İnsanlık tarih boyunca, daima bir hayati problemle karşı karşıya kalmıştır. Hayatın anlamı nedir? Nereden geldik? Niçin yaşıyoruz? Nereye gidiyoruz? Soruları bizi sürekli meşgul etmiştir. Bu temel sorular varoluşun sebebini ve amacını anlamak için bir arayışa neden olmuştur. Her ideoloji, her din ve dünya görüşü kendine göre hayatın amacını ve anlamını bulmak konusunda bazı iddialarda bulunmuştur.
İnsanın bulmaya çalıştığı anlamın kaynağı nedir? Kimine göre anlamın kaynağı doğa, doğa kanunları ve insanın evrende var olan bir düzenin parçası olmaktan kaynaklanır. Kimine göre de anlam, kişisel deneyim ve tercihlerdedir.
Diğer yandan hayatın anlamı, insanın özgürlüğü ve sorumluluğu ile ilişkisi söz konusudur. Yani özgürlüğü ve sorumluluğu oranında hayatı anlamlandırma gücüne sahip olabilir. Sorumluluk bilinciyle yetiştirmediğimiz nesillerimiz ne yazık ki hayatın anlamını düşünecek kadar fırsat bulamamaktadır. Özgürlüğü elinden alınan insanlar da hayatın anlamı konusunda çok basit cevaplarla durumu idare etmektedirler.
Hayatın zorlukları da insanın anlam arayışında en önemli etkenlerdendir. Hayatta kalabilme mücadelesi, karnını doyurma, acılar, kayıplar, belirsizlikler ve hayal kırıklıkları da anlam arayışını tetikleyebilir ya da sonlandırabilir.
Teknolojik gelişmeler anlam arayışında etkili olmuştur. İnternet, sosyal medya ve dijital platformlar insanlığın düşüncelerini ifade etmelerine, etkileşimde bulunmalarına, fikirlerini paylaşmalarına imkân tanımıştır. Biz de politikanın domine ettiği bir alan olduğu için, belki istendiği kadar bu amaca hizmet etmiyor olabilir. Ancak isteyen herkes internet dünyasında bu arayışına cevap bulabilecek mecralar bulabilir.
İş dünyasında meydana gelen değişiklikler anlam arama sürecini de etkilemiştir. Mesela herkes bilir ki sadece maddi kazanımlara odaklanan bir işte çalışmak tatmin etmeyebilir. Bu sebeple kendi değerlerini, inançlarını, tutkularını, kabiliyetlerini ve kendi öz benliğini yansıtan işler aramaya başlamışlardır. Bu ise anlamı iş ve kariyerlerinde kendilerini gerçekleştirerek insanlığa katkıda bulunmalarını sağlamıştır. O kadar vakıf ve dernek faaliyetinde bulunan insanın mutlaka aradığı bir anlam vardır.
Diğer taraftan insanlığın bir parçası olduğu kâinatta doğanın ve çevrenin önemi de anlam arayışımıza zenginlik katmıştır. Çevre sorunlarına duyarlı insanların hepsi bu işten maddi kazanç elde etmiyor olabilir.
Kısacası konu üzerinde düşünen herkesin hayatın anlamına dair söz söyleme hakkı olabilir. Ancak kapsamlı bir okuma ve sağlam bir muhakeme kabiliyeti konuyla ilgili söylenecek sözleri daha tutarlı yapacaktır. Yoksa herhangi bir felsefi akımın ya da dini yaklaşımın daha kapsamlı ve tutarlı olduğu iddiasında değilim. Yine de anlamlandırma faaliyetinin en çok kullanıldığı alanın din olduğunu görmezden gelemeyiz. Hayatın anlamını keşfetmeye çalışanın mutlaka dini konularda derin bir birikime sahip olması gerekir.
Bundan sonraki yazılarımda sağlıkla ilgili kişisel bazı deneyimlerimi ve bilgilerimi kısacık ifade etmeye çalışacağım. Umarım sağlık çalışanlarımıza hadsizlik sayılmaz.