“Seni sevdim Hacı abi”…

Uğur Özteke

 

Pazartesi günkü yazımızda sadece bir cümle ile ucunu kanatmıştık. Şimdi o cümleyi açmaya çalışacağız. Haftanın ilk günü sabahın ilk saatlerinde hava güneşli ama ayaz mı ayaz idi, bizde Meram’ın tepesinde Huzurevi’nin yanında Yıldız Köşkü’nde idik.

Konya’nın konuğu Beyoğlu Belediye Başkanı Sayın Ahmet Misbah Demircan’dı. Tabii Ahmet Misbah Başkan yalnız değildi. İstanbul’dan gelen ekibi ve Amerikalı bir iş adamı da yanında idi. Aşağıda yazacaklarımızın kelime kelime şahidi de Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı çok sevdiğim saydığım dostum Sami Küçüktığlı’dır.

Başkan Demircan ve ekibi için Yıldız Köşkü’nde mükellef bir sabah kahvaltısı ikramı vardı. Başkan tam bir Konya sevdalısı “Siz Selçuklu’nun Başkentisiniz biz de Osmanlı’nın” diyor. Tabii son yıllarda Başkanın A takımında bir de Konyalı başkan var; Mehmet Çiğdem. Son bir yılda herhalde binin üzerinde İstanbullu Beyoğlu Belediyesi’nin Kültür programları çerçevesinde Konya’ya geldi. Başkan pazartesi günü de yine Konya’nın merkezde birkaç yerini ziyaret etti. Beyşehir’e gitti. Bölgeyi gezdi.

Şimdi Ahmet Misbah Başkan ile sabahleyin Türkiye’de inovasyondan gençliğe, eğitime, doğu batı politikasına aklınıza ne gelirse konuştuk. Başkan bir şey diyor, ben bir şey diyorum. Başkan elini uzatıyor, “Hacı abi ver elini” diyerek tebrik ediyor. Konuşuyoruz, “Hacı abi sen bu sakalla bunları nasıl diyorsun helal olsun” diyor. Bir saat sonra kalktık vedalaşacağız ikide bir sarılıp, “Hacı abi seni çok sevdim” diyor.

Neyse Başkan makam arabasına bindi yanına binecek olan Amerikalı iş adamı, tercümanı Mücahit ile bizim yanımıza gelip “Tek Türkçe kelime bilmem. Çeviri ile anladığım kadarı ile eğitim konusunda dediklerinizin hepsine katılıyorum” deyip tokalaşıyordu.

Sonuç…

İstanbul gerçekten dünya şehri.

İstanbul gözü görmeyenin gözünü açar.

İstanbul zor şehir ama insanın ufkunu dünyasını geliştirir.           

Ahmet Misbah Demircan Başkanı televizyondan çok izledim ama bu sefer yakından dinleyip kendisini de çok sevdim.

İSTANBUL’DAKİ KARAPINARLI

Tesadüf bu ya. Dün sosyal medyadan Mustafa Sezer isimli bir takipçimiz yazıyor “Uğur abi bugünkü Karapınarlı öğrenciler İstanbul’u ziyaret etti haberine benim ismimi yazmamışsın. Çok üzüldüm”…

Haydaaaa. Saat 10. İstanbul’dan gazetemizi takip eden bir okurumuz sitem ediyor.

Hemen telefon numaramı verdim. Bu kez telefonla tanışıp görüşüyoruz. Mustafa Bey, İstanbul’da Kumkapı’da kuaförlük yapan bir Karapınarlı imiş. Tam bir memleket sevdalısı. Karapınar’a sadece kendisinin gayretleri ile nasıl 119 bin ağaç dikildiğini, bunlardan bir kısmının kuruduğunu bu defa Prof. Dr. Mehmet Babaoğlu’nu bulduğunu durumu kendisine aktardığını, bu kez kuruyan ağaçların yenilenmesi, diğer ağaçların su sıkıntısının giderilmesi için ihale yapılması, ihalenin sonuçlandırılması…

Mustafa Bey çocuklar gibi mutlu. Karapınar diyor başka bir şey demiyor. Bizde köşemizden yıllarca yazarız. Karapınarlının iyisine derman yetmez. Kötüsünden ise yani “kum şeytanı” olanından da Allah muhafaza etsin.

Mustafa Bey dün İstanbul’da yaptıklarını anlattıkça şok oluyorduk.

Tek kelime ile “helal olsun” diyoruz.

Dedik ya İstanbul bu. Taşı toprağı altın ama insan akıllı düzgün ve iyi niyetli olursa İstanbul adamı uçurur.

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Dünya tek bir ülke olsaydı İstanbul o ülkenin başkenti olurdu.

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ? 

Akşam üzerleri okul önlerine çift sıra uygunsuz park edip trafiği tıkamadığımız zaman ADAM oluruz,

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.