Kendisini “Münevver” adam gibi göstermeye çalışan, her şeye maydanoz olan sosyal medya fenomeni ukala tiplere bir sorum olacak. “En son hangi kitabı okudun?”
Okumayı sökmeye çalışırken eline aldığı “Bıdık Ali” masallarından sonra eli bir kitabı tutmamıştır. Ama bilgelikte sınır tanımaz. Hayır, küçümsemek adına söylemiyorum ama insan biraz da haddini bilecek. Atarken biraz destekli atacak. Ayrıca küçük dağları da sen yaratmadın, haberin olsun.
Bu tipler biraz da fırıldaktır. Sözlerinin altında ince bir çizgi dahi yoktur. Net değildirler. Haline bakmaz, kendince tuzak sorular sorar.
Yukarıda tarifini yaptığımız “Bıdık Ali”ler şimdilerde referandumu provoke etme derdindeler. İnsanlar neye evet diyeceklerini bilmiyorlarmış. Kabul edilerek referandumda oylayacağımız Anayasa değişikliğini kimse okumamış. Okusalarmış evet demeyebilirlermiş
Günümüzde bilgiye ulaşmak o kadar kolay ki herkesin cebinde kocaman kütüphaneler var. Hava atmak için aldığınız pahalı telefonlarınızı öğrenmek için de kullanabilirsiniz. Huni ile kafanıza aktarılmasını mı bekliyorsunuz?
Bu millet 60 Anayasasını da bilmiyordu. Halka “Sen ne diyorsun” mu dediler. 82 darbe Anayasası da oldu bitti ile girdi hayatımıza. O yıllarda gazetede yayınlanan “Mavi Yolculuk” başlıklı köşe yazısından dolayı İbrahim Sur ağabey (Allah rahmet etsin) Sıkı Yönetim Komutanlığında ifade vermişti. Çünkü mavi hayır demekti. Mavi, yasaklı renkti.
Geçelim bunları.
Her şeyi noktasına virgülüne kadar bilmek ve anlamak da mümkün değil. Bazen gönlünüzü dinlersiniz. İçinizdeki sese kulak verirsiniz. Bir de Allah rızası için, “Ama” sız, “Fakat” sız sevdiğiniz insanlara güvenirsiniz.
Ve dersiniz ki; Ben senin kestiğini yerim.
Birçoğumuz da böyle davranacak.
İnandığımız insanları takip edeceğiz.
Akıbet hayırdır inşallah.