- pazar gününün, siz değerli okurlarımızın pek çoğunun tatil günü olması hasebi ile sizleri sıkmayacağız, üzmeyeceğiz. Özellikle de yazımızın ikinci bölümünü gençliğini, ömrünü siyaset ile geçirmiş bugün bile pek çok akranı gibi asla köşesine çekilmeyerek, yaşadıklarını kaleme döken abimiz Ali Kemal Başaran Bey’in siyaset ile ilgili tecrübelerini sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Ama yazılarımızın geleneksel yapısından şaşmadan önce bir yerel konu ile bugüne başlayalım.
Önce Büyükşehir Belediyesi Zabıtasına teşekkür etmek istiyorum.
Dikkatli okurlarımız hatırlayacaklardır, geçtiğimiz hafta bugün Karaman-Konya yolunda hala dikili duran Mevlana Üniversitesi tabelasından söz etmiş ve bir kare fotoğraf paylaşmıştık.
Yazının çıktığı gün Büyükşehir Zabıta’dan aradılar ve tabelanın yerini sordular. Zabıtamız Konya çıkışına kadar gitmiş tabelayı bulamamış. Evet, bu tabela bizimde yazımızda belirttiğimiz gibi Karaman-Konya yani Karaman bölgesinde idi. Bunu yetkililere ilettik. Ve Konya Büyükşehir Zabıta, Karaman Zabıtası ile temasa geçer pazartesi günü Karaman Zabıtası tabelayı indirir. Ve bize de fotoğraflarını gönderirler.
Biz bu vesile ile duyarlı hassas çalışkan Konya Büyükşehir Zabıtasının Müdür ve ekibine ardından da Karaman Zabıtasına teşekkür ediyoruz.
SİYASETTE BİR YERLERE GELMEK KOLAY AMA
O YERDE UZUN SÜRE PARTİNE OY VEREN
VATANDAŞLARA RAĞMEN DURMAK ÇOK ZOR
Ülkemizde siyaset için söylenen ve söylenecek çok söz var sizlere bir kaçını hatırlatmak ve paylaşarak siyasi nostalji yapmak istiyorum.
Arkadaşlarımla 1983-2000 yılları arası yaklaşık 17 sene aktif siyaset yaptım. Bu süre içerisinde partimin il ve ilçe yönetim kurullarında ve 10 yıl Selçuklu ve Büyükşehir Belediye Meclis üyeliği görevlerinde bulundum.
Siyaset nankör bir iştir, bizim işimiz gücümüz var doğru dürüst kişilerin yapacağı bir iş değil diyerek aktif olarak siyasetin içinde görev almak istemeyenler günümüzde çoğunlukta.
Her siyaset yapan kişi haksız kazanç sağlamak siyaset sofrasındaki etten yiyemez isem de suyuna ekmeğimi batırayım diyerek haksız kazanç sağlamak peşinde olamaz.
Hırsızın yetim hakkı yiyenin partisi olmaz olsa bile göstermeliktir. Hangi parti iktidarda ise ilk gün o partinin kapısında kuyruk sallamaya çanak yalamaya başlar.
Bu kişiler hangi çeşme'den su akacağını tahmin ederek testisini doldurmak için herkesten önce sıraya girer. Bu kişiler sağmal inekle kısır ineği hemen fark eder helkeyi eline alır herkesten önce ineğin sütünü sağmaya çalışır.
Siyaseti HALKA HİZMETİ HAKKA HİZMET kabul ederek boğazından haram lokma geçirmeden tüyü bitmedik yetimin hakkını gözeterek yapıyorsan, siyasette harcadığın zaman, parasal giderlerin, emeğin sana bu dünyada mutluluk öbür dünyada sevap olarak yazılacağının umudu ile yaptık.
Bizim politika yaptığımız yıllarda köyler arasında stabilize yol yoktu, tarla yolu yoktu, köylerde telefon yoktu, içme suyu yoktu, bazı köy ve yaylalarda elektrik yoktu, tarlasını sulayacak elektrik hatları yoktu, sağlık ocağı doktor ebe hemşire yoktu, çoğu yerde ilk okul yoktu veya çok eski idi.
