SSK Bağ-Kur sigortalılık çakışmalarında “Önce başlayan kesintisiz olarak devam ettiği sürece geçerlidir” kuralının uygulandığı 01.10.2008 tarihi öncesinde bir şirkette SSK sigortalısı olarak hizmet akdine tabi bir biçimde çalışmaya başlayan bir sigortalı daha sonra bu şirkette ortak olursa SSK sigortalısı olarak devam edebiliyor ve bu sigortalılığında kesintisiz devam ettiği sürece Bağ-Kur sigortalılığı devreye giremiyordu.
Şirket ortaklarının ortağı oldukları kendi şirketlerinden SSK'lı olarak bildirilmeleri 5510 sayılı Kanunla yasaklanmıştı. 01.10.2008 tarihinin öncesinden beridir ortağı olduğu şirketten SSK'lı olarak bildirilenler için bu hallerinde bir kesinti oluncaya kadar istisnai bir hak söz konusuydu.
Bu istisnai hak da 01.10.2008 tarihinden sonraki sürede ortağı olduğu bir şirketten yine ortağı olduğu diğer bir şirkete geçip oradan SSK sigortalısı olarak bildirilenler için geçerli sayılmıyor ve ortağı olduğu şirketten artık SSK'lı olarak bildirilme imkânı kalmıyor.
Oysa 6111 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle SSK-Bağ-Kur çakışmalarında 01.03.2011 tarihinden beri SSK sigortalılığının üstünlüğü kuralı uygulanıyor ve bu sigortalılar adına çok önemli ve faydalı bu haktan ortağı olduğu şirketten SSK'lı bildirilmeme şartı nedeniyle şirket ortakları kısıtlı olarak faydalanabiliyor.
YENİ ENGEL
SGK 2013/11 sayılı Genelgesi “6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda tanımlanan hizmet akdinde gerekse iş mevzuatında tanımlanan iş sözleşmesinde hizmet akdi işçinin muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibinin de bu hizmetin karşılığında ona bir ücret vermeyi taahhüt ettiği sözleşme olarak tanımlanmış olduğundan, hizmet akdi içinde, hukuki bağlılık (işverenin emir ve talimatına göre hareket etmek), süre (işin veya akdin süresi), hizmet (işçinin işverene bedeni veya fikri emek vaadi) ve ücret (hizmetin karşılığında ödenecek bedel) unsurları bulunmakta bu durumda kendi kurduğu işyerinde başkaca sigortalı çalıştırmayıp kendini sigortalı gösteren kişilerin 506 sayılı Kanun kapsamında ‘Sigortalı sayılmalarına imkan bulunmadığı gibi bu gibi işyerlerinin işyeri olarak da sayılmaması gerekmektedir.” hükmünü içeriyor.
2013/11 sayılı Genelgede değişiklik yapan 2014/5 sayılı SGK Genelgesinde “1479 sayılı Kanuna tabi sigortalıların kendilerine ait veya ortak oldukları işyerlerinden kendilerini sigortalı göstermesine ilişkin verilen örneğe göre“;
“3/4/2008 tarihinde limited şirket ortağı olan sigortalı bu tarihten itibaren kendi işyerinden 506 sayılı Kanuna göre kendini sigortalı bildirmiş olup, 24/12/2012 tarihinde de diğer çalışanlarını işten çıkararak bu tarihten sonra tek başına sigortalı olarak bildirmeye devam etmiştir. 24/12/2012 tarihinden itibaren söz konusu işyerinde başkaca sigortalı çalışmadığından 23/12/2012 tarihinde (a) bendi kapsamındaki sigortalılığının sona ermesi, 24/12/2012 tarihi itibariyle (b) bendi kapsamında sigortalılığının başlatılması gerektiği”
ifade ediliyor.
Yani buna göre ortağı oldukları şirketten SSK'lı olarak bildirilmeye devam eden sigortalıların dikkat etmeleri gereken çok önemli bir nokta da o şirkette başka SSK sigortalılarının da çalışıyor olma şartı oluyor. Bu örneğin 01.10.2008'den bu yana da aynı anlayışla ele alınması halinde ortağı olduğu işyerinden SSK'lı olarak bildirilmekte olan çoğu şirket ortağının SSK sigortalılıklarında sorun çıkacak demektir.
İşin tuhaf yanı bu aksaklığın kendi şirketinden SSK'lı bildirilme bakımından telafi edilebilir bir aksaklık olmaması. Zira bu durumda istisnai durum sona ermiş sayılacağından kendi ortağı olduğu şirketten SSK'lı olarak bildirilmeleri artık mümkün bulunmamasının yanı sıra geçersiz sayılan SSK'lılık kalkınca canlanacak olan Bağ-Kur sigortalılığı emeklilik planlarını bozacak bir mahiyette tezahür edecek demektir.
ÇÖZÜM ÖNERİSİ
Böylesi hallerde de bize göre çözüm yok değil. Şirket ortağı ya ortağı olmadığı başka bir şirkette SSK'lı olarak işe girmeli bu mümkün değilse de Ticaret Kanununun getirdiği imkanlardan faydalanma yoluna gitmelidir. Limited şirketleri anonim şirkete dönüşmeye özendiren yeni Ticaret Kanunumuz bu konuda da sigortalılara yeni fırsatlar sunmaktadır. Zira 5510 sayılı Kanuna göre diğer şirket türlerinden farklı olarak anonim şirket ortakları direkt zorunlu Bağ-Kur (4/b) sigortalısı sayılmıyor, ancak aynı zamanda Yönetim Kurulu üyesi olmaları halinde zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılıyorlar.
Anonim Şirket Yönetim Kurulunun tek kişiden bile oluşabileceğinin yolunu açan 6102 sayılı yeni Ticaret Kanununun verdiği bu imkândan faydalanarak şirket ortağının kendisini Bağ-Kur sigortalılığından kurtarması mümkün bulunuyor.
Özellikle uzun yıllar SSK sigortalısı olarak yüksek ücretle çalışmış sigortalıların sonradan şirket ortağı olarak Bağ-Kur emekliliğinden kendilerini kurtarmaları yönünde bu durum bir fırsat oluşturuyor. Zira Bağ-Kur'dan emeklilik halinde 01.10.2008 tarihine kadar geçmiş yüksek prim matrahlı SSK süreleri ile asgari ücretten ödenmiş SSK prim süreleri aynı biçimde sadece yıl bazında basamağa dönüştürüleceğinden bağlanacak Bağ-Kur aylığı SSK aylığına göre hemen hemen yarı yarıya düşecektir.
ANALİZ EDİLMELİ
Son tahlilde kendi şirketinden SSK'lı olarak bildirilenlerin durumlarını yukarıdaki noktalar çerçevesinde bir uzmana çek ettirmeleri, emeklilik tarihlerine göre en uygun çözüm yoluna zaman kaybetmeden başvurmaları kendileri açısından çok önemli bulunuyor. Sosyal güvenlikte de tıpkı sağlık alanında olduğu gibi biri için faydalı olan bir önlem bir başkası için zararlı olabiliyor. Bu bakımdan en uygun önlemin tespitinde sosyal güvenlik geçmişinden kaynaklanabilecek farklar büyük önem taşıyor.