Vefa kelimesi, yaşlıdan gencine herkesin dilinde pelesenk olsa da, siyasette ve siyasilerde bu gündemi pek göremiyoruz. Maalesef Türk siyasetinde ender siyasiler dışında vefa kavramı da bir çok kavram gibi slogan vari dillerde kalıyor, eylemde ise arazi bulmakta zorlanıyor.
Bizi en çok inciten nokta ise muhafazakar ve dava partisi olarak nitelendiren partilerde vefa kavramının sembolik bir noktada kalması. Bu partilerdeki siyasiler, camide beraber saf tuttukları insanları çabuk unutuyorlar, nereden ve nasıl geldiklerini, kimlerin desteğiyle emeğiyle geldiklerini de çabuk unutuyorlar. Ağızlarında dava söylemi olsa da, maalesef dava dava olmaktan çıkmış, dillerde sakız olmuş siyasilerin dini söylemleri de suistimale dönüşüyor. Kendileri lüks bir hayat sürerken yüksek miktarda maaşlar alıp halka Allah'ı anlatmaları, sabretmeyi söylemelerinin hiçbir kıymeti yok. Siyasiler ve bürokratlar maziye bir baksınlar. O makamlara gelmeden önce yanlarında kimler vardı, kimler sonra makama geldikten sonra yanlarında kimler var oldu? Bunun muhasebesini yapsınlar, kerameti kendilerinden bilmesinler. Zira makamla var oldukları için makam gittiği zaman kaybolacaklar, hatırlanmayacaklar.
Türk siyaseti ve siyasileri, kullan at konusunda çok mahir. Siyasette vefa, hatır, gönül gibi kavramlar yoktan ibaret.
Bir üstadın da dediği gibi, Türk siyaseti adam satma ve adam harcama sanatı olduğu doğru. El hak doğrudur.