Medeniyet Okulu müfredatına göre içinde bulunduğumuz haftanın konusu “SEVGİ” ve sloganı ise “Sevelim ve Sevilelim”. Konya merkez ve bazı ilçelerinde başta ailede sevgi olmak üzere hayatın her alanında sevginin sevmenin ve sevilmenin önemi üzerinde duruluyor. Değerli gazeteci ve yazarlarımız bu konuda sohbetlerde bulunuyorlar.
Sevgi çok yüce bir duygu. Sevmek her baba yiğidin harcı değil. Sevilmek için de önce sevmek gerekir. Sevmek belki bizim elimizde ancak sevilmek ,başkaları tarafından taktir edilmek onu hak etmeyi gerektirir. Yani sevmek tek başına yeterli değildir; sevgimizi göstermemiz gerekir. Yani sevgimizi eyleme dönüştürmemiz gerekir.
“Elhamdülillah Müslüman’ım” deme şerefine nail olan her insan gibi bizde en başta bize bu hayatı bahşeden yüce yaratanımızı çok çok seviyoruz. Onun elçisi kainatın efendisi Hz Muhammed Mustafa (S.A.V) efendimizi çok çok seviyoruz. Peki bu sevgimizi gösterebiliyor muyuz? İnancımızın gereği ibadetlerimizi tam yerine getirebilir yor muyuz?”
Yaratılanı yaratandan ötürü sevip koruyor muyuz? Emanetlerine sahip çıkıyor muyuz?
Annemizi, babamızı varsa kardeşlerimizi mutlaka çok seviyoruz. Biliyoruz ki onlar için gerekirse canımızı bile veririz. Peki bu sevgimizi kaç kez yüzlerine ifade ediyoruz. Hareketlerimizle davranışlarımızla belli ediyor muyuz? Onları sağken evinde ziyaret edip hal ve hatırını soruyor muyuz? Gönüllerini alıyor muyuz? Öbür aleme göçmüşlerse mezarında ziyaret edip bir Fatiha okuyor muyuz?
Evli olanlarımız başta hayat arkadaşlarımız olan değerli eşlerimizi, nişanlılar müstakbel eşlerini, mutlaka seviyorlardır. Onları ne kadar sevdiğimizi sözle ifade etmenin yanında bir küçük çiçek alarak veya hediye alarak gösterebiliyor muyuz?
Gözümüzün bebeği evlatlarımızı, canımızdan bile daha çok severiz. Onlar için dünyayı yıkmayı dahi göze alırız. Onların canı yansa bizim yüreğimiz yanar. Peki en son ne zaman onları karşınıza alıp “seni çok seviyorum” dediniz? Ya da en son ne zaman birlikte yemeğe veya sinemaya gittiniz?
İşimizi seviyorsak işimize dört elle sarılıyor muyuz? İşimizi layıkıyla yapıyor muyuz? Mesaimize riayet ediyor muyuz? Aldığımız maaşı ya da ücreti hak edecek, helal ettirecek tutum ve davranışlarda bulunuyor muyuz?
Sevdiğimiz partiye oy vermenin dışında ilkelerini ne kadar destekliyoruz? Taraftarı olduğumuz takımın maçlarına gidiyor muyuz? Beğendiğimiz sanatçıların eserlerine- yaşarlarken kendilerine- sahip çıkıyor muyuz? Yine sevdiğimiz yazarların kitaplarını alıp okuyor muyuz?
“Ben çevreyi seviyorum, ağacı, yeşili seviyorum, ben de çevreciyim” diye konuşmaya gelince herkes maşallah mangalda kül bırakmıyor. Peki ömrü hayatınızda size yetecek kadar oksijeni üretecek kaç fidan diktiniz? Dikilmiş, yetişmiş kaç ağacın kesilmesine mani oldunuz?
İsrafın haram ve günah olduğunu bildiğimiz halde, tüketim alışkanlıklarımızı kontrol edemeyip israf çılgınlığına döndürenlere neden dur diyemiyoruz? Yemekte tabağını kaçımız sıyırıp temizliyor. Kaçımız çöpe ekmek atmıyor. Kaçımız atıklarımızı ayrı ayrı toplayıp ekonomiye kazandırıyor?
Bir tarafta çevreyi seviyorum diyeceksiniz. Bir tarafta sokakları çöp alanlarına çevirecek, bir taraftan da havayı kirleten yakıt kullanacak, aracınızın camından sigara izmariti ve sigara paketini dışarı fırlatacaksınız. Bu nasıl çevre sevgisidir, söyleyebilir misiniz?
Yüreğinde vatan sevgisi, bayrak sevgisi, toprak sevgisi, doğa sevgisi en önemlisi insan sevgisi olan her insan, sevgisini eyleme döndürmelidir. Bunun için en başta da kutsal vatan topraklarına, ay yıldızı bayrağına ve yeşil alanlarına sahip çıkmalıdır.
Velhasıl, sevgimizi eyleme dönüştürüp onu belli etmedikten sonra kuru kuru seviyorum demek yetmez. O halde Medeniyet Okulunun uygulama alanı olan Konya’da yaşayan herkes bu sevgi haftasında kendi sevgisinin bir muhasebesini yapsın lütfen.
Yazımızı ünlü Türk ve İslam mutasavvıfı Yunus Emre’nin şu sözleriyle bitireli, “Gelin Tanış Olalım, İşi Kolayın Tutalım, Sevelim Sevilelim, Dünya Kimseye Kalmaz”.
Kalın sağlıcakla.
ÇEVRECİ SÖZÜ; Sevilmeyi hak etmek için, sevgimizi eyleme döndürelim.