- Anadolu’da ağaç çatı ve direkli düz tavanlı ulu camilerin en güzel örneklerden birisi olan Eşrefoğlu Câmiî; abidevî taç kapısı, eşsiz mihrap ve minberi, üstün ağaç ve çini isçiliği yönünden bir Türk sanat müzesi gibidir.
Etrafındaki beylikler için biteviye tehlike Eşrefoğlu Süleyman Şah’ı Beyşehir Gölü’nde boğmazdan az önce kulağını ve burnunu kesecek kadar ileri derecede vehamet gösteren Baycu Noyan mı, yoksa Karamanoğulları’ndan Alâeddin Bey miydi?.. Karamanoğulları korkusu ve yakıp yıkma itiyadına karşı, devrin Emiri Hâmidoğlu Hüseyin Bey, kendisini emniyete almak gayesiyle 1381’de Osmanlı Padişahı I. Murad Hüdavendigâr ile yapmış olduğu bir antlaşma neticesinde, seksen bin altın karşılığında Isparta, Yalvaç, Akşehir, Beyşehir ve Seydişehir’i Osmanlılar’a sattığı biliniyor. Beylikler tarihi incelenirken karşımıza bu şekilde acı akıbetler de çıkabiliyor.
Eşrefoğlu Camii ve Külliyesi
Beyşehir Gölü’nün 100 metre kuzeyinde, Eşrefoğlu Mahallesi’nde yer alır. Cami, 1299 yılında bir türbe, kervansaray ve hamam ile bir külliye şeklinde, Eşrefoğlu Emir Süleyman Bey tarafından yaptırılmıştır. Yapı, genel olarak Selçuklu geleneğini devam ettirmektedir.
Beyşehir’i gezerken ilk veya son başlangıç noktanızın Eşrefoğlu Camii olmalı. Çünkü Eşrefoğlu Camisi, dünyadaki ahşap camii ve Türk mimarisi açısından çok önemlidir. Tavanın ortasında aydınlık feneri olarak da adlandırılan ve caminin iç mekânını ziyâdar kılan ve kışın zemindeki havuza dolan kar sayesinde ahşap aksamın ihtiyaç duyduğu nemi sağladığı düşünülen bir boşluk yer almaktadır. 1965 yılında karlığın üstü camla kapatılmak suretiyle işlevini yitirmiştir.
Çini mozaik mihrap ve kündekârî tekniğinde yapılmış minber caminin önemli süsleme unsurlarıdır. Caminin özgün olan ahşap aksamı ile bu yüzeylerdeki ince kalem işlemeler ise insanın gözlerini alır!
Orta Asya'da Semerkant, Buhara gibi eski Türkistan şehirlerinde yer alan ağaç direkli camilerin ülkemizdeki eşsiz bir örneği olan Eşrefoğlu Camii, Anadolu'daki ahşap direkli camilerin en büyüğü ve orijinalidir. Anıtvârî taç kapısı, eşsiz mihrap ve minberi, üstün ağaç ve çini işçiliği yönünden bir ağaç cami-müzesi gibidir. Mihrabının tümü çini mozaikle kaplı olup, 4.58 metre en, 6.17metre yüksekliği ile Konya çevresindeki bütün çinili mihraplardan daha büyüktür. Minberi, tamamen ceviz ağacından üstün bir işçilik ve zengin bir süsleme ile oymalı, çatmalı ve tutkalsız olarak yapılmıştır. Camii, Türk mimari tarzının en güzel ahşap örneklerinden birisidir. Sekizgen, beşgen, yıldız ve geometrik dolgular ve bitkisel bezemeler ile kaplanmış minber, sedef ve fildişi çatmalarında görülebilecek derecede inanılmaz bir düzgünlük ve inceliktedir.
Yerli ve yabancı turistlerin hayranlıkla seyrettiği câmi hem taş hem ahşap işçiliğinin nadide örnekleriyle doludur. Selçuklu dönemi taş ve ahşap işçiliğinin muhteşem örneklerini yansıtan bir şâheserdir. Eşrefoğlu Camii, UNESCO tarafından 2012 yılında Dünya Miras Aday Listesi'ne alınmıştır.
MUHTEŞEM MİHRAP VE MİNBER
Eşrefoğlu Camii'nin mihrabı tamamen mozaik çinilerle kaplanmış vaziyettedir. Selçukluların Anadolu'da geliştirdiği ve burada da uygulanan bir teknikle, iç mukarnas yüzeyler gibi yuvarlak alanlar da örtülmüştür. Turkuaz, patlıcan moru, lacivert ve siyah renklerin görüldüğü mihrap caminin diğer iç süslemeleriyle çarpıcı bir renk tezatı oluşturur.
Ceviz ağacından oymalı, çatmalı ve tutkalsız olarak yapılan minber ise inanılmaz bir düzgünlük ve incelikte tasarlanarak, geometrik şekiller ve bitkisel bezemelerle dekore edilmiş.
PAZARTESİ: Beyşehir’in İncisi Kubadâbâd Sarayı.