Konya Aydınlar Ocağı’nın Salı Sohbetlerinde Nuri Pakdil ve Edebiyat Dergisi, Abdullah Harmancı tarafından anlatıldı ve sosyal medya hesapları ile basın bültenlerinde “Nuri Pakdil mütefekkir değil, sanatkârdı” başlığıyla yer aldı. Haberde genel bilgiler verildi, Harmancı’nın tartışmalı tespitleriyle, soru-cevap bölümündeki eleştiri bahsine ise girilmedi. Bu metni yan sütunlarda okuyabilirsiniz. Ben belli noktalarda bazı fikirlerimi açıklayacağım izninizle…
Abdullah Harmancı Konyalı bir öykücümüz, aynı zamanda Necmettin Erbakan Üniversitesinde akademisyen. Nitekim o akşam da epey bir öğrencisi Harmancı’yı yalnız bırakmamıştı. Süreli yayınlarda birçok yazısı her ay yayınlanan, başarılı öykücülüğüyle dikkat çeken, kültür sanat ortamlarında ağırlığı bulunan bir kalem. Öykülerinde şehrimize, doğduğu topraklara sıkça yer veren vefalı bir yazar aynı zamanda. Bu noktalarda hakkını teslim ediyor ve saygı duyuyoruz elbette.
Gelelim İl Halk Kütüphanesindeki salı akşamına… Harmancı; Pakdil ve Edebiyat dergisi üzerine tez çalışması da yaptığından malumunuz üzerine Pakdil’in eserlerini okumuş, çıkardığı dergiyi araştırmış onu iyi bilen biri, diğerleri de Hüseyin Su ve Necip Evlice, ki bunu kendi de ifade etti zaten. İlk soru işareti Abdullah Bey’in, Pakdil’in Kudüs şairi olduğu minvalinde medyada çıkan yanlış başlık ve medyayı cehaletle suçlamasıyla başladı. Fakat en yakınındaki Evlice de onun Kudüs şairi olduğunu, yalnız şairliğinin dava adamlığı ve düşüncelerinin önüne geçmemesi gerektiğini söyler. Evlice’nin görüşleri TYB’nin sitesinde halen duruyor, orada da görülebilir (http://www.tyb.org.tr/necip-evlice-kudus-sairi-olmasi-devrimci-fikirlerini-perdelememeli-40697h.htm).
Nuri Pakdil elbette önemli bir kültür adamıydı, çeşitli konularda kayda değer fikirleri vardı, değerli yazıları da, Allah rahmet eylesin öncelikle. Fakat Harmancı’nın konuşmasında düşüncelerine, onu farklı kılan yanlarına, farkına dair dişe dokunur sözler duyamadım doğrusu, ben de görememiş olabilirim, cahilliğime bağışlasın Harmancı hoca. Gülme krizlerine girmesi, Yassıda hakiminin ayakkabısına tükürmesi, portakal çürümesi, yalnız kalmayı tercih edişi, titizliği(ki gerek dergi gerekse kitaplarda çok titiz davrandığı, hataya tahammülünün olmadığını ama Harmancı’nın bazı hataları bulduğunu) gibi birkaç anekdot verdi. Yan sütunda verdiğimiz Ergün Yıldırım’ın paylaşımı gibi bazı yorumlarda ve kendi kanaatimce Pakdil, oldukça farklı değerlendirilen, bu değerlendirmelerde kantarın topuzunun fazla kaçtığı bir isim. Son olarak Mehmet Erdoğan da ‘dünyabizim’ sitesinde onu farklı bir bakış açısıyla ele aldı, anında tepkiler de geldi zaten, ilgili yazıyı ‘https://www.dunyabizim.com/polemik/bir-yazar-olarak-nuri-pakdil-h38780.html’ adresinde okuyabilirsiniz. Bu detaylara daha fazla girmek istemiyorum, meraklısı yeterince done bulabilir, ayrıca biliyorsunuz belli kesimler belli isimlere asla ve kat’a toz kondurmazlar, kızarlar, tıpkı Harmancı’nın o günkü konuşmasında dediği gibi; ‘ Pakdil çok eleştirilen, tartışılan biri. Siz de onun gibi 37 kitap yazın öyle eleştirin’ demesi oldukça yanlış, farklı değerlendirmelere açık, haddini aşan bir cümle oldu. Bu yargı farklı noktalara çekilebilir, mesela Harmancı’nın bir öyküsünü eleştirdiğimizde; ‘siz de yazın bir öykü kitabı, öyle konuşun’ diyebilir. Şehrimizi temsil eden, kültür mecralarında iyi bilinen ağırlığı olan bir yazarın bu türden ifadelerine, hele de çevresindekilerin ‘Harmancı diyorsa doğrudur’ minvalinde yaklaşımlarına dikkat etmesi gerek diye düşünüyorum naçizane. Elbette Abdullah Harmancı’ya akıl falan vermek haddim değil. Bu konuda kendisiyle ve çevresindekilerle ilgili geçmişten bugüne söylenecek birçok detay, hatıram da var, yalnız daha fazla uzatmak, yanlış anlaşılmak, daha fazla düşman kazanmak istemiyorum. İşin ucunda eleştiriyle arası pek iyi olmayan, kızan, ‘yorum yapmayın’ diye ayar çeken bir güruh var sonuçta. Abdullah Harmancı, kendisiyle hiçbir kişisel sorunumun olmadığını, yalnızca iyi bir edebiyat ortamı için çaba harcadığımı anlayacaktır, söylediklerimin de iyi öyküler yazan, şehrimizi ve edebiyatı temsil eden değer verdiğim kıymetli bir sanatkarı düşündüğüm için olduğunu bilecektir…