Bugün aslında başka bir konuyu yazacaktım, lâkin şahit olduğum bazı durumlar şimdi okuduğunuz yazıyı zaruri kıldı. Diğer konuya çok kısa değineyim ama… Okuduğum bir köşe yazısı bana bazı şeyleri hatırlattı hatta üzdü. Vakit bulur da Yeni Şafak gazetesi 6 Mart 2022 Pazar nüshasında Yaşar Süngü imzasıyla çıkan ‘Dokunma Zamanı’ başlıklı yazıyı okursanız ki okumanızı çok isterim, bir kişinin dahi kalbine dokunmanın nelerin kapısını aralayacağına şaşırıp kalacaksınız. Yazı internette duruyor. Linkini de atayım: https://www.yenisafak.com/yazarlar/yasar-sungu/dokunma-zamani-2062188
Hatta tadımlık bir parça da aktarayım, sonra da bugünkü konumuza geçelim;
“Hiçbir beklenti olmadan, önyargısız, kim olduğunu, neci olduğunu, ne yaptığını sormadan, karşılıksız, önüne çıkan insanların hayatına dokununca, farklı bir insanla tanışıyorsun diyordu, yüzlerce sokakta kalan insanların hayatını küçük dokunuşlarla değiştiren Hz Kaab camiinin imamı Emin Kır.
İşte bu da sosyal medyada rastladığım, hayata dokunanlardan birinin hikayesi:
“Üç gündür yemek saatinde aynı ekmek ve içinde salça ile kahvaltısını ettiğini görünce bunda bir iş var dedim.
Çünkü bu çocuk sınıfa her gün değişik yemek ile gelirdi ve mutlaka yanında bir şeyler de içerdi.
Ama üç gündür aynı ekmek ve yanında içecek ise yok maalesef.
Fark ettim ki ekmeği bitince benden izin alıyor, tuvalete diye çıkıyor.
Bugün gittim koridorda peşinden, baktım ki su içiyor doya doya tuvaletteki çeşmeden.
Anladım ki 1,25 TL’si de yok su alacak.”
Devamını artık oradan okursunuz, sonrasında neler olacağını merak etmişsinizdir inşallah…
&&&
Toplumda bir asabiyet hali uzun süredir mevcut. Herkes hemen her şeye kızgın; Trafiğe, kurallara, devlete, belediyelere… İki uçta yani yönetenle yönetilenler arasında sıklıkla yaşanan bir memnuniyetsizlik/memnuniyetsizlik hali var. Pek çoğumuz bunu salgında birkaç senedir devam eden kısıtlamalara bağlıyor, ama ben bunun öyle çok da etkili olmadığı kanaatindeyim.
Üzülerek adını koymalıyım ki, millet olarak işimize gelmeyen, hoşumuza gitmeyen en basit kurallarda dahi diğer insanları düşünmeden kural mural tanımayıp hoşgörü beklerken, bir başkası aynı davranışı yaptığında anında yargıçlığa terfi ediveriyoruz. Bu duruma en çok trafikte ve kalabalık yerlerde denk gelmişizdir. Direksiyona geçtiğimiz anda yolların kralıyızdır, yayayken de suiistimal profesörüyüzdür. Bireylere hep bana Rabbena ve nemelazımcılık hali sirayet etmiş durumda. Elbette anlattığımız bu uygunsuzluklar tek taraflı değil. Madem ki suiistimal uzmanıyız, o zaman bizi yönetenler de yaptırımları takip edecek ve uygulayacak. Misal; Dolmuşlarda ineceğimiz en uygun yerde durak olup olmamasına bakmadan inmek isteriz. Minibüs şoförleri de müşteri memnuniyeti kuralı çerçevesinde talebe uyar. Son tahlilde, dolmuşlar kurallara uymuyor, trafiği aksatıyor, şöyle de böyle de. Karşı muhataba geçelim. Pek çok şehrimizde toplu ulaşım araçlarında klimanın çalıştırılması mecburidir ama Konya’mızda yaz sıcaklarında klimasını çalıştıran minibüsü nadiren bulursunuz. En tepe noktada bu iki somut olayda yönetenin yapacağı tek şey vardır; Durak harici indirme bindirme yasaktır, sıcak havalarda klima çalıştırmak mecburidir. Kuralı koyup peşini bırakmak yok, takip edilecek ve gerekli cezai yaptırımlar uygulanacak. Nasıl ki ilk zamanlar kapalı alanlarda sigara kullanımından rahatsızdık, şimdi sistem oturdu. Cezai yaptırımlar olmasaydı, mümkün müydü şu anki tertip düzen. Genel olarak toplu yaşamayı tam bilmediğimiz ve benmerkezci tabiata sahip olduğumuzdan gerginlikler hiç eksik olmuyor aramızda. Bu gerilim, özellikle Konya gibi dışarıya pek açık olmayan, kendi yaşantısı ve tanıdık çerçevesinde kapalı bir şekilde yaşayan coğrafyalarda daha sık yaşanmaktadır (her ne kadar son zamanlarda bu durum tam olarak değiştiyse de kibir/tepeden bakma/kimseyi beğenmeme hali sürüyor.
Sıra beklemeyi bilmek, yerlere çöp atmamak, kapalı mekanlarda işletmeci ticari nedenlerle imkân sağlasa da kurallara uymak, şikayetlerimizi elinde pek bir güç olmayanın ara elemanlara söyleyip onun da kendimizin de canını sıkmak yerine amire veya iş yeri sahibine söylemek gibi birkaç temel kurala riayet etsek kendimiz de toplum da rahat edecek, huzur bulacaktır.