Başlangıç eski Türk filmleri gibi. Kasabanın 25 yaşlarında oldukça yakışıklı ama fakir delikanlısı, aynı kasabada tek başına halasıyla yaşayan güzeller güzeli zengin kıza âşık olur. Aşkları karşılıklıdır ancak teyze bu evliliğe karşı çıkar. Kız teyzeyi ikna eder, evlenirler ve teyzenin saray gibi evinde bir odaya yerleşirler.
Evlilikleri iyi gider ama delikanlı fakir ama gururludur, kendini sığıntı gibi hisseder. Bir müddet sonra çok sevdiği eşine yeni bir hayat kurmak üzere başka yere gitmeyi teklif eder. Ancak genç bayan hasta olan teyzesini yalnız bırakmak istemez. Koca kırılmıştır ve yeni bir hayat için kasabayı terkeder.
Yakışıklı kocanın niyeti kendi işini kuracak kadar para biriktirip sevgili eşine ve kasabasına zengin olarak dönmektir. Aradan yıllar geçer, koca yarı aç, yarı tok en zor işlerde çalışan koca iyice yıpranmıştır ama kendine bir iş kuracak kadar da para biriktirmiştir.
Bu arada kasabada kalan eş teyzesini kaybetmiş ve yalnız kalmıştır. Oldukça zorluklar çekse de kendine bir iş kurmuştur ve geçimini buradan sağlar. Bu arada uzun yıllardır haber alamadığı kocası öldü zannıyla kasabanın zengin ve güçlü adamı ile nişanlanır.
Evine ve eşine bir an evvel kavuşmak üzere yola çıkan adamın görüntüsü perişan, saçı sakalı karışmış olsa da artık zengindir. Dönüş yolunda kötü adamlar tarafından yolu kesilir. Bunlardan biri karısıyla nişanlanan zengin adamdır. Diğer ikisi işlediği suçu adamın üzerine atar, üstelik de göğsünü ateşle dağlarlar.
Ölüme tek edilen adamın, biriktirdiği para diğerlerinin haberi olmadan zengin adam tarafından çalınır. Hayallerini gerçekleştirmek ve karısına kavuşmak üzere kazandığı parayı kaybetmenin acısı ile yaralı adam yollara düşer. Aç, susuz, varlıksız ve de perişan bir halde kasabasına döner. Biri tarafından taciz edilen karısını kurtarır ancak karısı onu tanımaz, hatta azarlanır bile.
Kasabada olaylar başlamıştır artık. Bir taraftan parası çalınan adam, öte yandan parayı ele geçirmek için birbiri ile mücadele eden kötü adamlar, eski koca ve zengin adam arasında kalan bir kadın.
Bu olaylar başlamadan yıllardır soyulan kasabalının şikâyet etmeye hakkı dahi yoktur. Yani kasabalıyı soyanlar suskunlar karşısında kendini hep haklı görür. Parası çalınan, karısı elinden alınan adamın hakkı araması ile başlayan hareketlilik karşısında soygunculardan biri; “SEN GELMEDEN ÖNCE BU KASABADA HUZUR VARDI, SEN GELDİN HUZUR KAÇTI” der.
Bu anlattığım pazar günü seyrettiğim “İntikamın Ötesi” isimli kovboy filminin kısa özetidir.
Film bugünkü Türkiye’nin sosyal yapısını özetliyor. Yıllardır hakları yenen ülke insanının konuşmasını, düşünmesini, okumasını, iş âlemine atılmasını engelleyenlere göre işler yolunda idi.
Birileri hakkının yendiğini, soyulduğunu, halkın fakir bırakıldığını haykırıp vatandaşın ve ülkenin önünü açma çalışmaları yaparken eski soyguncular bundan şikâyet ediyor. Milletin hakkını arayanlara “sizden önce huzurumuz vardı, siz geldiniz huzurumuz kaçtı” diyor.
Efendiler, BU MİLLET, köylü-şehirli, fakir-zengin, sağcı-solcu, Alevi-Sünni ve tüm etnik kökeni; tarih, kültür, medeniyet birliği ile 80 milyondan oluşur. Onlar ne yapacağını bilir. Bunu böyle bilesiniz.
Allah’a emanet, hayra muhatap olunuz, efendim.