Politika yaparken ilçelerin, köylerin, yaylaların ve mezraların bu eksikliklerini gidermek, hizmeti götürmek için biri birimizle yarış yapardık.
Bu hizmetlerin gittiği yerde yaşayan vatandaşların hizmetler ayağına geldiğini görüp faydalanmaya başladığı zaman yüzlerindeki sevinç ve mutluluk bizleri daha çok çalışmaya hizmet etmeye yönlendirmişti.
Bu işleri yaparken kendi işimizden çalışma zamanımızdan, ailemizle birlikte geçireceğimiz zamandan tabir yerinde azığı suyu kendinden çalıştık.
Siyasette harcadığımız zamanımızı başka yerlerde harcasaydık kendimize şu kadar ekonomik gelir sağlardık hesabını hiç yapmadık. Bu ekonomik kaybımızı siyaseti ön plana çıkartarak kendi kazanç hanemize yazılacak akçeli ve parasal işlerin içinde hiç olmadık.
Siyaset bir ekip işidir ama ekibindeki kişilerin geçmişinde defosu olmamalı siyasete girerek belirli kişilerle teşviki mesai yaparak kendini sütten çıkmış ak kaşık gibi göstermesine pisliklerini örtmesine asla müsaade etmedik.
Dere geçilinceye kadar, siyaset yapacağım diyerek haksızlık yapanları devletin malına, tüyü bitmedik yetimin hakkını yemek için el uzatmış kişilerle hiç siyaset yapmadık, yapmak isteyenlerde fırsat vermedik.
Siyaseti bir meslek gibi amaç edinmedik devletle millet arasında araç olarak kullandık, zamanı gelince de bırakılacağını bilerek hoş bir seda bırakacak şekilde yapmaya çalıştık.
Siyaset yaparken makam ve mevki peşinde olmadık her görevi Allah takdir ederse olacağını düşünerek bulunduğumuz yerde üstlendiğimiz görev içerisinde hakkını vererek yapmaya çalıştık.
“Siyasette vefa yok” derler ben buna katılmıyorum. O yıllarda birlikte siyaset yaptığımız doğru, dürüst bir çok insan tanıdım, dost ve arkadaş oldum önemli olan dostluğunu devam ettirmek onları hatırlamaktır vefa.
Siyasette hizmet için verdiğin emek ve zaman çok önemli bazı siyasetçiler bir yerlere gelmek için başkalarının omuzuna basarak ayağından çekerek çelme takarak bir yerler gelmiş olabilirler.
Bu tür siyasetçilerin keseri hep kendine ve çevresine yontarak iş yaptıklarını halk en kısa süre içerisinde hemen görür öğrenir. Bu tür politikacıların siyaset tarihinde ve halk arasında yaptığı hizmetleri de ve ismi de unutulmaya mahkumdur.
Yukarıda söylediğim bir sözü tekrarlayarak siyaseti HALKA HİZMETİ, HAKKA HİZMET kabul ederek yaparsan kişiye zevk verir. Hak hukuk kuralları içerisinde senin yaptığın hizmetler aradan 20 yıl geçse dahi ismin ve yaptığın hizmetlerde unutulmaz.
Bir yerde yıllar sonra o yörenin insanları ile karşılaştığın zaman hizmet götürdüğün kişilerle karşılaşırsın, eline sarılır teşekkür ederler, bu da insana büyük zevk ve mutluluk verir.
Ülkemizde ki siyasetin yapısı gittikçe değişmekte ve bozulmakta olup siyaset yapan Milletvekilleri, Belediye Başkanları, Belediye Meclis üyeleri, İl ve İlçe yöneticileri göreve gelmek için gücünü partili veya partisiz vatandaşlardan almadan üst yöneticilerden alarak gelmek çabasında.
Bu da halktan kopuk halkı tanımayan siyasi partilere dönüşmekte olduğunu görmekteyiz.
