Seydişehir'de Sivil Toplum Kuruluşları, Belediye Meclis Üyeleri, Muhtarlar ve Kurum Müdürleri ve vatandaşlar, İsrail'in Filistinlilere yönelik saldırılarını protesto etti.
Seydişehir Belediye Başkanı Mehmet Tutal, zulmü kınamak ve Filistinlilerin acısını paylaşmak için bir araya geldiklerini söyledi.
Sivil Toplum Kuruluşları adına basın açıklamasını okuyan Belediye Başkanı Mehmet Tutal yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Birlikte, çocuk katili, kural tanımayan, 1967’den bu yana terör devleti olarak anılan, tüm insanlığın namusunu ve onurunu ayaklar altına alarak terörizmin gerektirdiği tüm metotları alenen ve açıkça uygulayan İsrail’in, Filistinli kardeşlerimize karşı soykırım hareketine dönüşen zulmünü ve saldırılarını kınamak, kardeşlerimizin acısını paylaşmak için bir araya geldik.
"KATLİAM VE SOYKIRIM OLARAK TARİHE GEÇİRMİŞTİR"
1948’de terör devleti olarak kurulan, kurulduğu günden bu yana bölgesinde huzuru ve barışı her daim tehdit eden, her türlü insanlık onurundan yoksun olarak sistematik olarak artan İsrail’in zulmü, artık insanlık onuru ve vicdanıyla bağdaşmayan bir hal almıştır. İsrail, 1948’den bu yana her yıl 15 Mayıs’ın Felaket günü olarak anılmasına sebep olduğu gibi, bu günleri de tarih sayfalarına katliam ve soykırım olarak tarihe geçirmiştir. Bu utancın ve gerilimin temelinde Emperyalist devletlerin ve ABD’nin tek taraflı olarak geçtiğimiz yıllarda Kudüs’ü İsrail’in Başkenti olarak tanımasının, on yıllardır Siyonist İsrail’in yapmış olduğu zulüm ve baskının büyük bir payı bulunmaktadır.
'HİTLERİ' ARATACAK NİTELİĞE ULAŞMIŞTIR
İsrail, Kudüs’ün Fethi ile başlayan, İstanbul’un Fethi ile alevlenen kinin eseri olan zalimliğiyle tüyü bitmemiş bebekler, çocuklar, yaşlılar, kadınlar, hastaneler, ibadethaneler başta olmak üzere hedef ayırt etmeksizin her karış toprağı bombardımana maruz bırakmaktadır. Birleşmiş milletler tarafından yasaklanan, kullanımı savaş suçu sayılan Fosfor bombalarını bile kullanmaktan dahi çekinmeyen Terör devleti İsrail’in yaptığı bu zulüm, 'HİTLERİ' aratacak niteliğe ulaşmıştır. Çünkü Filistin’de insanlık tarihinin en büyük dramlarından biri yaşanmakta ve maruz kaldıkları bu durum, soykırım niteliğine ulaşmıştır.
800 ÇOCUK ŞEHİT
Bugün, yıllardır 2 milyon insanın yaşadığı, açık hava hastanesine dönüşen Gazze’de, ekmek, su, elektrik, ilaç gibi temel insani ihtiyaçlar kalmamış hatta fosfor bombaları yüzünden solunacak hava bile kalmamıştır. Katil İsrail’in saldırılarında 800’ü çocuk olmak üzere 2 bin 500’ün üzerinde kardeşimiz şehitlik mertebesine ulaşmıştır. Asırlardır adalet ve hakkaniyetten sapmamış bir millet olarak, İsrail-Filistin geriliminde de tavrımız bu adaletten yanadır. Terör devleti İsrail, sadece Filistin değil aynı zamanda bölgede bulunan diğer devletler Lübnan, Mısır, Suriye gibi ülkeleri de bu barbarlığın içerisine çekmek ve çatışmaları bölgede yaymak için adeta ABD’nin ve Batının şımarık bir çocuğu gibi hareket etmektedir. Gazze’de yaşanan insanlık dramına sessiz kalan Dünya kamuoyu ise bu zalimliğe ve barbarlığa ortak olmuştur. Bu zulmü yapanlar kadar susanlar da zalim olarak tarihe geçecektir. Tam bu noktada Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda tüm dünyaya haykırdığı “Dünya 5’ten Büyüktür” gerçeği, tam anlamıyla mana bulmuştur. Çünkü bu zulme ve barbarlığa sessiz kalan, hatta Terör devletine koşulsuz destek sunan Batı ve ABD, şeytanlarla ortaktır. Bu sebeple Siyonizm ve Emperyalizmi kabul etmek, şeytanın egemenliğini kabul etmek demektir. Eğer ki Batı emperyalizmi terörist arıyorsa İsrail’e, suçlu arıyorsa 1967’den bu yana işgal politikası yürütenlere, suç ortağı arıyorlarsa emperyalistlere bakmalıdır. Katil de, terörist de terörizm de oradadır.
"KUDÜS, BİZ MÜSLÜMANLARIN İLK KIBLESİDİR"
Ancak şu unutulmamalıdır; 'Batı emperyalizmi ve Siyonizm, bu coğrafyada kiralık katillerin ve tetikçilerin, azmettiricisi olduğunu, kan ve gözyaşına sebep olduklarını bize asla unutturamayacaktır.' Kudüs, biz Müslümanların ilk kıblesi, Mescidi Aksa'nın bulunduğu, Peygamberimizin Miraç'a çıktığı, mukaddes saydığımız bir beldedir. Kudüs, yüzyıllardır İslam beldesi, yüzyıllardır bizlerin gönlünde ayrı bir yeri olan mukaddesatımızdır. Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyübi Kudüs'ü 1187'de haçlıları yenerek İslam beldesi yapmış, Ecdadımız Osmanlı ise bu mukaddes toprakları barış ve huzur içerisinde yönetmiştir. Bugün barışın yeniden tesis edilmesi, 'meşruiyeti Birleşmiş Milletler kararlarına dayanan, 1967 sınırlarında ve coğrafi bütünlüğe sahip, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasıyla ve tüm dünya tarafından tanınmasıyla sağlanabilir.' Aksi halde bunun dışında yol aramak daha fazla yıkım, daha fazla gözyaşı ve can kaybı demektir.
"ELBET BİR GÜN ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞACAKTIR"
Kudüs, sevgili Peygamber Efendimizin bizlere emanetidir. Onun zulüm altında çiğnenmesine asla izin vermeyeceğiz. İsrail'in işgalci ve insanlık onurunu çiğneyen eylemleri, ezanımızın Kudüs semalarında yankılanmasına engel olamayacaktır. 86 yıl sonra Ayasofya nasıl ki özgürlüğüne kavuştuysa, Kudüs, Mescidi Aksa ve Filistin de elbet bir gün özgürlüğüne kavuşacaktır. Cenabı Allah'tan, Kudüs'ü, Gazze’yi, Mescidi Aksa'yı ve Filistin'i özgürlüğüne kavuşturmasını, en yakın zamanda bizlere de göstermesini niyaz ediyorum. Şehitlerimize şahitlik ederiz ki Filistin ve Kudüs meselesi tüm insanlığın onur, izzet, şeref ve haysiyet meselesidir. Bugüne kadar Siyonist İsrail'in yaptığı zulümlerde şehitlik mertebesine ulaşan tüm Filistinli kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz."
Daha sonra İlçe Müftüsü Adem Bebek tarafından bugüne kadar Filistin , Kudüs ve Gazze’de davası uğruna şehitlik mertebesine erişen vatandaşlar için dua edildi.