SGK, Kayyum, Konser

Sadık Büyüksakarya

Ehil olmak ne kadar da kıymetli bir çerçeve öyle değil mi dostlar?

Bir yere yakışmak, bir şeylerin hakkını vermek ve dahi tam olmak hatta ve hatta tam yapmak.

Ehemmiyet göstermek, öncelemek ve örneklendirmek.

Bunların hepsi bir bütün.

Peki Büyükşehir Belediyeleri’nin (kahir ekseriyeti) hali hazırdaki yönetimini üstlenen CHP zihniyeti ve kabiliyet abideleri bu bütünlüğün tam olarak neresinde?

Öyle ya bunların bir iddiası vardı;

‘İktidarın en güçlü alternatifi biziz, yönetime talibiz. Ez cümle kötü gidişatın reçetesiyiz.’ kıvamında dört bir yanda haykırıyorlardı.

Önce SGK mevzuu sonra konser meselesi ve en nihayetinde kayyum hadisesi hiç de öyle olmadığını gösterdi mi?

Gösterdi!

Belediyelerin binlerce çalışanını mağdur ettiler. Sus payı olarak da örtülü ve etkisiz bir şekilde maaşlara zam yalanını reva görmekle yetindiler.

Terör örgütüyle doğrudan bağı olan insanları belediyelerin başına koydular yetmedi bir de kuyruklarını kamu kurumlarının ve dahi iştiraklerin o yanına bu yanına yama etmeye kalkıştılar.

Her şey ayyuka çıktından sonra başları ve kuyrukları görevden alınınca başladılar yaygaraya.

Neymiş efendim; CHP, belediyelerin serdümenliğine oturduğundan bu yana önü kesilen bir parti olmuş. İş yapamıyorlarmış ve hatta engelleniyorlarmış.

‘Kamuda Tasarruf’ tedbirleri de bu niyetin en muhkem kılıfıymış.

Bak sen!!

Peki milyarlarca lirayı bulan konser harcamalarına ne diyecekler acaba?

Bu harcamalar içinde dişe dokunur, akla mantığa uygun bir açıklamaları olacak mı?

Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin şimdiye kadar yapmış olduğu konser harcaması 5 milyar TL’nin üstünde.

Eski parayla 5 katrilyon yani!

Sayın İmamoğlu vaktinde bas bas bağırıyordu;

‘Biz İstanbul’a metro inşa edecek finansmanı bulamıyoruz. Sürekli önümüze engel çıkarıyorlar. Yahu bir imza ya, bir imza!

Evet, aynen bu şekilde yaygaracılık yapıyordu.

Şimdiler ağzı hiç o taraflara basmıyor.

Konserler bir bir gerçekleşirken her şey güllük gülistanlık.

‘Metro da neymiş canım! Olur gider. Allah sağlımıza zeval vermesin.’ kafasındalar yani.

Yahu davet ettikleri sanatçılar ülke sınırları haricinde de sanatını icra edebilen insanlar.

Bu sanatçıların İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden ya da Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden alacakları beş kuruş(!) paraya ihtiyaçları yok!

Aziz Vatanımda bunu bilmeyen yoktur diye düşünüyorum.

O zaman buradaki asıl amaç ne?

Hemen söyleyeyim:

Buradaki asıl amaç ‘Fatura Belediyeciliği’

Evet evet, CHP’li belediyeler bu model belediyeciliği pek iyi bilirler, çok da mahirler doğrusu!

Detay ya da teferruat bilmek isteyen varsa biraz ‘Google’lasın’ lütfen!

Daha fazla konuşturmayın dostlar!

Zira CHP’li belediyelerin cemaziyel evveli bu hususta bir hayli kabarık. Bundan mütevellit ‘Google’layın’ dedim!

Neyse.

Şimdi bırakın onu bunu dostlar.

Size çok bomba bir kulis bilgisi vereceğim.

Duyunca kulaklarınıza inanamayacaksınız.

Şöyle ki; CHP’li belediyeler davet ettikleri sanatçılara ‘Dubai Çikolatası’ ikram ediyorlarmış.

Hem de konaklayacakları otele adımlarını atar atmaz.

Sanatçılar bu ikramı görünce şoke oluyorlarmış.

Hatta bazı rivayetlere göre bunu duyan Demet Akalın’ın ilgi bekleyen Türkçe bilgisi bile kendiliğinden kalıba oturmuş.

Düzelmiş yani.

Milli Eğitim Bakanı’mız Sayın Yusuf Tekin’e atıp ışık hızıyla silmiş olduğu tweet de bu düzelmenin bir habercisi olsa gerek.

Ben buradan böyle bir çıkarımda bulundum.

Ve topu size attım.

Selâmetle…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.