Sevgi ve saygı noktasında yolumuzu kaybettik. Yolumuzu şaşırdık, bardakları defalarca taşırdık. Ne büyük biliyoruz, ne küçük, ne ana tanıyoruz, ne baba…
Büyük lafları, söz dinleme, ikazlara aldırma iflas edeli çok oldu.
Yaşadığımız hiçbir olay aklımızı başımıza getirmiyor!
Beynimiz mi yandı sorusu belki de en iyi soru…Yaşadığımız garip, mantıksız, kabullenmesi zor bir akıl tutulması…
Pandemi döneminden bugüne ölüm dahil sınanmadığımız ne kaldı?
Olan bitenden bir ders çıkarmayanlarımız, çıkarmak istemeyenlerimiz bir hayli fazla…
Çünkü, ne sevgimize sahibiz, nede sevgiyi sürdürebilmeye. Sevmeyi bilme noktasında belki fazla bir yanlışımız yok. Ancak sevgiyi sürdürebilme noktasında sıkıntılarımız var. Bu sıkıntılar bir hayli fazla…
Sevgi ve saygı konusunda hassas ve samimi olanları tenzih ederek, şunu ifade etmek istiyorum ki; Hemen her yer, “seni seviyorum” diyen yalancılarla dolu! Tabi birde, “ona saygım sonsuz” cümlesi var, o cümlede saygı konusunda yalan söyleyenler için biçilmiş kaftan!
Sevgiden ve saygıdan sıkılmak gibi bir takıntıya sahibiz!
Sevmek üzerine söylediğimiz ne kadar laf varsa, bizi yalancı çıkarıyor!
Bu yalancı çıkmaktan dolayı ne bir pişmanlığımız var, ne yüzümüz kızarıyor, ne de yapmış olduğumuz yanlışı yanlıştan sayıyoruz! Ne kendimize saygımız var, ne de sevdik dediklerimize…
Sevgi denen kavram, saygı denen kavram arada şamar oğlanı gibi. Her yanlarından geçen yeminle çok seviyoruz, sevdiğimizden bu yaptığımız diyerek birer şamar vurup geçiyor!
*****
Yalancılar, sadakatsizler, sözünün eri olmayanlar, sözüne inanılmayanlar, samimiyetsizler, içten pazarlıklılar hemen her taraftalar!
Sevgi ve saygı üzerine alakasız bir dünya lafımız var!
Her biri, sevgisizliği ve saygısızlığı meşru gösteren, dayanaksız, mesnetsiz, tutarsız, geçersiz, insanlığın tartıldığı, biçildiği, ölçüldüğü kısaca sınandığı laflar!
Aldatanların, aldatılanların, kandırılanların dünyası olmaması gereken dünyamızda, kendinden başkasını düşünmeyen, kandırdıklarını, atlattıklarını kâr sayan anlayışlar geliştirenler, ne günah tanıyor, ne de Allah korkusu!
Eskilerin edep ve adap dedikleri, ahlâk dedikleri, saygı dedikleri ne varsa onları hedef alan, onları topa tutan, yerle bir etmek için denemediği yol kalmayan anlayışlar geliştiriliyor.
Sevgisizlerin adına sevgi dedikleri kavramın içinde zerre kadar sevgi yok! Sevgiye yer yok! Sevgiye hayat hakkı tanımak yok! Sevgi sadece bir kelimeden ibaret!
Saygı dedikleri kavram ise, güce ve paraya dayalı…Ne kadar güç, o kadar saygı! Ne kadar gösteriş, ne kadar hava, o kadar sevgi!
*****
Saygı noktasında ki bilgilerimiz noksan, saygıya verdiğimiz değer menfaatlerle örtüşmüş bir halde…
Saygısızlık insanların hoşuna gidiyor. Saygı ile ilgili kuralları çiğnemek, takmamak, aldırmamak neredeyse ayakta alkışlanacak!
Saygının olmadığı yerde kaba-saba konuşmalar var!
Tartışmalar var! Küfürleşmeler var!
Küfredenlere, kabadayılık yapanlara, bağırıp-çağıranlara ayrı ve özel bir hayranlığımız olduğu sır değil!
Bu noktada küfürbazlara özel bir parantez açmamız lazım.
Adam araya harç koymadan konuşmuyor diye, yere göğe sığdıramıyoruz.
Dürüst adamı, doğru-düzgün adamı bir cümleyle geçiştiren bizler, küfürbazları, edepsizleri, haddini bilmezleri akşama kadar anlatsak bitiremiyoruz!
Hayırdır? Nerde o mangalda kül bırakmayanlar? Nerde o ahkam kesiciler?
El ele verdiniz, birlik oldunuz da sevgisizleri, edepsizleri, saygısızları, küfürbazları korumaya, el üstünde tutmaya karar mı verdiniz?
*****
Edepsiz için; Medeni cesareti yüksek, girişken, adamın her lafı beni güldürüyor, her yere böyle neşeli insanlar lazım diye övgü lafları dizenler, neşe kavramını da silindirle ezip geçtiklerinin farkında değiller mi?
Böyle olunca ne mi oluyor?
Küfürbaz denen edepsiz coşuyor,
Yaptıklarını bir matah sanıyor.
Daha da edepsizleşiyor.
Güneş yüzü görmemiş küfürlerini sıralamaya başlıyor ardı ardına…
Gülenler, alkışlayanlar, helal olsun adama diyenler…
Küfreden kadınlara;
Arkadaş, kadının helali var, erkek gibi küfrediyor,
Küfretmek bir kadına bu kadar mı yakışır abi diyen insanlarda bizim insanımız!
İnsan neden küfreder?
Küfreden neden bu kadar taraftar toplar?
Neden insanlar ağzı açık onların etrafında toplanır?
Var mı bir cevabı olan?
*****
Geldiğimiz noktada, saygı ve sevgi konusundaki kriterlerimiz bir hayli değişikliğe uğramış vaziyette.
Saygı ve sevginin aynı havayı soluduğunu ara-ara unutmayı yeğleyenlerimiz az değil!
Saygı ve sevgi çerçevesi dediğimiz o çerçeve, bildiğimiz, inandığımız, bizleri duygulandıran çerçeve olmaktan her geçen gün daha da uzaklaşıyor.
Sevgilerimiz yarım…Sevgilerimiz bölük-pörçük! Sevgilerimiz paraya teslim, güce teslim, şatafata teslim, gösterişe teslim…
Gerçek sevenimiz kim, kaç kişi?
Millet olarak geçirmiş olduğumuz Pandemi dönemi ve enflasyonla yapmış olduğumuz uzun mücadele dönemi sevgi ve saygının boyutlarını ortaya koydu.
“Ne sevenim var ne soranım var / Öyle yalnızım ki /Çilesiz günüm yok dert ararsan çok/ Öyle dertliyim ki” diyen dizelerle gönül telimizi titreten Orhan Gencebay, adeta o dizeleri bugünler için yazmış…
Sevgiyi sürdürebilmenin ilacı olan saygıyı mumla aradığımız günlerdeyiz. Saygı konusunda yaptığımız hatalar ve yanlışlıklar yüzünden sevgimizi besleyemiyoruz.
Saygımızın olmayışı, sevgiyi sürdürmemize engel!
Sizce de, en kısa zamanda toparlanıp kendimize gelmemiz, kendimize dönmemiz, biz nerde ne yanlış yaptık, ne hata yaptık diye bir vicdan muhasebesi yapmamız gerekmiyor mu?