TARİHE YOLCULUK (54)
- Türk tahta işlemecilik ve oymacılık sanatının şaheseri olarak kabul edilen Selçuklu dönemine ait Seyyid Mahmud Hayrânî, Necmeddin Ahmed ve Seyyid Ali’ye ait üç sanduka ve üç tabut, Alman Konsolosu Dr. J. H. Loytvedin’in yardımı ve bir Ermeni memur tarafından yurt dışına kaçırılırken yakalandı.
Akşehir’e geldiğinizde sizi Nasreddin Hoca’nın tebessüm eden yüzü karşılar. Bu güzel şehrimizin en önemli ve ziyaret edilmesi gereken türbeleri arasında Seyyid Mahmud Hayrânî Türbesi ve Zaviyesi bulunmaktadır.
Nasreddin Hoca dahil pek çok İslâm âlimine hocalık yapana Seyyid Hüseyin Mahmud Hayrâni, Hz. Mevlâna’nın aşk potasından nasibini almış bir mutasavvıftır. Harran’dan göçüp Konya’ya gelip yerleşmiştir. Bir süre Muhammed Celâleddin Rûmî’nin yanında kalarak onun hizmetinde bulunmuş ve ondan feyz almıştır. 1268’de vefat eden Hayrânî, Sultan Dağı eteklerinde adına inşa edilen türbeye defnedilmiştir. Türbe, Ankara Savaşından sonra Yıldırım Beyazid’in tutsak edildiği yer olarak da bilinir. Selçuklu’nun sonlarına (yâni 14.yüzyıl başlarına) doğru tarihlenen Seyyid Mahmed Hayranî türbesi, geçirdiği restorasyon hatalarına rağmen özgünlüğünü koruyor.
ALMAN KONSOLOSUNUN KONYA KATALOĞU
Bu türbe bütün ihtişamıyla birlikte acı bir gerçeği de saklar.
Bu türbenin tarihî sandukaları maalesef yurt dışına kaçırılmıştır.
Türk tahta işlemecilik ve oymacılık sanatının şaheseri olarak kabul edilen üç sanduka, 20.yüzyılın başlarında çalınır. Almanya'nın Konya Konsolosu Dr. J. H. Loytvedin, Konya’daki birçok eserin fotoğraflarını çekip Konya Kataloğu’nda birleştirir. Bu katalog daha sonra Avrupa’ya servis edilir. Avrupa’daki oryantalist dünyanın eserlerine ilgisi olan koleksiyonerler, o dönemin gezginleri aracılığıyla bu eserleri sipariş etmeye ve ulaşmaya başlarlar.
SANDUKA VE TABUTLAR
14.yüzyılda bu bölgede tarikat hareketleri de var. Çalınan türbedeki sandukalardan birisi Seyyid Mahmud Hayrânî’ye ait. Diğeri Hayrani’nin kardeşi Necmeddin Ahmed’e ve üçüncü sanduka ise Hayranî soyundan gelen Rufai tarikatına mensup Seyyid Ali’nin. Sandukalar, Akşehir’e getiriliyor ve güvenlik gerekçesiyle önce İstanbul’daki Çinili Köşk’e, sonra Türk-İslam Eserleri Müzesi’ne intikal ettiriliyor. Necmeddin Ahmed’e ait sanduka ise; ceviz ağacından yapılmış olup yan yüzleri Hz. Mevlana’ya ait beyitlerle süslenmiştir. Sandukanın baş tarafında Necmeddin Ahmed ismi ve ölüm tarihi, ayak tarafında ise sanduka ile tabutu yapan ustanın ismi yazılıdır. Üçgen alınlıklı tabutun yan tarafında Âdiyât Sûresi’nin 9. 10. 11. âyetleri yazılıdır. Diğer tarafında ise kelâm-ı kibar sözlerle bezenmiştir. Tabutun baş kısmında Allah, ayak kısmında ise Eruhbillah yazılıdır. Bitkisel motif üzerine sülüs yazılarla süslenmiştir. Envanter numarası 193 olan sanduka ise Seyyid Mahmud Hayrânî’ye aittir. Baş, sağ ve sol tarafında Selçuklu sülüsüyle yazılmış yazılar mevcuttur.
PAZARTESİ: Akşehir İplikçi Camii ve Hacı İbrahim Velî’nin Sandukası.