Konya, “Yeni Konya”ya geçiş noktasında bana göre sıkıntılı. Hele yeni bakanlar kurulundan sonra Sayın Davutoğlu biraz rahat bir nefes alsın, ondan sonra Yeni Konya’daki eski ve kötü yanlışları yazmaya devam ederiz.
Bu niyetle epey bir zamandır yazmayı düşündüğümüz konuya bugün değinmek istiyoruz. Lütfen bu yazıya sıradan bir yazı olarak bakmayın. Çünkü sıkıştıkları zaman Hazreti Mevlana’nın felsefesinden, güzel sözlerinden çıkışı yakalamaya çalışan siyasilerimiz ile bürokratlarımız bu konuya özellikle hassasiyet göstermelidirler.
…..
Uluslararası Mevlâna Vakfı Başkan Vekili Esin Bayru’yu herkes tanır. Kendileri Hz. Mevlâna’nın 22. Kuşak torunudur. Valilik, Büyükşehir Belediyesi, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün neredeyse her programında bu Hanımefendiyi görür ve biliriz. Allah kendilerine daha uzun ve sağlıklı ömürler versin inşallah.
Biz de zaman zaman bu aileye yakın insanlarla ve de bu hassas konulara bire bir yakın olan isimlerle sohbetler yaparız. Bu da sadece bizim yerel bir gazeteci olarak merakımızdan kaynaklanır.
Peki, özellikle Konya’da yaşayan başka Çelebiler Hz. Mevlâna Torunları yok mudur?
…………….
Elbette var, hem de sayıları azımsanmayacak çok. Yüzde sekseni de ZÜKÜR Çelebi, yâni Hz. Mevlâna’nın erkek soyundan gelen torunları. Yarkın’lar var, İzbudaklar var.
…………
Sohbetler sırasında kafamız karışıyordu. Peki neden Valilikten belediyelere kadar herkes neden bütün programlarında, ya da Şeb-i Arûs törenlerinin düzenleme toplantılarında hep muhterem Esin Bayru Hanım davet ederler de diğer torunları görmezden, tanımazdan, bilmezden gelirler?
Buna bizim lüzumsuz merakımız diyebilirsiniz.
Elbette Esin Hanım kesinlikle olsun. Bizim Esin hanımın o asaletinden zerafetinden en küçük bir rahatsızlığımız filan yok. Ancak kendi kendimize diyorduk ki, “Esin hanım tek ise kendisine daha itinalı davranılmalı. Hanımefendi özel bir korumaya alınmalı. Yok akrabaları yakınları varsa onlara derin dondurucuyu niye layık görüyoruz ki?
“Valilik, Büyükşehir belediyesi, bazı resmi kurumlar, Üniversiteler, KSO, KTO, KTB, ESOB temsilcileri bir de Uluslararası Mevlâna Vakfı bunları neden görmezler neden?” diyerek lüzumsuzluk yapmaya başlamıştık.
Eğer, Çelebi sıfatından dolayı davetler yapılacaksa diğer Çelebiler neden çağrılmazlardı?
Mesela 87 yaşında, hem annesi hem de babası ÇELEBİ olan Faruk Yarkın, ya da O’nun görevlendireceği başka ERKEK Çelebilerin üstü niye örtülür?
Bu iş biraz sıkıntılı, bunun çok iyi farkındayım. Çünkü yarın birileri, “Bizi muhterem Esin Hanım düşmanı ilan edip dananın altında buzağı arayarak kendi cahilliklerini örtmeye çalışacaklar”…
Ya da vakıftan dolayı STK olarak davet ediliyor diyecekler. Ama o zaman da adama sormazlar mı “Bu şehirde adı Mevlâna ile anılan başka birçok STK yok mu? Üstelik bunlardan birinin başında da bütün Dünya Mevlevîlerinin muhatap aldığı Mevlevî Postnişîn yok mu? Onlar neden davet edilmezler. Yoksa… Yoksa davet ediliyorlar da onlar böylesine güzel davetlere icabet mi etmiyorlar.
Ama yine bu işlerin derinliğinde ki dostlarımızın dediği gibi “Eğer Esin Bayru Hanım ve Vakfını “Son Postnişîn Abdülhalim Çelebi’nin Torunu” diyerek muhatap alıyorsanız, orada da sıkıntı var. Son Postnişînin Veled İzbudak Çelebi olduğunu sağır sultan bile duydu. Üstelik Esin Hanım’ın vakfının Konya Şube Başkan Yardımcısı da olan, Selçuk Üniversitesi Mevlâna Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Nuri Şimşekler Hoca da “Mevleviliğin Tarihi Seyri” isimli makalesinde “Bu olaydan sonra ise makama Veled Çelebi (Izbudak) ikinci kez geçmiştir (1925).
TBMM'de Yozgat ve Kastamonu milletvekilliklerinde bulunan ve Mesnevî'nin tamamını Türkçeye çeviren Veled Çelebi'nin ikinci şeyhliği de uzun sürmemiş ve döneminde çıkarılan Tekke ve Dergâhların kapatılması kanunu ile ülkedeki bütün tekkeler gibi Mevlânâ Dergahı da kapanmıştır.” Hatırlatması kafamızı allak bulak ediyor.
Peki, o zaman Valilik ya da Büyükşehir Belediyesinin dergâhlar kapandıktan 28 yıl sonra Hakk’a yürüyen Veled İzbudak Çelebi, ondan sonra Post Makamında oturan Mehmet Hazım Yarkın, O’nun Hakka yürümesinden sonra Makam Çelebisi olan Faruk Yarkın ve Mevlevî Postnişîni Mehmet Çıpan hayatta iken bu iş neden böyledir. Sembolikte olsa temsil ediciler, karar vericiler, eğiticiler onlarken, ve neredeyse bütün Dünya Mevlevîleri bu isimleri muhatap almakta iken neden Konya’yı yönetenler ve karar vericiler bunları neden görmezler. Ya da görmek istemezler.
…..
Bu işlere burnumu soktukça kafam karışıyor. Kimse bana net ve doğru bir şey demiyor.
Allah günahlarımızı affetsin, büyüklerimizin suyu hürmetine bizleri ıslah etsin.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Dostluk; unutulmayacak kadar güzel ve özel insanlarla yaşanacak kadar müstesnadır.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bayan sürücünün kullandığı iki kişilik motora üç bayan binmediği zaman ADAM oluruz.