Hakan Fidan olmasaydı ne konuşacaktık acaba? Milli İstihbarat Teşkilatı’nın başında kim olduğu kimin umurundaydı Hakan Fidan’a kadar? Cevap verelim… Kimsenin umurunda değildi. Mesela İsrail’in, Amerika’nın ya da HDP’nin, CHP’nin, MHP’nin ve paralellerin umurunda değildi. Daha üzücü olanı şimdi Hakan Fidan’ı baştacı yapan bizlerinde umurumuzda değildi. Umurunda olmayanları saymaya başladığımda İsrail’le aynı listede olan birbiriyle görüş olarak asla alakası olmayan ama konu Ak Parti olunca birlik olabilen partilerimizi de saydım. Evet, Hakan Fidan’dan öncesi umurlarında değildi peki şimdi umursuyorlar diye mi kızıyoruz? Hayır. Bizim kızma sebebimiz lafa gelince İsrail’i Amerika’yı eleştirip hükümeti bunlarla işbirliği yapmakla suçlayanların Hakan Fidan konusunda ( ve dahi ülke menfaatine olan her konuda) bu ülkelerle aynı görüşte olup hükümetin karşısında olmaları. Hakan Fidan MİT’i millileştirmiştir daha da yapacakları olduğuna inanıyorum. Bir takım basın kuruluşlarının Hakan Fidan’ın göreve dönmesine verdikleri tepkiyi görünce bu kararın ne kadar doğru olduğunu anlıyorum.
…
İslam coğrafyasında meydana gelen her olaya Amerika ve İsrail oyunu teşhisini koyan ülkemizin aydınları iş kendi memleketimize gelince milleti sokaklara çağırma vazifesi verilmiş kuklalara dönüşüyorlar. Halkın yakıp yıkmasından zevk alan tuhaf insanlar bunlar. Bir bakıyorsun ağaçları koruyalım diyerek kolluk kuvvetlerine karşı en ön safta poz veriyorlar bir bakıyorsun kendi yaktıkları ateş yüzünden canından olanlar için yine karışıklık çıkartıp yeni canlar yitsin diye uğraşıyorlar. Birde yıllardır bıkmadan usanmadan aydınlığa çağırıyorlar milleti. Haklılar tabi içinde bulundukları karanlıktan çıkamıyorlar ki milletin aydınlıkta olduğunu görsünler. Peki çağırdıkları yer neresi o zaman? Sokaklar, evet onlar istiyorlar ki gencecik insanlar sırf birbirlerinden farklı düşündükleri için birbirlerini vursunlar. Onlar istiyorlar ki çağırdıkları insanlar yüzlerine maskeler bağlayıp ellerindeki Molotoflarla bu milletin vergileriyle alınan kamu mallarını yaksınlar. Onlar istiyorlar ki vatandaş askerle, polisle yani kendi evladıyla savaşsın. Daha öncede bu aydınlığa (!) çağırmışlardı, defalarca. Sonrada komutanları çağırmışlardı durdurun diye. Aydınlığa çağırdıklarını duyunca sakın yılın birkaç ayı poz verdikleri yazlık beldelere ya da alışveriş için gittikleri Avrupa kentlerine çağırıyorlar sanmayın. Çağırdıkları insanların yani bu memleketin vatandaşlarının bir aylık maaşını bir akşamda yedikleri restaurantlara da çağırmazlar. Onlar sadece Molotofların yaktığı kamu araçlarıyla aydınlanan sokaklara çağırırlar milleti. Davete icabet edenler görecekler ki davetçilerin hiçbirisi o çağırdıkları yerde değiller. Onlar ilk fırsatını buldukları anda ait oldukları yerlere iltica ederler. Araştırın yakın tarihli örnekleri mevcut. Sahte yüzlerine kanmayı sakın. O verdikleri pozlardaki asık suratları sokaklar yanınca gülecek. Hepimiz aklımızı başımıza toplayalım on yıllar sonra bu günleri ah vahlarla anlatmayalım gelecek nesillere. Rabbim zalimlere fırsat vermesin.
…
Bu haftaki yazımız Ankaralı. Ankara’da her yerde siyaset var. Özellikle Ak Parti genel merkezi ve çevresi aday adayı dolu. Konya aday adayları için bugün (Cuma) mülakatlar için son gün. Titizlikle çalışan kurullar günde yaklaşık 70 – 80 kişiyle görüşüyorlar. İşleri zor Allah kolaylık versin. Genel Merkezde yaptığımız sohbetlerde gördük ki 7 Nisan’a kadar hiçbir aday adayının heyecanı geçmeyecek. Ama bence Ak Parti’de asıl test 7 Nisan’dan sonra başlayacak bakalım listeye giremeyen aday adaylarından kaçı seçim gününe kadar sahada Ak Parti’ye oy getirmek için çaba gösterecek. Ve bu testi geçenler ve geçemeyenler hak ettiklerini alabilecekler mi? Geçenler ne mi hak eder?
Cevap çok basit, vefa. Bu sorumuzun cevabı için bizde aday adayları gibi 7 Nisan’ı beklemek durumundayız.
Hayırlı Cuma’lar…