Seyyid Harun Veli Horasan ellerinde İmam Musa Kâzım soyundan adil bir emir imiş. Soyu Veyselkarani’ye ulaşırmış. Ne vakit ceddinin ve amcasının kabrini ziyaret etse kulağına, “ Ya Harun! Rum’a git, Karaman vilâyetinde Küpe Dağı derler bir dağ vardır, onun doğusuna bir şehir yap; onun halkı sülehadan ola, şakî olanların akibetleri hayr olmaya” diye bir ses gelirmiş.
Seydi Harun Veli, almış olduğu bu emir ve işaret üzerine, makam ve mevkiini, mal ve mülkünü terkederek yollara düşmüş. Dünya taç ve tahtını, dervişliğe ve manevi sultanlığa tercih etmiş.
Sultanü’l Ulema Baha Veled’in göçünde olduğu gibi, Seyyid Harun Veli de yakınlarından kırk kişilik bir kafile teşkil ederek yola çıkmış. Kona göçe, birçok kerametler izhar ede ede, yerleşecekleri ve kuracakları Seydişehir’e gelip mekan tutarlar. Onlara bu yolculuklarında bir bulutun klavuzluk ettiği rivayet edilir.
Yalnız Harun Veli Konya’dan çıktıklarında hasta olan kardeşi Seyyid Bedreddin yolda vefat etmiş ve Hatunsaray’da toprağa verilmiş. Kafile Çukurçimen’e geldiklerinde suya ihtiyaç görülmüş hazret orada “Maya Suyu” nu çıkartmış. Neticede Küpe Dağı’nın yanına gelmişler. Yakınında Velverid adlı eski bir şehir varmış. Çevreden ve buradan aldıkları taşlarla Seydişehir’i kurmuşlar. Cuma mescidi yanında onun emri ile bir de medrese inşa etmişler.
Seyyid Harun Veli Menakıbnamesi’nde, onunla ilgili pek çok menkıbe anlatılır. Bunlardan birisi şöyledir:
“Hace Harun mescidinden çıktı ve halk önüne düştü. Konya’da Hace Fakih’e geldiler. Muhammed Aleyhisselâm Efendimiz’e salevat getirip, kapıyı açıp girdi. Hemen kudretten bir el çıktı. Seyyid Harun Filhâl ol eli öpdü. Bu halkın bazısı yed-i kudret (Kudret eli) dediler. Bazısı, Fa-kih Sultan’ın eli dediler. Taaccüp idüp ibret aldılar.”
Hoca Fakih, ölmeden önce bir zatın geleceğini, sağ elinde gül gibi bir ak ben bulunacağını ve kendisini arayanların onda göreceğini söylemiş. Bunun için Konya halkı bunlara çok izzet ve ikramda bulunmuş.
Seyyid Harun Veli Camii ve Türbesi
Konya’da, Hoca Fakih Ahmed’in zaviyesinde; kırk gün kırk gece kalıp ibadet de bulunduktan sonra, Seyyid Harun Veli müridleri ile birlikte Seydişehir’e dönmüş.
Seyyid Harun Veli zamanında kurulan tekke ve türbeye kızı Halife Sultan, ondan sonra yeğeni Musa bakar. Uzun yıllar soyundan gelen torunları dergâhta şeyhlik postuna oturur.
Onun sohbetine katılanlar bir daha kendisinden ayrılmazlar. Müridlerinin sayısı her geçen gün artar. Ömrünü ibadet ve insan yetiştirmekle geçirir. Anadolu’nun pek çok yerine halifelerini gönderir.
Bir şehir kurmanın, pek çok mürid ve halife yetiştirmenin huzuru içerisinde, çilehanesinin ve bu günkü camiin yanındaki hücresinde vefat etti. Vasiyeti üzerine de hücresine defnedildi. Sonradan, üzerine bir türbe inşa edildi. Vefat tarihi, 720/1320 yılı Rebiülevvel ayının on üçüncü günüdür.
Seyyid Harun Veli’nin, Eşrefoğluve Dediği Sultan’la ilgili de pek çok menkıbesi alatılır.
KAYNAKLAR
– Menâkıb-ı Seyyid Harun, (Haz. Doç. Dr. Cemal Kurnaz) T.T.K. Ankara 1991. s. 31;
– Ferit Ugur, “Seydişehir’in Kuruluşu”, Konya, 1936, 4/226-229;
– Özönder, a.g.e. s. 163;
– Abdurrahman Ayaz, Seyyid Harun Veli ve Şeyh Hacı Abdullah Efendi, Seydişehir 1993.