Salam dostlar…
Gözleri pırıl pırıl parlayan, gülüşüyle insanın içini ısıtan, kırmızı yanaklarıyla karların içinde koşturan minik bir kızın, “Salam dostlar” demesiyle başlayan bir videoya denk geldim instagramda…
Hesaba baktığımda sevinj.stories isimli bir instagram sayfası olduğunu ve Azerbaycan’da yaşanan Hocalı Soykırımı’na farkındalık oluşturmak amacıyla kurulduğunu öğrendim. ‘Hocalı Soykırımı’nın yaşandığı 1992 yılında sosyal medya olsaydı o bölgede yaşananlar nasıl görünürdü’ fikrinden yola çıkılarak bu hesap oluşturulmaya karar verilmiş. Sosyal medya ile arası iyi olan Minik Sevinç, her gün Hocalı’da yaşadıkları ile ilgili video çekiyor. Yani o vahşet dolu soykırım gününe kadar yaşananlar Sevinç’in gözünden sosyal medya kullanıcılarına aktarılıyor.
Bu elbette ki sonunu bildiğiniz bir filmi izlemek gibi...
Sevinç’in gülen gözlerinin günler sonra solacağını bilmek…
Yıllardır Hocalı Soykırımı ile ilgili yazar, çizer, kendimizce farkındalık oluşturmaya çalışırız. O yüzden Hocalı bizim hep ağlayan yanımız olmuştur. Fakat bu olayların Sevinç’in gözünden öznel bir hale getirilmesi çok daha ağır olmuş.
Sayfadaki mutluluk içeren videoları izlemek ilk başlarda kalbimi daralttı. İlk defa mutlu bir kız çocuğunu izlerken ağladım. Çünkü o karanlık güne 26 Şubat’a doğru bir gidiş var. Vlogları bir süre izlemek istemedim. Fakat birkaç gün sonra sayfayı takip etmeye tekrar başladım. Çünkü bu sayfa bize bir şey anlatıyor. Bilmeyene, ‘Öğren’ bilene, ‘Öfkeni diri tut geçmişi unutma’ diyor.
Peki, bilmeyenler için tekrar soralım. Ne oldu Hocalı’da?
Ermeniler 26 Şubat 1992 yılında Azerbaycan’ın Hocalı şehrinde sivil halka karşı katliam yaptı. Elimizdeki resmi verilere göre; 106’sı kadın, 60’ı çocuk, 70’i yaşlı 613 kişi katledildi. 76’sı çocuk, 487 kişi ağır yaralandı. Ermeni güçleri 1275 kişiyi esir aldı ve bunlardan 150 Azerbaycan Türk’ü hala kayıp... 25 çocuk hem öksüz hem yetim; 130 çocuk da öksüz veya yetim kaldı. Geriye kalan Azerbaycan Türklerinin ise çoğu işkence gördü. Sağ kalıp hayatına devam eden insanlarsa o ruh haliyle kalan yaşamlarını sürdürmeye çalıştı.
Rakamsal veriler böylece uzayıp gider… Peki, Hocalı’daki Türklerin ruhlarında yaşadıkları, manevi dünyalarında hissettikleri verilere dökülebilir mi?
İnsanın yazarken bile boğazı düğümleniyor. Öyle, bir iki tarih bilmezin dediği gibi bir grubun bir yerden başka bir yere göç ettirilmesine soykırım denmez. Bir annenin gözünün önünde kızının kesilmesidir soykırım. Aksakallı dedelerin kafa derisinin yüzülmesidir. Ya da bir Türk çocuğu kaç dakikada ölür diye saat tutmaktır.
Her ne kadar izlenmesi zor olsa da bu tarz yapımlarla kendi tarihimizi konuşmak gündeme getirmek çok isabetli bir karar bence… Birileri her yıl 24 Nisan’da bir şeyleri kafamıza çakarcasına anlatıp olmayan bir soykırıma bizi inandırmaya çalışıyorsa, biz de kendi gerçek tarihimizi kendi kanayan yaralarımızı konuşmalıyız.
O yüzden sevinj.stories hesabını takip edin. Vlogları hiç izlemediyseniz ilk çekildiği günden itibaren izleyin.
26 Şubat’ta yayınlayacak soykırım günü videosu eminim hepimizi derinden sarsacak.
Ama sarsılalım.
Sarsılmak iyidir.
Yıkılmamak için çareler ürettirir insana…
Sevinç gibi gözlerindeki gülüş soldurulan, Hocalı’da soykırıma uğrayan tüm Sevinç’lerin mekanı cennet olsun.