- adaleti yerine getirmek için icat edilmişti. Ama zaman içinde bambaşka bir hale geldi. Hatta birçok ülkede hukuk, savunma marifetiyle haklıyı haksız, haksızı haklı çıkarabilen bir şeytan hukukuna dönüştü. Bu yüzden bazı avukatlar da mesleğini, hak ve adaleti göz ardı ederek, sırf para kazanma aracı haline getirdi. Şükürler olsun ki, adaletin avukatları yine de çoğunluktadır ve şeytanın avukatlarıyla olan ezeli mücadeleyi sabırla sürdürmektedir. Yüce Allah herkesin rızkını veriyor. Sonunda helâl kazanmaya çaba gösteren de, kazancının helâl mı, haram mı olduğuna hiç bakmayan da hesabını Allah’a verecektir.
Bence bütün okullarda adalet konusunu işleyen, herkeste adalet bilinci geliştiren bir ders okutulmalıdır. Aksi halde toplumun saygı göstereceği, adaleti tesis edecek yasalar yapma konusunda, zaman ilerledikçe daha da aciz kalınacaktır. Herkese göre değişen bir adalet anlayışı ortaya çıkacak, “Hukukun Üstünlüğü” halkın itibar etmediği yasaların zulmü olarak algılanacaktır. Bütün çabalara rağmen toplumda huzur sağlanamayacaktır.
Avukatları ve Avukatlık mesleğini tenzih ediyorum. Onların büyük çoğunluğu elbette adaleti gözetiyor. Ama maalesef bazıları sadece çıkarını gözetiyor, şeytanın avukatlığını yapıyor. Yasal boşlukları bunlar çok iyi biliyor ve hiç acımıyorlar. Bunlardan bazıları kamu kurumlarının da anlaşmalı avukatlığını yapıyor. Maalesef vekili oldukları kurum yetkilileri de onların yaptığı haksızlığa ses çıkarmıyor çünkü yapılan haksızlığa yasa izin veriyor. Bu gün hukuk sistemindeki Fetö mensupları görevden alınmıştır. Özel sektör düşmanı zihniyetler de artık iktidarda değildir. Bu uygun ortamı yakalamışken bütün yasalar yeniden gözden geçirilerek, kendileri gibi yasalara yerleştirdikleri şeytani kılçıklar da temizlenmelidir.
Örneğin miktarını sadece mahkemelerin belirlediği tazminat vs. gibi kamu alacaklarının tahsilinde, adaletin avukatları temyiz mahkemesinin kararını da bekliyor, alacağı ondan sonra istiyor. Şeytanın avukatları ise temyiz mahkemesi kararını beklemiyorlar. Karar temyize açık olduğu halde yerel mahkeme biter bitmez, birkaç dakika sonra borçluyu derhal ve habersizce icraya veriyorlar. Bazen bununla da yetinmiyor, karar temyizdeyken temyiz süresi için borçlu tarafından mahkemeye verilen teminat mektubunun da nakde çevrilmesini talep ediyorlar. Maalesef yasalarımız da bunlara izin veriyor. Böylece şeytanın avukatlarına gün doğuyor.
Oysa borçludan borcunu ödemesini talep etseler alacak belki de hemen ödenecek. Ama onlar, buna fırsat vermeden, hemen icraya intikal ettiriyor. Böyle yapınca avukat hem mahkemeden, hem de icra takibinden dolayı daha çok ücret hak ediyormuş. Ama maalesef bu durum, sicili ter temiz, işinde çok dürüst ve başarılı olan, gelecek vadeden firmaların da ticari itibarını bir anda sıfıra indiriyor. Ticari itibar sermaye kadar hatta bazen daha da önemlidir. Belki de bu haksızlıklar birçok firmanın sonunu getiriyor. Devleti yönetenler buna göz yummamalıdır.
Teminat mektubunun nakde çevrilmesi de hem piyasa, hem bankalar nazarında çek-senet protestosu ve icraya verilmek gibi ticari itibarı zedeleyen bir durumdur. Bu yasal boşluklarla şeytan avukatlarının çamurluk yapmasına fırsat veriliyor. Talep edilse hemen ödenecek olan küçücük alacakları direkt icraya vererek, kendi elimizle koca koca firmalara yazık ediyoruz. Böyle hatalar girişimcinin cesaretini kırar, işinden soğutur, devlete karşı güvenini zedeler, nice üstün yetenekleri “ Azıcık aşım, ağrısız başım” tuzağına iter, ülkeyi geriye götürür.
Aslında serbest piyasanın devletten beklediği en önemli destek adalettir. Bunun için de ne para kaynağı, ne de yatırım gerekiyor. Özel sektörü hor gören, önüne takoz koyan, şeytanın avukatlarına ezdiren böyle örnekler daha binlerce vardır. Göreve yeni gelen hukukçular da bunlar doğru diyorsa, hukuk eğitiminde bir sorun var demektir. Selami diyor ki: “Bizler sıradan vatandaşlarız, girişimci olmak yerine bir lokma, bir hırkayla da yaşarız gideriz ama olan ülkemize olur, bizden söylemesi.“ Allah’a emanet olunuz.