Saygıdeğer okurlarımıza, bugün, 18 Temmuz 2016 Pazartesi akşamı sokak ve caddelerde gördüğüm manzaralar ile Mevlâna Meydanı’nda ve 15 Temmuz 2016 Cuma gününden beri Demokrasi Nöbeti’nde olan halkımızın duygularını ve meydandaki izlenimlerimi aktaracaktım.
Yalnız şehrimizde çok vahim ve ilerisi açısından endişe verici olaylar cereyan etmekte.
Eski Lârende Caddesi ile Sahipata Câmiî ve Külliyesi’ne doğru giden ve halkın Halep Caddesi olarak isimlendirdiği yolun sağ ve sol taraflarındaki Suriyelilere ait dükkânlar yağmalandı. Ara sokaklarda bulunan Suriyelilere ait evlerde taşlandı.
Sosyal medyadan haberi izledim. Polisler görüntü almak isteyen kameralara müsaade etmedi. Beyşehir’den sonra şehrimiz ve halkımızın güvenliği açısından bu vahim gelişmeler devam ederken, Pusula’da yer alan “Büyük gerilim” başlıklı haber; Suriyeliler ile Türkler arasında çıkan kavgaya polisin biber gazıyla müdahalede bulundu şeklinde devam eden ayrıntılar endişemi daha da artırdı.
***
Karatay ve Meram ilçelerinde kümelenen ve dükkân açan Suriyelilere dönük Konya halkının öfkesinin sosyo-kültürel ayrışmanın bir sonucu olduğunu düşünüyorum. Konya’ya gelen Suriyelilerin düşük profilli olması, küfürlü konuşmaları, elalemin namus ve şerefine karşı lâf atmaları bu kültürel ayrışmanın sebepleri arasında önemli yer tutmakta.
“Suriyelilere vatandaşlık verileceği” söylemleri de, bu ayrışmanın üzerine tuz biber ekti denilebilir. Eğitim ve kültür seviyesi düşük Suriyeliler ile bizimkiler arasında yaşanması muhtemel kültürel çatışmaların kavgaya dönüşmesi zaten kaçınılmazdı. Gerilim, bu zamansız beyanattan sonra daha da arttı ve olaylar çoğalmaya ve ülkemiz ile insanımızın güvenliği açısından daha vahim bir durum almaya, ülkemizin iç barışını da etkilemeye başlamıştı.
Nasıl ki Türkiye’ye yönelik darbe teşebbüsünün arkasında ABD’deki Neo’canların, İngiltere’de dışişleri bakanı olan Ali Kemal’in torunu Boris Johnson, Almanya Şansölyesi’nin bulunduğu unutulmamalıdır.
Pansilvanya’daki bir zamanlar “hocaefendi” diye itibar gören şahıs ise dıdının dıdısıdır. Aslolan dünyaca büyük olan tablodaki ayrıntıyı görebilmektir. Suriye’den içimize sokulan kışkırtıcı ajanlara dikkat etmek gerekiyor.
***
“Suriye 1980 yılından itibaren 10 bin Kürt insanını silahlı olarak Türkiye’ye gönderdi. Terör aslında küresel ölçekte oyun içinde oyunun bir parçasıdır.” (Onur Öymen, Arka Plân Teröre Yön Verenler, s.447)
12 Eylül öncesi Kahramanmaraş Olaylarını çıkartan ajan provokatörler Suriye’den gelmişlerdi. Türkiye’ye ABD, İngiltere, Almanya, İsrail ve Rusya küresel ölçekte “terör ihraç” eden ülkeler arasında yer alırken bu ülkeler arasında Suriye’nin de bulunması bilinmeyen bir şey değil. Ülkemize yönelik küresel ölçekte oyun içinde oyunun bir parçası haline gelen terör, içimizdeki paralel uşaklarınca yurdumuzda Büyük Milletin Meclisine kadar uzanma cüretini gösteriyorsa, varın gerisini siz düşünün. Küresel emperyalist ülkeler, Suriye üzerinden ülkemize terör ihraç ederken silahlı ve silahsız elemanları da elbette boş durmuyor.
Meydanlarda toplanan halkımıza yönelik kışkırtmalara ve olumsuz her türlü hareketlere karşı güvenlik güçlerimiz uyanık olmalıdır.
Beyşehir’deki olaylardan ders çıkararak Konya’yı da karıştırmak isteyen kışkırtıcılara karşı dikkatli olunması gerekiyor. Konya Valisi Yakup Canbolat’ın şu uyarısını önemsiyorum:
“…hain paralel çetelerle mücadelemiz henüz bitmemiştir. Kamu görevlilerimizin ve vatandaşlarımızın uyanık olmasının, rehavete kapılmamasının, kamu düzenini bozmaya çalışan provokatörlere karşı da sağduyulu ve dikkatli hareket edilmesinin büyük önem arz ettiğini belirtmek istiyorum.”
GÜNÜN TİVİTİ
Şehid #MY Grubu @MY_Grubu_TT
Bizler Muhsin Yazıcıoğlu’nun suikaste uğradığını defaatle dile getirdik. Şüpheli hainler serbest bırakıldı. Ve darbe girişimine kalkıştılar.
AZİZİM DİYOR Kİ…
Alevi Vakıflar Federasyonu, darbelere karşı olduğunu açıkladı. Federasyon Genel Başkanı Remzi Akbulut, “Darbeler kimden gelirse gelsin her türlüsünü lanetliyor ve kınıyoruz” ifadelerine yer vermiştir.