Geçmişten günümüze değin süre gelen tarihin yaşatılması için, onun belgesi niteliğinde olan ve tarihe tanıklık eden eserlerin onarımı ve korunması gerekmektedir. Konya’da restorasyon çalışmalarından oldukça nasiplenmiş illerden biridir. Tarihi camiler, çarşılar, konaklar, sokaklar ve çeşmeler elden geçirilip geleceğe ışık tutması için korunup kollanıyor.
İşte burada restorasyonun ve restoratörlerin önemi ortaya çıkıyor. Günümüzde gelişmiş ülkelerde tarihe, arkeolojiye verilen önemle birlikte restorasyonda önem kazandı. Restorasyonun amacı tarihi eser ve dokuların özgün biçimleriyle korunarak, gelecek kuşaklara aktarılmasıdır. Asıl zor olanda budur. Bunu sağlayabilmek için profesyonel bir çalışma ve son teknik imkanları kullanmak gerekiyor.
Restorasyon; bir mimari eseri, bir tablo veya bir heykel gibi herhangi bir sanat eserinin zamanla veya başka bir nedenle zarar görmüş, bozulmuş kısımlarını, o eserin sanat değerine ve eski şekline zarar vermeksizin sanat bakımından tamir ve ıslah etmektir.
Normal bir tamirden çok farklı olan restorasyon büyük bir bilgi ve uzmanlık işidir. Bu yüzden her mimar restorasyon yapamaz. Restorasyon yaparken esere kendinden bir şeyler katmak ve şahsi şekillerde binayı daha güzelleştirmeye ve tamamlamaya kalkışmayacak kadar da eski sanata saygılı olmak gerekir.
Restorasyon yapılar için bir gençlik iksiri gibidir. Restorasyona zamanın ve diğer etkenlerinin etkisinden kurtularak yapının yeni bir hayata başlaması olarak bakmak gerekiyor. Restorasyonla yapıdaki bozulmalar durdurularak ömrünün uzaması da sağlanmış oluyor. Yani restorasyon yıpranmasını durduruyor ve zamana karşı koyma gücü kazandırıyor.
Konya’da yeni camiler yapılmaya devam etse de tarihi camilerimizin korunması için de güzel çalışmalar yapılıyor. Ancak size anlatmak istediğim bu konuda çokça da üzüldüğüm bir durum var. Cami restorasyonunda çalışan restoratör kızların camiye girmesinin sakıncalı olduğunu söyleyerek homurdanan esnaflar olduğunu duydum. Çalışanlar bundan son derece etkilenmiş ve üzülmüşlerdi. Bu durum Aziziye Camii’nin restorasyonunda yaşanmıştı. Üstelik bu genç kızlar bunun eğitimini almışlar üzerlerinde tulumları, ellerinde fırçaları kubbelerdeki işlemeleri onarıyor, altın varakları tamir ediyorlardı. Bunu yaparken hassas ve detaycı çalışmalarına, o koca koca kalasların üzerinde hiçbir güvenlik önlemi olmadan kubbelerde işlemeler yapıyorlardı… Sonra da camii etrafında bulunan esnaftan ya da civarda bulunanlardan hakarete varan sözler işitiyorlardı. Çok üzülmüşlerdi ve ben onlara karşı Konya’yı ve insanını savunamamıştım. Ne söylene bilirdi ki? Üstelik bu insanlar Topkapı Sarayı’nda çalıştıklarını ve ilk defa böyle bir tepkiyle karşılaştıklarını dillendiriyorlardı.
Sözün kısası, Şerafeddin Camii’nin restorasyonunda çalışanlar umalım ki böyle çirkin hareketlerle karşılaşmasın. Tarihi eserlerimize sahip çıkalım. Restorasyon onların gelecek nesillere ulaşması için ömürlerini uzatacak unutmayalım…