İnternetteki haberlere göz atarsanız bir anda heyecana kapılabilirsiniz. Zira Devletin bir gece ansızın ÖTV’nin matrah oranlarında yaptığı değişiklikle bazı araçlarda 50 bin liranın üzerinde indirime gidildi.
Bayide 300 bin lira olan sıfır kilometre bir araç bir gecede 250 bin liraya düştü!
Doğrudur. Kâğıt üzerinde durum böyle. Devlet, piyasaların hızlanması için, sıfır araç distribütörlerinin de yoğun talebiyle böyle bir şey yaptı. Neticede vatandaşlar daha uygun araç alacak ekonomi bir nebze canlanacaktı.
Meğer kazın ayağı öyle değilmiş.
Öncelikle belirteyim. Bu yazacaklarım sadece Konya’da yapılan bir şey değil. Kayseri’de Ankara’da yurt genelinde birçok araç satış merkezinde aynı şeyler oluyor.
Lakin ben meseleyi tam olarak algılayabilmek adına Konya’da sıfır kilometre ve ikinci el araç satan bayileri gezdim. Satış temsilcileri ile bilgi alışverişinde bulundum.
Bazı bayilerin önünde aşırı kalabalık var.
Millet bir heves gelmiş. Zannediliyor ki her şey internette yazdığı gibi.
İsim vermeyeyim. Çok bilinen markalardan biri sıfır araçlarından birine ÖTV indiriminden sonra 260 bin lira fiyat yazmış. ÖTV’den önceki fiyatı 310 binmiş. İndirimi duyunca kredi çekip ahir ömrümde bir sıfır araba alayım diye gelen vatandaş; arabayı inceliyor fiyatını öğreniyor ama satıcının son cümlesi tüm keyifleri kaçırıyor. Zira satıcı, ‘Ellerinde araç olmadığını fabrikanın ne zaman göndereceğini de bilmediklerini’ söylüyorlar.
Peki, ‘Elimizdeki parayı verip bekleyelim. Şu model gelir değil mi’ diye soruyorsunuz. ‘Valla garanti veremeyiz. Fabrika ne üretirse onu gönderiyor. Pandemi başladığından beri eskiden bildiğimiz her şey iptal’ diyorlar.
Yani istediğiniz yemeği sipariş etme devri geride kalmış. Önünüze ne konursa onu yemek zorundasınız.
O zaman en azından ‘Şu mağazadaki aracı alsak’ diyorsunuz. Maalesef diyorlar. Üzerine yazmışlar bilmem ne beye bilmem ne hanıma satılmış. 3 gün sonra tekrar yolunuz düşüyor bakıyorsunuz. Yerinde duran araç yine satılmış. Bu kez başka birine.
Bayiler fabrikaların araç göndermediğinden yakınıyor. Çip sorunu diyen de var. Covid yüzünden üretim durdu diyen de…
Zaten Türkiye’de üretilen araçlar, ilgili matrah paketinde yer almadığı için büyük indirimlere uğramamış.
BİR DE İŞİN İKİNCİ EL BOYUTU VAR
Tabii herkes sıfır araç alacak değil. İşin bir de ikinci el boyutu var. Millet zannediyor ki sıfır araçlar 50 bin birden düşünce ikinci el de en azında 20-30 bin düşer.
Valla böyle düşünüyorsanız hevesinizi kaçırmış gibi olmayayım ama bu düşünce neredeyse imkânsız.
Neden mi?
Birincisi zaten söylediklerine göre piyasada araç yok. Sıfır araç satan firmalar da pazarı açıklanan fiyatlar ile düşürmeme adına çeşitli varyasyonlarda bulunuyor. Nasıl mı? Aslında araç geliyor. Lakin vatandaşa satılmıyor. Bayi 260 bine vatandaşa satacağı aracı 280’e galeriye satıyor. Galeri de aracı eski piyasa bedeli üzerinde yani 310’dan satışa sunuyor. Bu anlattığım en basit matematik. Daha farklı şeyler de söyleniyor. Yani devletin yaptığı ÖTV indirimi neredeyse hiçbir şekilde vatandaşın cebine yansımıyor. Ne sıfır araçta ne de ikinci el araçta…
Öyleyse neden yapıldı bu indirim?
Hiç kimse galerici esnafı 100 liraya aldığı ikinci el arabayı ÖTV yüzünden 90’a düşürsün falan demiyor. Bu dengelenme kendi içinde olacaktır. Lakin sıfır araçlarda özellikle bazı merkezlerle yapılan bu alışveriş yasal olsa da etik gelmiyor bana. Tamam, serbest piyasadayız. Kimse kimsenin ticaretine karışacak değil. Kaldı ki mal da onların. İstediğine satarlar istediğine satmazlar.
Benim derdim, ÖTV indirimi ile birlikte sanki gerçekten insanlar uygun şekilde araç sahibi olacakmış gibi estirilen havaya…
Maalesef araba hayali kuran birçok ailenin hevesi yine kursağında kalacak.