Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Yağ ile bal ide bir söz (YUNUS EMRE)
Uzun boyluya kimi fidan gibi dedi, kimi sırık gibi, hatta kimi de Sille sırığı gibi dedi.
Hepsi de aynı şeyi anlattı ama kullanılan sözlerin kimi gönül yaptı, kimi gönül yıktı. Birçoğu bu dünyadan göçtü ve gönül yapanlar kazandı. Yunus Emre, “Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil” diyor.
İri yapılı birine babayiğit, koç gibi, aslan gibi, pehlivan gibi diyen mi sözün güzelini söylemiştir; ayı gibi, deve gibi, Konya deyişiyle Sakyatan Kelesi gibi diyen mi? Bu sorunun doğru cevabını herkes biliyor. Ama yine de kimi sözün güzelini seçiyor, kimi de çirkin olanı seçiyor.
Sözün güzelini söyleyenler ufak yapılı olanları tarif ederken, kestek boylu, güleç bir arkadaş; tıknaz, yakışıklı biri; topak boylu, kibar bir delikanlı gibi insanı güzel tanımlamaya çalıştıklarını açıkça vurgulayan kelimeler ilave ederler. Çirkin sözleri benimsemiş olanlar da güdük, caş, poni vs. gibi kaba kelimelerle hitap etmekte bir sakınca görmezler. Oysa Allah, “Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık” buyuruyor. (TİN SURESİ/4) Burada kastedilen elbette bütün insanlardır.
Sözün güzelini söylemek için edebiyat tahsil etmek gerekmiyor. Kaldı ki edebiyat hocaları içinde de ağzı bozuk olanlar vardır. Çirkin kelimeler kullanarak, küfürlü ve argo bir konuşma biçimini benimsemiş olanları Allah uyarıyor: “Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan, aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.” İSRA SURESİ/153
Özellikle insanların fiziksel ve ruhsal yapılarıyla alay edenler, onları komedi konusu yapanlar, yaratılışından gelen bu durumları sebebiyle onları rencide edenler, bunun bir ucunun da Yüce Yaratıcıya dokunduğunu unutmamalıdır. Yunus Emre” Yaratılanı hoş gördük, yaratandan ötürü” dizeleriyle bunu ne güzel anlatmış!
Allah’a şükür ki, son zamanlarda engellilerle ilgili yapılan çalışmalar sayesinde “Topal Ali, Kör Veli, Sağır Hüseyin, Deli Ahmet” gibi, insanları engelleriyle, adlandıranlar azalmıştır. Soyadı kanunundan sonra yavaş yavaş o gülünç ve aşağılayıcı lakaplar da büyük ölçüde ortadan kalkmıştır. Ancak isim, soy isim seçerken de dikkatli olunmalıdır. Özellikle soy isim olarak bir hayli gülünç ve çirkin sözcükler seçildiğini görüyoruz.
En güzel sözler sizlere söylensin. Sizin sözleriniz daha da güzel olsun, Allah’ın hoşnutluğunu kazansın. Yunus Emre ,“Dostun evi Gönüllerdir, Gönüller yapmaya geldim.”, diyor. Bu dünyaya gönüller yıkmaya değil, gönüller yapmaya geldiğimizi unutmamak, unutturmamak dileğiyle.
GÖNÜL PENCERESİ
Bir hüzünle dalıp gitti yetmiş yıllık rüyaya
Son bir defa daha baktı aldatıcı dünyaya
Bakmayı başarınca gönül penceresinden
Kurtuluverdi birden, dünya cenderesinden
Şükürde, tevekkülde buldu mutluluğunu
Yenice anlamıştı neyin ne olduğunu
Kolsuz, kanatsız uçtu, dolaştı semaları
Şimdi herkes içindi hayırlı duaları
Gönlündeki aydınlık süpürdü karanlığı
Hikmetle bakıyorken bildi asıl varlığı
Bütün kalbiyle şimdi Yaradan’a yöneldi
Artık her saniyesi yetmiş yıla bedeldi