Torku Konyaspor-İstanbul Başakehirspor maçı hafif yağmurlu güzel bir havada ve mükemmel bir zeminde oynandı. Tribünde de 10-11 bin dolayında taraftar vardı. Cumartesi günü öğle saati olunca maça ilgi beklenenden az olmuştu ama herkes Konyaspor’dan bir kıpırdanma bir patlama bekliyordu.
Olmadı… Olmadı… Yine olmadı…
Mesut Bakkal geçen haftaki kadroyu bozmadan sakatlığı süren Ömer Ali’nin yerine iyileşen Hasan Kabze’yi sahaya sürerek maça başladı. Rakip İstanbul Başakşehir ise ideal 11’i ile sahadaydı. İlk 5-10 dakikadan sonra Konyaspor savunması üst üste garip hatalar yapmaya başladı. Her top rakibe teslim ediliyor, uzaklaştırılmaya çalışılan toplar da bizimkilerin sırtına çarpıp dönüyordu. Yanımdaki arkadaşlara “bugün pis bir gol yiyecek gibiyiz” endişemi dile getirdim. Ama neyse ki Selim Ay sahneye çıktı. İlk yarıda iki topu çizgiden çıkaran Selim ve karşı karşıya pozisyonlar kurtaran Kaya Tarakçı Konyaspor’u ayakta tutan isimler oldular. Buna karşın ileri uç elemanları pozisyon üretmekte zorluk çekiyor, orta saha yine üretkenlikten uzak bir görüntü ortaya koyuyordu. Şükür ki ilk yarıyı kazasız belasız atlattık. İkinci yarıda takımın toparlanacağını düşündük. Bölüm bölüm bu sahaya da yansıdı ama Ali Turan tarafından ceza alanına kesilen 20 kadar orta Başakşehir savunmasındaki kule vazifesi gören Yalçın Ayhan’dan döndü…
Oyunun son bölümünde takım üzerindeki baskı da iyice arttı ve artık olay bam güme dönüverdi. Öyle ki yeşil-beyazlı futbolcular ceza alanı çevresinden şut dahi atmadılar. Koca maçı kaleye atılan iki şutla tamamlayan Torku Konyaspor son dakikada cezalandırılıyordu ama bu kez de imdada meşin yuvarlağı kale çizgisinden çıkartan Mehmet Uslu yetişti. Böylece temsilcimiz 3-4 farkla kaybedeceği maçı bir altın puanla tamamlayıverdi. Başakşehir takımı kaybetmemeyi öğrenmiş. Oyunu soğutarak, savunmaya gömülerek bir şekilde işi kurtarıyorlar. Konyasporlu oyuncular ise kazanmayı unutmuş. Kazanmak için çaba harcamayı zûl gören bazı isimler, birkaç oyuncunun çırpınıp durmasını tribündeki taraftar gibi izlemekte. Takım, haftalardır Torje’nin sırtında gidiyordu dün o da durdu.
BU FİLMİ DAHA ÖNCE İZLEMİŞTİK…
Sezon öncesi herkes havalardaydı. Hazırlık maçlarında gelen iyi neticeler de ayakları yerden kesivermişti... Biri UEFA diyor, diğeri 50 puan nutku çekiyordu ama evdeki hesap çarşıya uymadı. 6 haftada kazandığımız puan sadece 6. Kaybedilen puan sayısı ise 12. Oysa geriye dönüp baktığımızda en az 12 puan almalıydık. Çünkü kolay bir fikstürden geçtik.
Torku Konyaspor geçen yılın ilk haftalarında (Uğur Tütüneker dönemi) sergilediği futbolun kopyalarını izlettiriyor.
Torku Konyaspor maçı kazanacağına inanmıyor, inandırmıyor…
Şimdi yönetim ve teknik heyet çıkıp, Torku Konyaspor’un neden oynamadığını açıklamak zorunda. Bu oynamıyor ya da oynayamıyor. Haftalardır antrenman maçları takip ediyoruz. Ligin bu kadar kalitesiz olduğu dönemde, böylesi paralar harcanarak yapılan transferlerin neden sahada gezdiğinin hesabı verilmeli. Bunu da önce Mesut Bakkal yapmalı.
Bundan sonra işler daha zor. Konyaspor toparlanmak zorunda. Bu, ama Djalma’nın dönüşüyle olur ama sahada yürüyen Hleb’in sorumluluk alıp formasının hakkını vermesiyle olur. Bir şekilde olmak zorunda, aksi takdirde işimiz zor…