyen ve mitolojide çok kullanılan Doğan (yeniden dirilen) anlamını taşır.
“At sırtında tasvir edilmiş bir atlı asker-kahraman görseli, herhangi bir atlı asker değildir. Gerçek bir imge olarak bir imparatorun, padişahın ya da kahramanın gücünün aktarıldığı tasvirlerdir.
Türklere ait konar-göçer bozkır kültür unsurları, Anadolu’ya İslamiyet’i getiren Selçuklularla beraber varlığını devam ettirmiş ve Ortaçağ Anadolu’sunun 1071’den sonraki kaotik döneminde “atlı kahraman tasviri” görsel bir şölene dönüşmüştür. Türk devletlerinin kuruluşunda etkili olan Alp savaşçılar İslâmî devir Türk devletlerinde Alp Gaziler olmuşlardır. Selçuklular Malazgirt savaşını kazandıktan sonra Alp Arslan’ın yönlendirmesi ile Oğuz boylarını ve bu boylara mensup Alp savaşçıları Anadolu’nun fethinde görevlendirmiştir. Siyasi olarak Alp teşkilatı Osmanlı imparatorluğunun kuruluşunda da etkili bir şekilde görev almışlardır. Turgut Alp, Konur Alp, Saltuk Alp, Hasan Alp gibi Alpların ismini söyleyebiliriz.” (İnalcık, 2009,27)
Cihâd esasına dayanan İslam dininin Türkler arasına yerleşmesi, Selçuklular döneminde savaş hayatının gündelik yaşamın bir parçası haline gelmesi, kahramanlık-alplık geleneğini canlı kılmıştır. Hikâye-destan gibi Türk halk edebiyatı ürünü olan sözlü gelenekte ve bunlara ek olarak sanat geleneğinde bunları görmek mümkündür. Alpların yaşayış tarzını yaşatan bu örneklerden örneğin Dede Korkut Hikâyelerinde, 13 ve 14. Asrın Türkmen gruplarının Gürcü, Ermeni, Trabzon Rumları gibi Hıristiyanlarla sürekli bir mücadele halinde bulunduklarından, hikâyedeki Türk Alplarının birer Alp-Gaziye dönüştüğü görülmektedir. Bunlar tehlikeli avlara giderler, kâfirler ile gaza ederler, hepsinin sürüleri vardır, iyi binicidirler, ok, kılıç ve süngü ile harp ederler, Savaşta ferdi mücadele ederler, içlerinde ozan ve şairler vardır. Bu devrin kadınları da bu genellikle bu karaktere sahiptirler. Özellikle Bizans sınırında yaşayan aşiretlerde ve sonrasında Osmanlı döneminde Balkanların İslamlaşma sürecinde “alplar devri” diyebileceğimiz dönemde bu durum böyle idi ( Köprülü, 1950, s.382-383).
Köprülü, “İslamiyet’ten önceki Türk alp geleneği İslamiyet’in cihad ve gaza anlayışı doğrultusunda alp-gazi yani Müslüman-Türk kahramanı mahiyetini almışlar ve çeşitli tasavvuf tarikatlarının halk arasına yerleşmesiyle de alp-erenler yani savaşçı dervişler şekline girmişlerdir.” diyor.
İHLÂS SÛRESİ
Bol bol İhlâs okuyarak tefekkür gemisine binmeniz dileğiyle...
"Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla
1. De ki: "O, Allah'tır, birdir."
2. "Allah Samed'dir. (Her şey O'na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir, başvurulup yardım istenilecek tek varlık O'dur)."
3. "O'ndan çocuk olmamıştır. (Kimsenin babası değildir. Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir)."
4. "Hiçbir şey O'na denk ve benzer değildir."
AZİZİM DİYOR Kİ…
Alâeddin Keykubâd’ın, Tokat’taki Meliklik dönemi sikkesinde atlı süvarinin aslan ile mücadelesi görülmektedir. Başı haleli, sağ tarafa doğru dönük bir süvari sağ ön tarafta atın önündeki bir aslan ile mücadele etmektedir. Süvarinin sol eli ile dizginleri tutarken sağ elinde mızrağı aslanın kafasına saplar vaziyette tasvir edilmiştir.