Partiler ve seçim yasaların da yıllardır yapılması gereken ve bir türlü yapılamayan değişikler sonucu vatandaşlara kendini yönetecek kişileri seçme şansı ve hakkı verilmemektedir.
Ülkemizde yapılacak Anayasa değişikliği oylama sonucu ne çıkarsa çıksın bu seçim ve partiler yasaları değişmediği müddetçe ülkemizde halkın içinde olduğu kendisini yönetecek kişileri seçme şansı verilmediği sürece tam demokrasinin uygulanması mümkün değildir.
Siyasette hak edenin hak ettiği yere gelmesi, çalışanın emek verenin emeğinin karşılığını alması, siyasette tabandan başlayarak, basamakların tek, tek, çıkılması gerekir. Yani olması gerekenin, işin doğasının böyle olması lazım, ama böyle olmadığı için bu ülkede siyaset yapan herkes tarafından bilinmekte. Siyasette aslında tabandan gelen, yaşadığı yerde siyaset yapan, kamuoyunda karşılığı olan, topluma mal olmuş insanları aday yapmak gerekirken.
Eski dönemde olduğu gibi genel olarak tercihler, adayların isimlerinin önünde ki parıltılı profesör, doktor, avukat, mühendis, emekli asker, müsteşar gibi etiketlerden esinlenerek aday yapılırdı, yapılmaya devam edilmekte vatandaşların tercihi tamamen göz ardı edilmektedir.
Partinin tozunu yutmamış, tabanı tanımayan, aday olduğu bölgeyi bilmeyen kişilerle, yola çıkmak ne kadar gerçekçi ve kalıcı başarıları getirebilir.
Bu aslında bana göre makul sayıda kabul edilebilir bir yöntemdir. Ama makul olmak şartıyla, çünkü bu insanların parti içinde hâkim nezaretinde yapılacak bir ön seçimden, bir yarışta seçilme şansları yoktur.
Buna benzer bir başka örnekte, siyaseti tabandan yapmanın angaryası ile uğraşmadan, ahbap çavuş ilişkileri, eş dost, hatırlı ağabeyler, parti büyükleri ve buna benzer yöntemleri kullanarak, gerçek parti emekçilerinin haklarını gasp ederek bir yerlere gelmek, uzun bir süredir tercih edilen bir yöntem olmuştur. Biz siyasette buna paraşüt yöntemi diyoruz, Partide çalışmadan basamakları tek tek çıkmadan, emek vermeden, yorulmadan, partinin kirasını çalışanların parasını ve genel giderleri ödemeden bihaber kişilere paraşütle gelmiş adaylar denilmektedir.
Siyasette paylaşmasını bilmek lazım, Hemşeri hukuku, üst yönetim ile ilişki önden yapılan seçime değil, arkadan yapılan seçimle tepeden inen kişi maçın 85 dakikasında girip son dakika golü atan futbolcular gibi omuzlarda gelen adaylar partililerin emeklerini yok sayarak, üst sıralara da seçimlere giren adaylar çok tepki çekmekte.
Siyasi parti liderleri, Bakanlar, Milletvekilleri, Parti yöneticileri Anayasa değişikli referandum sürecinde biri birlerine sade vatandaşların dahi söyleyemeyeceği ağır sözler sarf etmekteler.
Siyasette uzun süreli dost, uzun süreli küs kalınmıyor bu cümle ile eski siyasetçilerimizin klişe olmuş lafları hepimizin hafızalarında durmakta. Tekrar hatırlayalım TÜKÜRECEĞİN YÜZDE, ÖPECEĞİN KADAR YER BIRAK, GÜN GELİR O TÜKÜRDÜĞÜNÜ YÜZÜ ÖPMEK ZORUNDA KALABİLİRSİN.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
İnsanda güzel olan yüzdür, yüzde güzel olan gözdür ama aslında insanı insan yapan ağzından çıkan sözdür.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bugün akşama, akşamda sabaha çıkamayacağımızı bile, bile birbirimize karşı şu samimiyetsiz davranışlarımızdan kurtulduğumuz zaman daha iyi ADAM oluruz.