Türkiye'nin tahıl ambarı Konya Ovası, Kuraklık tehdidi değil resmen kuraklık yaşıyor. Etkilerini en çok tarım çalışanları hissetse de domino misali tüm kamuoyu nasibini alıyor, alacakta.
Yıllardır konunun uzmanları ısrarla uyarıyorlar, ben de her ortamda söylüyor ve buradan yazıyorum. Ülke ortalama yağış miktarının yarısı kadar yağış alan Konya Kapalı Havzası'nda su kaynakları, geniş tarım alanlarına karşın oldukça yetersiz, gittikçe azalıyor ve artık can çekişiyor. Kuraklığın en son şekli olan sosyo-ekonomik kuraklığın etkileri görülmeye başladı.
Son yıllarda suyu fazla tüketen bitki türlerinin ekim alanlarının artması ve bilinçsiz su tüketimi bölgedeki tarımsal yapının sürdürülebilirliğini riske sokuyor. Bunlara bağlı olarak ovada yer altı sularının hızla azalması ve bu yıl da etkili olan kuraklık, endişelendiriyor.
Kuraklık, tabii bir iklim olayıdır ve genellikle yavaş gelişir, sıklıkla uzun bir dönemi kapsar.
Kuraklığın dört farklı şekli vardır. Meteorolojik kuraklık olarak başlar, zamanla tarımsal ve hidrolojik kuraklık olarak gelişir ve sosyo-ekonomik kuraklık olarak devam eder. Kuraklığın etkileri en fazla suya talebin en çok olduğu zamanlar hissedilir, ama o zaman da herhangi bir önlem almak için artık çok geçtir.
Bütün bu olumsuzluklar kamuoyunda sosyo-ekonomik kuraklık olarak kendini gösterir. Toplumda su stresi başlar, hayat tarzımız etkilenir, yaşam kalitesi düşer. Bu durum gıda fiyatlarını etkiler. Zincirleme etkileme devam eder.
Bu konuda ülkemizde her kurum kendine göre sorumluluklarını resmi olarak yerine getiriyor. Kuraklığa çare olacak çözümler plan ve projelerle üretiliyor, ancak eyleme geçmeye geldiğinde maalesef elekle su taşamaya benzer biçimde devam ediyor.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı bünyesindeki Su Yönetimi Genel Müdürlüğü havza bazlı “Kuraklık Eylem Planları”, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü “Çölleşmeyle Mücadele Ulusal Eylem Planı”, DSİ Genel Müdürlüğü “Taşkın Koruma Eylem Planları” hazırladılar.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü “İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı (İDEP)”; Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bazı iller için “Tarımsal Kuraklık Eylem Planları (TAKEP)” hazırladı ve uygulamasını çeşitli projelerle takip etmektedirler.
Öte yandan, Ajans Press’in takibini yaptığı 1381 yerel gazete haberlerinde iş dünyasından, bireysel tüketimi kadar, medyanın bilinçlendirme yarışında en çok haberin yayımlandığı 12 bin haberden 1131 kuraklık haberiyle ile Konya birinci sırada yer alıyor. Üstelik bu çalışma 2014 de yapılmış, her geçen yıl daha da artıyor.
Kuraklık ve Kuraklıkla Mücadele kapsamında son yirmi yıldır, sulak alanların korunması ve su kaynaklarının akılcı kullanımına yönelik pek çok plan proje hayata geçirildi. Bunların bir kısmı ulusal bir kısmı da uluslararası kaynaklarla desteklendi. En son Orman ve Su işleri Bakanlığı “Konya Havzası Kuraklık Yönetim Planı” projesi hazırlandı. Proje tamamlandı. Uygulamayı bekliyor herhalde.
Konya İlimiz ve çevresinde etkisini her alanda gösteren ve göstermeye devam edecek kuraklık sosyal hayatımızın bir parçası oldu. Bölgemizin geleceğinde hayati önem taşıyan Kuraklık afetiyle mücadele için seferberlik ruhu içinde harekete geçmek zorundayız artık.
Peki ne yapalım?
Öncelikle bu konuyu ciddiye almalıyız. İlk iş olarak da kurumlar arasındaki dağınık yetki ve sorumluluğu tek elde toplayacak Valilik bünyesinde “Konya Kuraklıkla Mücadele ve Risk Yönetimi birimi” oluşturulmalı. Bütün bakanlıkların değişik ad altında yaptıkları plan ve projeler sonuçları burada değerlendirilip somut ve sürdürülebilir çözümler üretilmelidir.
Kuraklık ve beraberinde getirdiği sorunlar sadece çiftçilerimiz değil tüm bölge halkının sorunudur. Kamuoyundan su tasarrufuna destek olmasını istemek tek başına çözüm değildir.
Sosyo-ekonomik kuraklık daha fazla etkili olmadan, kısacası bıçak kemiğe dayanmadan laf değil iş üretilmelidir. Kalın sağlıcakla.
ÇEVRE SÖZÜ: Son ırmak kuruduğunda son ağaç yok olduğunda son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak (Kızılderili sözü)