Yunus Emre Hazretleri “Ne Söylerler” şiirinde;
Yalancı dünyaya konup göçenler,
Ne söylerler ne bir haber verirler,
Kimi masum kimi güzel yiğitler,
Ne söylerler ne bir haber verirler… dizelerinde her ne kadar “ne söylerler ne bir haber verirler” diye ifade etse de özünde mezarların bize neler anlattığını kendine has yalın üslubuyla dile getirmektedir.
Üçler Mezarlığı’nda yatmakta olan anamın kabrini sık sık ziyaret ederim. Geçen gün mezarlığın Karatay tarafındaki kapısından girerek ziyaretimi yaptım. Ziyaretten sonra Mevlana tarafındaki kapıdan çıktım.
Tek tük insanın dışında mezarlık oldukça sakin olup fazla uyarıcı olmayınca mezarlığın gizemli ortamına kendimi o kadar kaptırmıştım ki şehrin gürültüsünü bile duymuyordum. Duyduğum kuş sesleri de içinde bulunduğum duygu ortamından uyandırmadığı gibi ayrıca duygu yoğunluğunu artırmıştı.
Bütün içtenliğimle ifade ediyorum, sessiz sessiz o kadar çok şey anlatıyorlardı ki duymamak, hissetmemek mümkün değil; bebek, çocuk, genç, ihtiyar her yaşta sıra sıra yatanlar…
Yürürken hep düşündüm; bu sessiz sessiz yatanların kim bilir ne hayalleri vardı, onlar için ne hayaller kurulmuştu; kimisi ağa kimisi paşaydı; kimisi zengin kimisi fakirdi; kimisi zalim kimisi merhametliydi; kimisi güzel kimisi yakışıklıydı ama hepsi kara toprağın altında yatıyor ve sessiz sessiz bir şeyler anlatıyorlardı.
Sessiz sessiz anlatılmak istenen dünya yalan ölüm gerçek; hesap ise muhakkaktı! Bu hesabı unutmamak için dünyadaki uyarıcıları dikkate alıp hayatımızı kötülükler üzerine değil, iyilikler üzerine programlamalı Hz. Allah(cc)’ın istediği bir kul olabilmenin gayreti içerisinde olmalıyız.
Bazen sesli uyaranlardan çok sessiz uyarıcılar insan üzerinde çok daha etkili olabiliyor. Hiç ahiretle işi olmayan insanların bir yakınını kaybettiği zaman ahiret gerçeğiyle karşıya kaldıklarını görmüşsünüzdür. Ölüm en önemli uyarıcı olup insana çok şeyi hatırlatır!
Peygamber Efendimiz(sav); “Ölümü çokça hatırlayın! Çünkü ölümü hatırlamak, (insanı) günahlardan arındırır, dünyaya karşı zâhid kılar. Eğer zenginken ölümü düşünürseniz, sizi zenginliğin afetlerinden korur. Fakirken tefekkür ederseniz, hayatınızdan memnun olmanızı sağlar” buyurmaktadır.
Sessiz sessiz kabirde yatanlar neler anlatırlar biliyor musunuz? Merak ediyorsanız sessiz sakin bir zaman dilimi içerisinde bir mezarlıkta geziniz; aşağıdaki anlatılanları anlattıklarını ruhunuzun derinliklerinde hissedeceksiniz.
Hz. Allah(cc) bizi tekrar dünyaya gönderse gerçek bir iman sahibi olur; dünyanın fitnelerine, nefsin ve şeytanın hilelerine karşı dikkati elden bırakmaz; Hz. Allah(cc)’a ibadette tembellik etmez, emirlerini yerine getirir, yasaklarından kaçınırdık.
İşlediğimiz kötü işlerden Rabbi’mize çok tövbe eder; hata, ihmal ve kusurlardan dolayı bağışlanmamız için secdeye kapanır yalvarırdık. İnsanlara iyiliği emreder, kötülükten alıkoymak için çalışırdık.
Bu hususta da Hz.Allah’ın Kitab’ını, Peygamber Efendimiz(sav)’in sünnetini ve büyük zatların yaşantısını kendimize rehber edinir; hoca görünümlü iman düşmanı adamaların tuzaklarına düşmemek ve insanların düşmemesi için azami dikkat ederdik.
Adil, ahlaklı, merhametli olur, her türlü zalimlikten adaletsizlikten ve kul hakkı yemekten uzak dururduk.
İşçi, zina, kumar, riba, ana babaya karşı isyan gibi büyük günahları işlememeye azami dikkat eder; mahremiyeti, örtünmeyi, büyüklere saygıyı, selamı hayatımızın vazgeçilmezi olarak görürdük.
Hz. Allah(cc)’tan ümidi kesmez; dini ve ilmi bilgileri öğrenir insanların öğrenmesi için gayret ederdik,
En önemlisi, gerçek bir Müslüman olur, Müslümanca yaşar; son nefeste dahil Müslümanca ölmenin gayreti içinde olurduk.
Kabirdekilerin yerinde olmadan, kabirde yatanların yapmak istediklerini yaşarken yapalım. Geç kalınmış her an aleyhimize işlemektedir, benden söylemesi!